Elhamdülillah, vessalâtü vesselâm Resûlullah’a olsun.
Değerli kardeşlerim,
Cuma vaazlarında, hadis derslerinde, Riyâzü’s-Sâlihîn okumalarında defalarca dinlemiş olabileceğiniz bir hadis-i şerifi bugün yeniden hatırlamak istiyorum. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bizden önceki ümmetlerden ibretlik bir olayı nakleder. Hadisin tamamını değil, özünü konuşacağız.
Resûlullah buyuruyor ki:
”Üç kişi bir yolculuğa çıkar. Yorulurlar ve istirahat etmek için bir mağaraya girerler. Mağarada dinlenirken yukarıdan büyük bir kaya düşer ve mağaranın ağzını tamamen kapatır. Korkuya kapılırlar. Bağırsalar kimsenin duymayacağını, kayayı iterek kaldıramayacaklarını anlarlar. Kimsenin de kendilerine yardım edemeyeceği ortadadır.
Bunun üzerine derler ki:
“Gelin Allah’a dua edelim. Ama öyle bir dua edelim ki, Allah katında kabul görecek bir vesilemiz olsun.”
Aralarında karar verirler:
“Her birimiz, hayatımızda sırf Allah rızası için yaptığımız en samimi, en temiz ameli dile getirelim ve onu vesile ederek dua edelim.”
Birinci Kişinin Duası: Anne ve Baba Hizmeti
İlk kişi dua eder ve der ki:
“Allah’ım! Ben anne ve babama senin rızanı umarak hizmet ettim. Onları hiçbir zaman ihmal etmedim. Eğer bunu senin katında kabul edilmiş bir amel olarak biliyorsan, bu kayayı üzerimizden kaldır.”
Kaya yerinden oynar; fakat çıkmaya yetmez.
İkinci Kişinin Duası: İffet ve Takva
İkinci kişi dua eder:
“Allah’ım! Ben namusuma ve iffetime senin rızan için sahip çıktım. Haramdan sakındım. Özellikle çok zorlandığım bir anda, amcamın kızıyla günaha düşme imkânı varken, sırf senden korktuğum için geri durdum. Eğer bunu kabul buyurduysan, bizi buradan kurtar.”
Kaya biraz daha hareket eder; ama hâlâ çıkış yoktur.
Üçüncü Kişinin Duası: Kul Hakkına Riayet
Üçüncü kişi de şöyle dua eder:
“Allah’ım! Ben kul hakkına çok dikkat ettim. Bir işçinin bende kalan alacağını korudum, çalıştırdım, çoğalttım. Yıllar sonra geldiğinde, hakkını eksiksiz teslim ettim. Eğer bunu senin rızan için yaptıysam, bizi buradan kurtar.”
Bu duadan sonra kaya tamamen açılır ve üçü de mağaradan çıkar. Ölümden kurtulurlar.”
Bu Hadisten Çıkan Büyük Ders
Değerli kardeşlerim,
Bu hadis sahih bir hadistir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin bunu söylediğine, kendi adım soyadım kadar, hatta ondan daha fazla inanıyorum.
Bu hadisten çıkan çok net bir sonuç vardır:
Müslüman, dar günleri için salih ameller biriktirmelidir.
Nasıl ki insan ileride lazım olur diye para biriktiriyorsa, Müslüman da Allah katında geçerli olacak ameller biriktirmelidir. Ama dikkat edin: Bu, “ileride kullanırım” niyetiyle yapılan bir ibadet değildir. O zaman ihlâs bozulur.
Amel yapılırken niyet tertemiz olacak.
Anne-babaya hizmet, emanete sadakat, iffetli bir hayat, kul hakkına riayet… Hepsi sadece Allah için yapılacak. Sonra o amel, Allah’ın hazinesinde saklanacak. Sen bile unutacaksın, ama Allah unutmayacak.
Faize para yatırır gibi “ileride işe yarasın” diye ibadet yapılmaz. Mümin, kendini kandıran bir dindarlık yaşamamalıdır.
Her Meslek İçin Geçerli Bir Kapı
Bir doktor, bir hastaya gece boyunca ücretsiz hizmet edebilir.
Bir usta, bir tamirci, bir şoför, bir esnaf, bir avukat; herkes mesleğinde Allah için yapabileceği ameller biriktirebilir.
Bir komşunun sırrını saklamak…
Dar gününde bebeğine bakmak…
Bir çocuğu düşmekten kurtarmak…
Bir hayvanı sıkıştığı yerden kurtarmak…
Küçük-büyük yok kardeşlerim. Allah sevap yazıyorsa, o amel büyüktür.
Bu dünyada her gün onlarca fırsat karşımıza çıkar. Yeter ki gayemiz Allah olsun. Peygamberimizin merhametli insan anlayışını yaşamaya niyet edelim.
Hayat Kısa, Fırsatlar Kıymetli
Hayat çok kısa. Dert çok, ihtiyaç çok.
Bir gün gelir hastalanırız.
Bir gün gelir yalnız kalırız.
Bir gün gelir bir selam verecek insan ararız.
İşte o gün, Allah önümüzden kayaları kaldıracak amellerimiz olsun.
İlla hac, illa umre, illa büyük işler diye kendimizi daraltmayalım. Allah her gün önümüze hayır fırsatları koyuyor. İnsan, ihtiyaç ve sıkıntı gördüğün her yer bir fırsattır.
Geliniz, bu fırsatları değerlendirelim.
Allah katında saklanan, şifresi sadece O’nda olan ameller biriktirelim.
Allah Teâlâ hepimize basiret, feraset, anlayış ve hayırlı bir ömür nasip etsin.
Esselâmüaleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühû.