Zamana ayarlı biraz da attığımız adımlar.
Aylardan Muharrem.
Hele on muharrem çok önemli.
Ulu Yaratan kutlu kitabında:"On geceye yemin olsun" demekte.
Aşura günü Yahudi ve Hıristiyanlarca da kutsal.
Büyük önder Medineye hicret ettiğinde Yahudileri oruçlu buldu.
Onlara sebeb-i hikmetini sorduğunda Yahudiler: "Bugün Allahın Musayı düşmanlarından kurtardığı, firavunu boğdurduğu gün. Hz.Musa şükür olarak bugün oruç tuttu".
Kâinatın Efendisi: "Biz Musanın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz" deyip o gün oruç tuttu. Tutulmasını da emretti. Ertesi yıl Ramazan orucu farz olunca isteyenlerin tutmasını söyledi.
Kardeşi Musanın tuttuğu oruca değin sahiplenen bir Peygamber. "Biz sizden daha yakınız" deyip evrensel ölçeği sunan Nebi.
Ve Onun bağlıları.
Ne ki sanki onca asır geçmemiş.
Onca kanlı savaş bitmemiş.
Onca düşman ordusu dağıtılmamış.
Azgın sularda firavun boğulmamış gibi.
Şu mübarek Muharrem ayında.
Bu kez Musanın bağlıları.
Firavun mirasına biz daha yakınız deyip bebekleri öldürmekteler.
Dirilerin canlarını aldıkları yetmiyor.
Kabristanları bile bombalıyorlar.
Kabirleri paramparça edip.
Ölüleri taciz ediyorlar.
Gazze de insanlar katlediliyor.
Filistinli bir kez daha can evinden vuruluyor.
Musa kan ağlıyor.
Tur dağındaki ruhaniyeti acı içerisinde kıvranıyor.
Müslüman çocuklar, Hüseyin gibi parçalanırken.
Muharrem bir kez daha kana bulanıyor.
Ki tecrit edilmiş yoksul Gazzeliye, Nuh kadar masum insanların yardım malzemeleri götürdükleri gemiye, aynı firavun hırsı ile saldırdıklarında.
Tertemiz gönüllüler, yaşlı kişiler ve daha çocuk yaşta liseliler katledildiğinde. Nasıl utandı Hz.Musa. Nasıl döne döne yandı, tutuştu. Kardeşi Ahmedin bağlıları idi vurulan. Büyük insanlık ailesinin ferdi idi öldürülen. Kan kustu Musa peygamber.
Terör devleti İsrailden Musanın çocukları olan halkını ayrı tutuyorum.
Sanmıyorum ki firavunlaşan hükümetlerinden memnun olsunlar.
Zannetmiyorum ki akan kana "oley"desinler.
Bütün dünya karşı bu katliamlara.
Sadece ABD ve Kanada hükümetleri desteklemekte.
BM rölantiye alınmış güdük bir uyarı ile yetindi.
Sayısız katliamla ilgili hatırı sayılır bir yaptırım ne zaman oldu ki şimdi beklentiye girmekteyiz.
Arap baharı sonrası kukla hükümetler gitti.
Daha akılcı, adil, merhametli olduğuna inandığımız iktidarlar geldi iş başına.
Bir an önce bu şer ittifakına karşı güçlü yaptırımlar yapmak zorundalar.
Silkinme, ayağa kalkma, dik durma bari bu Muharrem gerçekleşsin.
İslam ülkelerini saran pısırıklık, korkaklık, ayrı baş çekme, kardeşini beğenmeme, kibir bir bir ayıklanıp sağlıklı adımlar atılsın.
Muharrem aşkına.
On geceye edilen yemin hürmetine.
Ey Musanın çocukları.
Katil hükümete değil hakkaniyete sığının.
Siz petrol ve teknoloji ağası İslam prensleri.
Biraz elinizi vicdanınıza koyun.
Paralarınızı saraylarınıza, kulelerinize, otellerinize değil de İslam birliği için harcayın.
Yüksek sesle konuşursanız, doğruları söylerseniz, firavuna baş kaldırırsanız; hazinelerinizi kaybedeceğinizden korkmayın.
Giden altınlar, elmaslar, mücevherler olsun. İnsanlar olmasın. Bebekler ölmesin.
Kabirler bombalanmasın.
Mazlumlar parçalanmasın.
Muharremler kan ağlamasın.