“İyi insanlar, iyi atlara binip gittiler”se, arkalarından bakma hastalığına yakalanmadan onlara Allah’tan rahmet dileyip, onların başlattığı iyi hizmetleri iyi otomobillerle, iyi helikopterlerle, en modern aletlerle devam etmeli ve bizden sonra gelenler, “İyi insanlar, iyi araçlara bindiler, bize de öncülük ettiler, biz de bunu daha ileriye götürelim” desinler.
Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurur:
عَنْ أَبِي أُمَامَةَ ، قَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، يَقُولُ : طُوبَى لِمَنْ رَآنِي وَآمَنَ بِي ، وَطُوبَى لِمَنْ آمَنَ بِي وَلَمْ يَرَنِي سَبْعَ مَرَّاتٍ
“Beni görüp bana iman edenlere müjde olsun. Beni görmeden iman edenlere yedi kerre müjde olsun” (Ahmed, Müsned, Ebu Ümame hadisi, İbni Hıbban, Fazlü’l-Ümmet, hadis no 7230, birçok hadis kitabında rivayet edilmiş, senedinde zayıf ravi olanlar var, olmayanlar da var)
Şu anda yaşayan iki milyar Müslüman, görmeden iman edenlerdirler.
Hepimize müjdeler olsun.
Böyle bir müjdeye layık olabilmek için Sevgili Peygamberimiz Kur’an-i Kerim’i nasıl okumuşsa öyle okuyacağız.
Nasıl anlamışsa öyle anlayacağız, nasıl yaşamışsa öyle yaşayacağız.
Ancak onların deveyle, atla, katırla, eşekle ulaştığı ve İslam’ı tebliğ ettiği yerler ve gidemediği yerlerde bugün yaşayanlara biz, İslam’ı indiği şekliyle, eksiltmeden, artırmadan, saf haliyle tebliğ etmeye otomobillerle, uçak, gemi, tren, otobüs, internet, akıllı aletlerle ulaştırmaya gayret göstereceğiz.
İnsanların koyduğu kanunlar, akıllarının ve bilgilerinin gücü kadardır.
Zamanla değişmek zorundadır.
İslam ise zamanı ve mekânı yaratanın dinidir ve zamanla sınırlı değildir.
İslam, dünkü yazımda ifade ettiğim gibi, zamanın her santimetre karesini kapsayacak şekilde indirilmiştir.
Nasıl ki, nefes olarak içimize çektiğimiz hava, bizi altı yönden kuşattığı gibi, neyi nasıl ve niçin yapacağımızı Rabbimiz bize bildirmiştir.
Mesela bugün milyonlarca insanın kulak kesildiği asgari ücret haberi konusunda düzenlemeyi bile belirlemiştir.
Sevgili Peygamberimiz,
نحن مَعَاشِرَ الأنبياء لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ
“Biz peygamberler topluluğu, miras bırakmayız, geride kalanlarımız da sadakadır.” (İbni Kesir ve Beğavi tefsirlerinde Meryem süresi ayet 6’nın tefsirinde)
لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ
“Bize vâris olunmaz. (Biz miras bırakmayız), Bizim geriye bıraktıklarımız sadakadır” buyurmuş. (Buhari, Sahih, K.İ’tisam, bab 5, Humus 1, Müslim, Cihad 49, Ebu Davud, İmarat 19)
Fıkıh kitaplarımızda “Havaici asliyye” diye bir ıstılah vardır.
Bir kişinin bu dünyada yeme, içme, giyme ve barınma ihtiyaçlarını temin edemezse onu yöneticiler tarafından sağlanması anlatılır.
İşçi işveren ilişkilerinde “Yediğinizden yediriniz, giydiğinizden giydiriniz” hadisini buyurun okuyunuz:
Buyurun hadis-i şerifi okuyun:
حَدَّثَنَا آدَمُ بْنُ أَبِي إِيَاسٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنَا وَاصِلٌ الْأَحْدَبُ قَالَ سَمِعْتُ الْمَعْرُورَ بْنَ سُويْدٍ قَالَ رَأَيْتُ أَبَا ذَرٍّ الْغِفَارِيَّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ
وَعَلَيْهِ حُلَّةٌ وَعَلَى غُلَامِهِ حُلَّةٌ فَسَأَلْنَاهُ عَنْ ذَلِكَ فَقَالَ إِنِّي سَابَبْتُ رَجُلًا فَشَكَانِي إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ لِي النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَعَيَّرْتَهُ بِأُمِّهِ ثُمَّ قَالَ إِنَّ إِخْوَانَكُمْ خَوَلُكُمْ جَعَلَهُمْ اللَّهُ تَحْتَ أَيْدِيكُمْ فَمَنْ كَانَ أَخُوهُ تَحْتَ يَدِهِ فَلْيُطْعِمْهُ مِمَّا يَأْكُلُ وَلْيُلْبِسْهُ مِمَّا يَلْبَسُ وَلَا تُكَلِّفُوهُمْ مَا يَغْلِبُهُمْ فَإِنْ كَلَّفْتُمُوهُمْ مَا يَغْلِبُهُمْ فَأَعِينُوهُمْ
“Ma’rur bin Süveyd anlatıyor: Ebu Zerr’inil Ğıfari’yi gördüm, (Allah ondan razı olsun) üzerinde çok güzel bir elbise vardı. Aynı elbiseden hizmetindeki adamın üzerinde de vardı.
Neden böyle olduğunu sorduğumda, Ebu Zerr: Ben birine (Bilal-i Habeşi’ye) hakaret etmiştim. O da beni Allah’ın elçisine şikâyet etti. Allah’ın elçisi bana “Sen, onu annesi(inin siyah olmasıyla mı) ayıpladın? Şunu iyi bilin ki, hizmetinizde olanlar sizin kardeşlerinizdirler. Kimin hizmetinde bir kardeşi olursa, ona yediğinizden yediriniz, giydiğinizden giydiriniz, gücünün yetmediği işi ona yüklemeyiniz, eğer yüklerseniz siz de ona yardım ediniz” dedi.” (Buhari, K. Itk, bab, el abidü ihvanüküm no: 15)
Olmaz, benim restoranda bir akşam yemeğim asgari ücretin üzerinde deme.
Yanız üç günlük yemeğin parasıyla sen işçinin asgari ücretinin çok üstünde aylık ödeyebilirsin demektir.
Hazreti Ömer’in, asgari ücreti kendi maaşıyla sınırladığını daha önce kaynaklarıyla beraber yazmıştım.
Aklı başında bir müdüre, “Milletvekillerinin, bakanların, bürokratların, yönetim kurulu üyelerinin, Prof’ların, generallerin… Yani yüksek maaş alanların aldıkları aylıkları toplasak ve 86 altı milyona bölsek sonuç ne olur?” dedim, “Hepsinin maaşı, yüz bin civarında olur” dedi.
Benim bu hesaplara aklım ermez.
Bir ehline daha soracağım ve yarın yazacağım.