Milli Görüş ve illa edep elbisesi

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim

Yaratan, yaşatan, yöneten, iki cihan saadetinin tek

çaresi İslam ı bir hayat nizam olarak gönderen âlemlerin Rabbi Allah (c.c) a

hamd, Peygamberimiz, muallimimiz, liderimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ya,

âline ve ashabına salât ve selam ederiz.

Bir Müslüman ın giyineceği en önemli elbise takınacağı en

kıymetli ziynet İLLA EDEP elbisesi ve ziynetidir. Edep elbisesi Müslüman ın hatalarını

örter, edep ziyneti ise Müslüman ın diğer insanlar karşısında gecenin

karanlığında parlayan bir hilal gibi olmasını sağlar. Dünyanın en zengini, en

itibarlı baronu, şöhreti toplumu çılgınlaştıran pop yıldızı, pembe dünyaların

imrenilen göreceli güzeli, ABD nin ve dünyanın Obama sı, Rusya nın Putin i,

birçok muktedir ülkenin muktedir hâkimi olabilirsiniz. İnsan, Allah ın inanan,

inancının gerektirdiği vazifelerini yerine getirmeye çalışan sadık bir kulu

olmayı başaramamışsa, gerçekte hiçbir şey olmuş sayılmaz. Kâfir, münafık,

müşrik, facir, fasık, zalim bir kimsenin Allah katında hiçbir değeri olmadığı

gibi Müslüman ım dedikten sonra Allah ve Resulünün emirlerine muhalefet

edenlerin, ahiretini unutup dünyacı olanların da hiçbir kıymeti yoktur. Bir Müslüman

ölüm ile terk edeceği dünya hayatını İslam ın tebliğ edilmesi ve ahkâmının

yürütülmesi için yaşamıyorsa, boşuna yaşıyor demektir. Müslüman; dünyasını

ahireti için satan bir kimse olarak HAKKIN HÂKİM BATILIN ZAİL olması için Allah

yolunda cihad eden kimsedir. Rabbimiz inanan Müslümanlara emrediyor: O halde,

dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim

Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir

mükâfat vereceğiz. (Nisa:74) Ve Rabbimiz inananları uyarıyor: Ey iman

edenler! Size ne oldu ki, Allah yolunda savaşa çıkın! denildiği zaman yere

çakılıp kalıyorsunuz Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz Fakat dünya

hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır. ( Tevbe: 38) Bu ve benzeri

ayetler en önemli kulluk görevlerimizden birisinin de cihad farzı olduğunu

bildirmektedir. İslam da her farzı eda etmenin bir fıkhı vardır. Bu fıkhı

bilmeden ve belirtilen esaslara uyulmadan farz görevleri yapmak imkânı yoktur.

Cihad farzdır. Bütün Müslümanlar namaz, zekât, oruç, hac ibadeti gibi genel

manada cihad farzının da ahkâmını bilip uygulamakla mükelleftirler. Bu farzı

terk eden bir toplum İslam dan kopmuş bir toplum olur ve bu topluma Allah

hidayet ve inayet etmez. Allah ın inayet ve hidayet etmediği bir toplum da

zilletten kurtulamaz.

CİHAD EDEB İLİŞKİSİ

Ömer Nasuhi Bilmen ahlak kitabında edebi şöyle

tanımlamaktadır: Edeb: Güzel terbiye ve güzel huylarla vasıflanmak ve

utanılacak şeylerden insanı koruyan bir meleke demektir. Edeb, insan için büyük

bir şereftir. Edebin karşıtı İsaet dir ki, kötülük yapmak ve terbiyeye aykırı

davranmak demektir. Edeb, insanın süsüdür. Edeb, insanı nefsin arzusuna

uymaktan korur ve kurtarır. İnsanın edebi, altınından hayırlıdır denilmiştir.

Edebden yoksun olan bir insan, bir toplum için zararlı mikroplardan daha

tehlikelidir.

Edep; kişinin Allah, Peygamber, emir sahipleri, anne,

baba hürmet edilmeye layık kimseler karşısında haddini bilmesidir.

Cihad ibadeti oruç gibi müstakil yapılabilen ibadetlerden

değildir. Bu ibadet, tek bir ümmet ve teşkilatlanmış bir topluluk tarafından

yapılır. Ümmet olmak imandan sonra Müslümanların yerine getirmesi gereken

önemli farzlardan birisidir. Müslümanlıkta tefrika yapmak haramdır. Ayrı baş

olmak, müstakil çalışmak, kendisini ümmetten ayırmak kişinin azap görmesine

sebep olacak büyük günahlardandır. Ümmet olmak; İslam ı tebliğ etmek, iyiliği

emretmek, kötülükleri ortadan kaldırmak niyetiyle bir emir etrafında toplanmış

şuurlu bir topluluk olmaktır. Müslümanların ilahi ahkâmı yürütmek maksadıyla

tek bir ümmet olmaları zorunludur. Ümmet olmak İslam da ittifak etmektir.

Rabbimiz emrediyor: Hep birlikte Allah ın ipine (İslam a) sımsıkı yapışınız;

tefrika yapmayınız... (Ali İmran: 103)

Ümmet olmanın iki önemli edebi vardır: Bunlar Biat ve

İtaat etmek edepleridir. Biat: Müslüman bir ferdin etrafında toplandığı emir

sahibi ile İslam ın emir ve yasaklarına uyacağı ve kendisine verilecek her

türlü vazifeyi itiraz etmeden yerine getireceğine dair yaptığı bağlılık

anlaşmasıdır. Biat, Kur an, Sünnet ve İcma ile sabit bir Müslümanlık görevidir.

Peygamberimiz iman eden herkesten biat almıştır. Rabbimiz biat konusunda

buyuruyor: Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah a biat etmektedirler.

Allah ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi

aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona

büyük bir mükâfat verecektir. (Fetih: 10) Kadınlar da biat etmek ile

mükelleftirler. Rabbimiz buyuruyor: Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah a

hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını

öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi

işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman,

biatlerini kabul et ve onlar için Allah tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok

bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Mümtehine: 12) Peygamberimiz buyuruyor: Her

kim elini itaat etmekten geri çekerse kıyamet gününde Allah a hiç bir delili

olmadığı halde kavuşur. Ve her kim boynunda bir biat olmadığı halde ölürse,

cahiliyet ölümü gibi bir ölümle ölür. (Müslim: Emirlik 58)

Ümmet olmanın ikinci edebi ise itaat edebidir. İtaat:

Emredileni yapmaktır. Allah(c.c) bir şeyi emretmişse onu yapmak itaattir.

Resulüllah bir şeyi emretmişse onu yapmak itaattir. Emir sahipleri maruf olan

bir şeyi emretmişlerse onu yapmak itaattir. Rabbimiz buyuruyor: Allah ve

Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da

kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

(Enfal: 46) Müslüman, bir zamanlar Musa (a.s) nın kavminin yaptığı gibi

İşittik ve isyan ettik    diyerek

Allah ın gazabına müstahak olma yolunu seçmez. Rabbimiz buyuruyor: ...Onlar:

İşittik ve isyan ettik, dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi

dolduruldu. De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!

(Bakara: 93) İtaat konusunda Peygamberimiz buyuruyor: Müslüman bir kimse,

hoşuna gitsin gitmesin, bütün işlerde günah olmadıkça, idarecinin emirlerini

dinlemek ve itaat etmek mecburiyetindedir. Eğer idareci günah olan bir hususu

emrederse, o zaman onu dinlemek ve itaat etmek gerekmez. (Buhari ve Müslim)

İslam ın bütün emirlerine uyulmadan yapılan şey İslam

olmayacaktır.

Şuurlu bir Müslüman denileni yapmadan işittik ve itaat

ettik demeden hak batıl mücadelesinde Allah ın yardımına nail

olamayacaktır.  Allah ın yardımı cihadın

hakkını vererek eda edenler içindir.

BAŞARMAK İÇİN

Milli Görüşçüler itaatle mükellef oldukları emir

sahipleriyle kavga ederek zafer kazanamazlar. Zafere ulaşmak ve ağız tadıyla

çalışma imkânına sahip olmak için şu özelliklere sahip olmak zorunludur.

Allah ın razı olduğu kullardan olmak, huzur, barış ve kardeşlik ortamında

yaşamak, için bunlar gereklidir. Dünyevileşmekten kendimizi kurtarmalıyız.

Mazeretlerin arkasına sığınmamalıyız. Bu iş burada olmaz demeden yapmalıyız.

Bunun için: 1- İnanç sahibi olmalıyız. Teşkilatta görev alan her üye başarılı

olacağına inanmalıdır. Bizim örneklerimiz olan hiçbir peygamber davasını

kolaylıklar ortamında yürütmemiştir. Güçlü bir iman, sabır, sebat, azim,

sadakat, salih amel ve hayra hizmet ile olur. İnanmak başarmaktır. 2- İlim

sahibi olmalıyız. Hepimiz temel esaslarımızı bilmek zorundayız. Hak nedir,

batıl nedir, ıslah nedir, ifsat nedir, iyi nedir, kötü nedir, güzel nedir,

çirkin nedir, doğru nedir, yanlış nedir, faydalı nedir, zararlı nedir, adalet

nedir, zulüm nedir Bunlar bilinmeden görevler yapılamaz. 3- Görevimizi

özümsemeliyiz. Biz Allah ın yeryüzündeki halifesiyiz. Allah bizden mallarımızı

ve canlarımızı O nun yolunda savaşalım diye cennet karşılığında satın almıştır.

(Tevbe: 111) Bizim yaratılış gayemiz yeryüzünü İslam ile imar, ihya ve ıslah

etmektir. Bizler ahirette bu görevden hesaba çekileceğiz. Teşkilatlarda bize

verilen görevlerimizi bu açıdan değerlendirmeli ve özümsemeliyiz. 4- Davayı

tanımalıyız. Davayı tanımak iddia ederek olmaz. Onun mükemmelliğini, diğer

davalara olan üstünlüğünü kavrayarak ispat ederek olur. Bizim davamız yüce bir

davadır demekle yol alınmaz. Bu davanın yüceliğini gönüllere nakşedecek

örneklik ve rehberlikle yol alınır. Bu ise ilimle, bilgiyle, itaatle, sadakat

sahibi olmakla olur. 5- İstikamet sahibi olmalıyız. Açılarımız sağlam

olmalıdır. İslam ı doğru olarak kavramak, cihat şuurunda olmak ve bütün

görevlerimizi Allah rızası için yapmak istikametinden ayrılmamalıyız. 6- Ağız

tadıyla çalışmalıyız. Ülfet etmeliyiz. Emir sahipleriyle çekişmemeliyiz. Onlar

bizden meşru bir şeyi yapmamızı istediklerinde bu vazifeyi tam olarak yapmak

için gayret göstermeliyiz. Yaptıklarımız başa kakmamalıyız. Görevlerimizi Allah

için yapmalıyız.  Disiplin ve ciddiyetten

ayrılmamalıyız. 7- Mali ve insan kaynaklarını harekete geçirmeliyiz. Görevimiz

insan ve mali kaynakları harekete geçirmekle başlar. Huzur içinde çalışmanın

yolu bu hususlara uymaktan geçer. Rabbimiz buyuruyor: Nice peygamberler var

ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıştı da bunlar Allah yolunda

başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah,

sabredenleri sever. Onların sözleri ancak, Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve

işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut.

Kâfir topluma karşı bize yardım et demekten ibaretti.  Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin

güzel mükâfatını verdi. Allah, muhsinleri sever. (Ali İmran:146-148) vesselam.