İsra ve Miraç mucizesi, Sevgili Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, ALLAH Teâlâ’nın izni ve keremiyle takdir buyurulan bir zaman diliminde önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan da Rabbimizin sonsuz kudret ve ayetlerini müşahede etmek için semaya yaptığı, içerisinde pek çok ilahi lütuf, ihsan ve bereketi barındıran; hikmet, hediye ve müjdelerle dolu manevi bir yolculuktur. Miraç, Sevgili Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin yaşadığı büyük buluşmadır.
Miraç, ALLAH Teâlâ’nın sonsuzluğuna, büyüklüğüne ve birliğine yapılan en görkemli şahitliktir. Bu şahitliğin ve manevi tecrübenin Mü’minin miracı olan namaz ile taçlandırılması, Miraç hediyesi ayet-i kerimelerde bildirilen sorumluluk bilinci, istikametini imana çevirenlerin, ALLAH Teâlâ’dan başkasına kulluk etmeyenlerin günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete gireceği müjdesi, Miracın bizi sonsuzluğa götüren yüce değerleridir.
Miraç, bizim için yüceliş ve yükseliştir. Beşeriyetin insanlığa, fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, ruhun sahibine, kulun ALLAH Teâlâ’ya yükselişidir. Her yıl gelen Miraç, her şeyden önce bizlere hem yücelme ve yükselme yollarının yegâne sahibinin ALLAH Teâlâ olduğunu hem de birey, toplum ve insanlık âlemi olarak gerek bu dünyada gerekse öte dünyada yücelmemizi ve yükselmemizi sağlayacak değerler manzumesini hatırlatmaktadır. Miraç değerleri, insanlığa yüce ufuklar kazandıran değerlerdir. Miraç değerleri, Kur’an-ı Kerim’de geçen kavramların sembolik anlamlarıyla ifade etmek gerekirse, insanı esfel-i safiline yani aşağıların aşağısına yuvarlanmaktan engelleyen, ahsen-i takvim, yani en güzel hal üzere bırakan, sidre-i müntehaya yani en üst kemal noktasına ulaştıran, cennet-i me’va’ya yani ebediyen huzur içinde kalınacak salah, felah ve saadet yurdu cennete götüren yüce değerlerdir. Dolayısıyla bugün, Sevgili Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin Miracından ve Miracın getirdiği değerlerden ilham alarak bireyin, toplumun ve bütün insanlığın madden ve manen yükselişi üzerinde yeniden düşünmek durumundayız.
Üzülerek ifade edelim ki bugün hem birey, hem toplum, hem İslâm âlemi, hem de insanlık âlemi olarak miraç değerlerine her zamankinden daha fazla muhtacız. Bugün İslâm coğrafyasının pek çok yerinde akan kan ve gözyaşının bir türlü dindirilememesi, Miracın yaşandığı mukaddes topraklarda Hz.Ömer (R.A.)’in gerçekleştirdiği ve yüzlerce yıl insanların barış ve huzur içerisinde birlikte yaşamalarını sağlayan hukuk ve ahlakın, günümüzde bir türlü tesis edilememesi, bölgenin ve insanlığın barış ve huzurunu tehdit eden zulüm ve haksızlıkların hâlâ devam etmesi, hem Müslümanların hem de insanlığın Miraç değerlerinden uzaklaştığını gösteriyor. Sadece İslâm dünyasının değil bütün bir insanlığın yücelmesine ve yükselmesine engel teşkil edecek olan bu ve benzeri sorunların önüne ancak Miraç değerleriyle geçilebilir. Miraç Kandili vesilesiyle üzerinde ağır sorumluluklar taşıyanlar başta olmak üzere istisnasız bütün Mü’minlerin hemen her konuda üzerine düşen tüm vazife ve sorumlulukları bir kez daha hatırlaması gerekmektedir.
İslâm âlemi olarak Miraç değerlerine olan ihtiyacımız bir yana ülke ve millet olarak hepimizi hüzne gark eden ve 301 kardeşimizi kaybettiğimiz maden faciası karşısında milletimizin gösterdiği sabır, metanet ve tevekkül; sergilediği birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhu, Miraç değerleri konusunda milletçe ümitvar olmamızı gerektirmektedir. Faciada kurtarılmayı bekleyen bir işçimizin, kurtarma ekiplerine, eşi hamile olan yanındaki arkadaşını göstererek onun kurtarılmasını istemesi, arkadaşını kendine tercih etmesi, aslında milletimizin fertleri arasında miraç değerlerinin çok güçlü bir şekilde yaşadığını ve yaşatıldığını göstermektedir. Yeter ki bizleri yükseltecek miraç değerleri konusunda ısrarcı olalım. Yeter ki burağımız imanımız, refrefimiz ibadetlerimiz, salih amellerimiz ve güzel ahlakımız olsun.
Ülke olarak bir taraftan Soma’daki acıları dindirmek ve yaraları sarmak için uğraş verirken diğer taraftan Bosna-Hersek’te yaşanan sel felaketine karşı milletimizin gösterdiği duyarlılık her türlü takdirin üstündedir. Bu vesileyle yerin yüzlerce metre altında alın terleriyle, emekleriyle, geçim ve maişet imtihanı verirken rahmet-i Rahman’a kavuşan işçi kardeşlerimize ve Bosna-Hersek’te meydana gelen sel felaketinde vefat eden kardeşlerimize bir kez daha Rabbimden rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Mekânları cennet olsun! Rabbim, onları şehitler zümresine ilhak eylesin! Kederli ailelere, anne-babalara, eşlere, evlatlara, yakınlara sabır ve metanet versin! Yaralı olanlara acil şifalar ihsan eylesin! Ülkemize ve İslâm beldelerine bir daha böyle acılar yaşatmasın!