Millî Gazete fahri muhabiri olduğu için başına neler geldi?

Abone Ol

Şerif Aydemir...

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB), 'Hatıra' dalında Şerif Aydemir'i 'Yılın Yazarı' seçti.

Aydemir'in kaleme aldığı “Yaşamak Geçti Başımdan” kitabı ilginç, anlamlı anı ve hatıralardan oluşuyor. Ötüken Yayınları'ndan çıktı kitap.

Kitapta, Osman Yüksel Serdengeçti ile ilgili bir hatırayı şöyle naklediyor Şerif Bey:

“Türk Edebiyatı Vakfı’nda Çarşamba Sohbeti’ndeyiz. Konuğumuz Prof. Dr. Cemal Kurnaz. Bize Osman Yüksel Serdengeçti’yi anlatacak…

Cemal Kurnaz Hocamız neler mi anlattı? İşte notlarımdan süzülenler:

* Serdengeçti’nin üniversitede Selahattin Ertürk adında bir arkadaşı varmış, geceleri birbirlerini evlerine bırakıyorlar, bazen bu işin sabaha kadar sürdüğü olurmuş. İki ev arasında gidip gelirken Safahat’ı ezberlemişler.

* 28 Mart’ta Akseki’de kar yağmış. O günlerde de bademler çiçek açmış. Çiçeklerin üstünü parmak kalınlığında kar kaplamış. Gece kalkıp bahçeye çıkmış, çiçekler üşümesin diye dalların karını silkelemiş ama kendisi zatürre olmuş.

* Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde okurken hapse girer. 3 Mayıs’ta hücresinde kalırken yirmi beş kuruşluk leblebi aldırır, her birinin üzerine bin kelime-i tevhit okur, 72.000 kelime-i tevhidi kendisi on üç yaşındayken ölmüş annesinin ruhuna bağışlar.

* Serdengeçti’yi yüz sekiz defa mahkemeye verirler. Kendisi kimseden şikâyetçi olmamış... "Bir kere hırsızlık yaptım!" demişti. "Kardeşim için komşunun bahçesinden gül çaldım."

* Serdengeçti, Toroslarda aşiret kervanlarını görünce demişti ki, “Ne güzel hayatları var, dünyalıkları bir devenin üstünde, keşke ben de onlara katılıp gidebilsem.”

*  Demişti ki, “Çocukken, rüzgârın uğultusu bana Allah’ın sesi gibi gelirdi.”

* “Ben tutkulu bir adamım,” demişti, “içki içsem alkolik olurdum.” Nitekim iyiye, güzele ve hakikate öylesine bağlandı ki, dünyanın bütün meşakkatine rağmen o hasletlerden ayrılmadı.”

***

1980 öncesinde memleketi Elâzığ'da memurken bir yandan da Millî Gazete için haberler yapıp yollamış, Şerif Aydemir. Millî Gazete fahri muhabirlik kartı sahibi. Bunun için hukuki takibata uğramış, cezai müeyyideye maruz kalmış; “O yıllarda neler çektik neler!” diyor.

Aydemir'in kaleme aldığı “Yaşamak Geçti Başımdan” kitabı süslü, dolambaçlı, ağdalı cümleler yerine sade, hayatın içinden, öğretici unsurlar ihtiva ediyor. Okumalısınız…

DAHA ÇOK TANIŞ OLUNACAK İSİM VAR!

Erzincan / Kemaliye (Eğin) doğumlu, aslen Elâzığ / Ağınlı olan Şerif Aydemir, babacan bir kişilik. Sakarya'da düzenlenen TYB ödül töreninde tanıştık, sohbet ettik. İstanbul’dan Sakarya’ya giderken ve dönüşte aynı araçtaydık. Maaile…

“Hüseyin Akın'la sık görüşürüz, sohbetlerimiz olur” cümlesi Şerif Aydemir'e ait. 

Geçen akşam gazetede bunları anlatırken bizim Bilali Yıldırım, “Haa, Şerif abiden mi söz ediyorsun?” demesin mi?

Sonrasında şunu düşünmeden edemedim; “Bu edebiyat dünyasında daha çok atılacak adım, daha çok tanış olunacak isim var!”

Haksız mıyım?

SAKARYA’DAN BAZI NOTLAR; ÇAY 3 TL!

Üstad Necip Fazıl Kısakürek, ünlü Sakarya şiirinin son dizelerinde şöyle sesleniyor:

* “Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;

Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!”

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) ödül töreni için gittiğimiz Sakarya’da, Sakarya Nehri’ni görme şansımız olmadı ama birçok anekdota şahitlik ettik. Gözlemlerimiz, sohbetlerimiz oldu.

Sakarya’dan bazı izlenimlerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum:

* Dr. Nazif Öztürk. Bürokrat. Vakıflar Genel Müdürlüğünde uzun yıllar görev yaptı. Benim burada çok kere, “28 Şubat darbesi sürecinde kapatılan bu yurtlar neden hâlâ açılmıyor?” diye sorduğum Başbakanlık Vakıf Öğrenci Yurtlarının gelişmesi için büyük gayretler gösterdi. Nazif Bey’le de sohbetimiz oldu. Merhum Başbakan Adnan Menderes döneminden başlayarak Vakıf Öğrenci Yurtları sürecini anlattı. Bu konuya ve sohbete daha geniş vermek isterim…   

* Mehmet Çayırdağ, Kayseri’yi Türk ve Dünya kültür camiasına tanıtmak için çaba gösteren bir emekli bürokrat, yazar ve eğitimci. Sakarya’daki Şehitlik ziyaretinde “Mazlum Rasim Bey ve İhtiyat Zabıtan Cemiyeti’ni anlattı, uzun uzun. İlgi çekici bir açıklamaydı. Belki bir gün bu cemiyeti ve Mazlum Rasim Bey’i de yazarız burada… Mehmet Çayırdağ, Kayseri Tarihi Araştırmaları isimli kitabıyla ödül aldı.

* Şair-yazar A. Ali Ural yönetiminde 2012 yılından bu yana aralıksız 2 ayda bir çıkan edebiyat-sanat dergisi Karabatak dergisi ekibi, kimsenin beklemediği bir protest eylem gerçekleştirdi, pankart açtı, Adapazarı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törende. İlginçti… Karabatak dergisi de ödül aldı.

* Sakarya malum, deprem bölgesi. 2-3 katlı binalar hemen dikkat çekiyor. Ancak Sakarya yine ovaya inşa edilmiş, tıpkı Erzincan gibi. Oysa, -kısmen buna dikkat edilmiş ama- ovanın çevresinde yer alan tepeliklere inşa edilse daha muhkem olmaz mıydı?

* Çay 3 TL. Yanlış duymadınız, Sakarya’da gerçekten bir bardak çay 3 lira. Hem de kafede. Öyle çay ocağı falan değil ha! Sakarya’nın en merkezi yerinde. Şaşırmadım dersem doğru olmaz! Çay içmeye Sakarya’ya mı gitsek!

* İçme suyunu Sapanca Gölü’nden temin ediyormuş, Sakarya. Sakarya Üniversitesi kampüsündeki tepelik noktadan Sapanca Gölü’ne bakış hoştu.

TEŞEKKÜRLER…

* TYB ödül töreninin eksiksiz tamamlanması için kılı kırk yaran İbrahim Gürel’e, Fahri Tuna’ya, Sakarya Büyükşehir Belediyesi görevlilerine teşekkürler.

* Sakarya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem Yüce, misafirlerle yakından alakadar oldu, teşekkürler.

* Ve TYB ödülleri silsilesinin en tepesinde yer alan TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan’a, TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’a, TYB Yönetim Kurulu üyesi Mahmut Erdemir’e ve adını anamadığım ilgili ve yetkililere çok teşekkürler…

* Elbette en büyük teşekkür gazetem Millî Gazete’ye. Bana bu yazıları kaleme alma fırsatı verdiği için…