Millî Görüşçülerin görevi

Abone Ol

Millî Görüş ün muhterem lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, her an temsil ettiği dâvânın büyüklüğünün idrakinde bir insan. Bu hak dâvâda hedefe kilitlenmiş ve yenilgi kabul etmeyen bir duruşu var. Şartlar ne kadar ağır ve engeller ne kadar büyük olsa da takatinin yettiği kadar çalışmak ve fedakârlık yapmaktan vazgeçmiyor. Dünyada çok az lidere nasip olan bir dâvâ adamlığı bu.

Millî Görüş adını verdiği çalışma modeli, insanın yapısı ve yaratılışı ile uyumlu... Bu yüzden, "Millî Görüş, milletimizin inancı, tarihi, aslı ve özüdür." sözleriyle özetliyor bu çalışma modelini.

Muhterem Erbakan, hep yasal ve meşru sınırlar içinde bir mücadele anlayışını benimsedi. Korsan çalışmalara prim vermedi. Pek çok badirelerden geçmesine ve dört kere partisi kapatılmasına rağmen o yine yasal çerçevede mücadele vermekten vazgeçmedi.

Refah Partisi nin kapatıldığı haberi açıklandığı gün, pek çok kimse Millî Görüşçülerin sokağa döküleceğini sanıyordu. Erbakan Hoca, o gün büyük bir lider olma sorumluluğu içinde, Millî Görüş kadrolarına, itidalli hareket etmeye ve provokatörlere alet olmamaya davet eden şu açıklamayıyaptı:

"- Olanda hayır vardır. Bu olayın dünyanın genel tarihi içinde toz kadar değeri yoktur."

Erbakan Hoca daki hizmet aşkına bakın ki, bu kararın verildiği günün akşamı, Bursa Teşkilatı nın iftar yemeği programı vardı ve bu programını iptal etmeden Bursa daki toplantıya katıldı.

Davasından emindi. Bu konuda hiç bir şüphesi yoktu. Bu sebeple, ömrünü davasına adamıştı. Türkiye ve bütün insanlık için Millî Görüş ün, kurtuluş reçetesi olduğunu anlatıyordu. Durmak, yorulmak, bıkmak ve yılgınlık gibi negatif kavramları lügatinden çıkarmıştı. Bunu her haliyle ispat ediyordu.

Ankara da teşkilât içi bir toplantıda bulunuyorduk. Gündemle ilgili olarak illerden gelen temsilcilere söz veriliyordu. Bir ilin temsilcisi yılgınlık ifadelerini yansıtan bir konuşmayapmıştı. Bu olaydan 15 dakika sonra Erbakan Hoca da toplantıya katıldı.Sanki, o söylenenlerden haberdarmış gibi şöyle kükredi:

"Çalışacaksınız. Hem de takatinizin sonuna kadar.Bazı kardeşlerimiz "yılgınlık var." diyor. Peki, sen bu zehir tenekesini nereden getirdin Sen varsan, yılgınlık olmaz. "Söylüyoruz, söylüyoruz, fayda etmiyor." diyorsun. Söylüyorsun, ama uyur gibi söylüyorsun. Sende meş ale yanmıyor. Gözlerin çakmak çakmak olduğu halde söyleyeceksin."

ErbakanHoca daki azim ve gayreti bilmeyen yok. Ne zaman bir sıkıntı olsa, ne zaman partisi kapatılsa, hemen illeri ve teşkilatları dolaşıyor, kadrolarına ümit ve çalışma azmi veriyor, çalışmalarına kaldığı yerden devam ediyordu. Ama, 28 Şubat tan sonra öyle olmadı.

28 Şubat ın dış kaynaklı olduğu tescil edildi. Şer güçler, Hoca nın Millî Görüş içindeki rolünü çok iyi bildikleri için onu devreden çıkarmaya çalıştılar. Çeşitli oyunlarla siyasi yasaklı hale getirdiler. Hatta, "Bu yetmez, üzerine beton dökmemiz gerekir." diyenler çıktı.

Erbakan Hoca ya karşı yapılan haksızlıklar kimsenin meçhulü değil. Gerçekler gün gibi ortada. Bugün ülkede Erbakan Hoca nın fikirlerinden beslenen ve Millî Görüş kadrolarını oluşturan onbinler mevcut. Canla başla çalışma görevi şimdi onlarda.

Önümüzde yeni bir seçim imtihanı var. Millî Görüşçüler üzerlerine düşen vazifenin ciddiyetini idrak etmek zorunda. Yerel seçimlerin ne kadar önemli oludğunu bilmeyen yok. Çünkü, halk yerel yöneticilerle daha bire bir karşı karşıya geliyor. Millî Görüş ün Türkiye için kurtuluş reçetesi olduğunu anlatabilmek ve hatta bir sonraki seçimde Millî Görüş ü iktidara taşıyabilmek için yerel seçimler büyük bir imkân.

Millî Görüş, Türkiye için orijinal, milli, yerli ve bağımsız bir çalışma modeli. Çare ve çözüm burada. On binlerce Millî Görüşçü, yerel seçimler münasebetiyle bu gerçekleri anlatmakla görevli. Erbakan Hoca ya ve Millî Görüş camiasına yapılan haksızlıklara, ancak durmak bilmeyen bir çalışma ile cevap verilebileceğini düşünüyorum. Öyleyse, şimdi daha çok çalışmak vakti.