Milletin Saadeti engellenemez

Abone Ol

Saadet Partisi 17 Temmuzda kongresini yapıyor. Seçimlerde 1.2 oranında oy aldığı iktidara yakın gazetelerce sürekli ilan edilen/işlenen Saadet Partisi Hocadan sonraki ilk kongresini yapıyor.

Saadet Partisinin asgari olması gereken yüzde 12 oyu, yüzde 1.2 seviyesine düşürmek için plan yapanlar, gayret gösterenler, çalışanlar, baskı oluşturanlar acaba bir teknik takibe takılmışlar mıdır Umarız onların da kayıtları bir bir dökülür ortalığa.

İstediklerini yaptılar, Saadet Partisinin yüzde 10un üstündeki oyunu kendi partilerine katarak yüzde 50ye ulaştılar.

Peki, istedikleri oldu mu Mutlular mı şimdi

Saadet Partisinin bir grubu olsaydı bu Mecliste, ne CHP yemin etmeme krizine girerdi, ne de BDP sürekli depresyonda bir görüntü verirdi. Oy oranı yüzde 40 olan AKP ise istediğ ihükumeti daha rahat şartlarda kurar, daha rahat şartlarda icraat yapardı.

Yani AKP yüzde 30-40tan yüzde 50ye çıkmadı işbirliği yaptığı güçlerin desteğiyle Saadet Partisini baraj altında bırakamakla.

Yüzde 38-40tan yüzde 50ye düştüler.

Neticelerini çok göreceğiz biz bu düşüşün. Şimdi söyleyelim, sonra diyeceğimizi:

Kendi düşen ağlamaz!

BEDEL

Bedel nedir Değer, kıymet, karşılık. Bir şeyin yerini tutan veya tutabilen şey.

CHPliler bedel öderiz derken, bedelli askerlik gibi bir düşünceleri mi var

Bedelli milletvekilleri... Yani bedel ödemiş milletvekilleri. Sade milletvekili sıfatı yetmiyor mu CHPlilere.

İyi ama bedeli nerede, nasıl ve ne ile ödeyecekler Diğerlerinden, yani yemin etmişlerden fazla olarak ne var ellerinde

Aşağıdaki resimde babadan CHPli, CHPye oy vermiş ve CHPden hâlâ umutlu bir vatandaşımızı, CHPden önce bedel ödemeye giderken görüyorsunuz.

UĞURLAR OLSUN!

Yakın tarihimizde muhaliflerin gittikleri yerler:

Abdülhamit devrinde: Fizan.

İttihat ve Terakki devrinde: Sinop.

Hürriyet ve İtilâf devrinde: Malta.

Halk Partisi devrinde: Tabutluk.

Demokrat parti devrinde: Cezaevi.

Allah darağacına gitmekten korusun!

NOT: Darağacı İzmirde bir semtin adıdır!

"Semt (!)" üzerinden cinayet

27 Mayısa tam 16 gün kala bir CHP yayın organındaki espriye bir bakar mısınız

Hedeflerine nasıl adım, adım geldiklerinin belgelerindendir bu satırları.

Geleceği bilmek değildi işleri. Darağacı kurmaktı

Başardılar!

Meclisin açılışına başkanlık eden CHP milletvekili Oktay Ekşinin 27 Mayısın neticelerini müdafaa etmesini duyunca, bir hatırlatma yapalım dedik.

Kim neyi kurdu, neyi yaptı Unutulmasın.

YAŞA FENERBAHÇE

"Yaşa Fenerbahçe" marşı da "İstiklal Marşı" kadar içimi titretir benim, dediğimde kimse bir abartı aramasın. Ben öyle hissediyorum, bu ülkenin büyük çoğunluğunun hissettiği gibi.

Bir hasret haykırışıdır yaşa Fenerbahçe marşı. Ben bir imparatorluk takımıyım iddiasını işler gönüllere her söylendiğinde. O imparatorluk günlerine yanar, tutuşur gibidir. Duyanları o günlere, dedelerinin, büyük dedelerinin yaşadığı o iddialı günlere alır götürür.

Başka takımlar da kurulmuştur Fenerbahçenin kurulduğu yıllarda. Kimi Sarayın takımı olarak, kimi bir mektebin takımı olarak... Şimdi kapsama alanı diyorlar ya, işte Fenerbahçenin alanı, kaybedilen toprakların da dahil edildiği üç kıtayı kucaklıyor. Fark bu. Normal olan bu. O, bir bina gölgesindeki küçük bir bahçeye sığan takımlara benzemediği için hasretini hep haykırır Fenerbahçe.

Bugünlerde yaşadığımız ve neticesini soğukkanlılıkla beklediğimiz Emniyet operasyonu üzerine bir yorum ne haddimiz, ne de vazifemiz. Fakat Yıldırım, Yıldırım diye inleyen yıldırım çarpmış medya tetikçilerine de bir cevabımız olacak bir gün. Ben onların gönüllerinin Fenerbahçe marşının hasretine bu kadar kapalı olacağını bilmezdim. Kendileri bizi üzmek, bu ülkenin büyük çoğunluğunu üzmek pahasına itiraf ettiler.

Fenerbahçeyi sevmeyenler de iddia edebilirler bu ülkeyi canlarından çok sevdiklerini. Fakat şu da bir gerçektir: Fenerbahçeyi seven, bu ülkeyi iyi sever. Biz bu ülkeyi iyi sevdik. Bu ülkenin içindeki Fenerbahçe rakiplerini de...

Şimdi bir Fenerbahçeliyi biraz yazmak istiyorum. Onu ve bir büyük rakibini.

Cemil Turan,

Onu ilk defa Ali Sami Yende İstanbulspor forması altında seyretmiştim Galatasaraya karşı. O gün Fenerbahçe de Vefa ile oynamıştı o statda.

Sonraki günleri biliyor sunuz. Cemilin Fenerbahçeye olaylı transferi ve Fenerbahçedeki destansı günleri.

O yıllarda Galatasarayın kaptanı Büyük Mehmettir. Kadırgadan bir delikanlı diye hatırlıyorum.

O sene transfer mevsiminin bitmesine saatler kalana kadar mukavele yapmaz Galatasaray, kaptanı Büyük Mehmetle.

Cemil alır getirir onu Fenerbahçeye. Futbol hayatının son yılını Fenerbahçe forması altında oynar Büyük Mehmet. Fenerbahçenin şampiyon olup olmaması değildir önemli olan, o yıl için. Galatasarayın durumudur.

Son maçlarından birinde Dolmabahçe stadında Fenerbahçenin karşısındadır. Cemilli, Büyük Mehmetli Fenerbahçenin karşısında. Galatasaraya gol atacak mısın, diye sormuşlardı maçtan önce Büyük Mehmete. Cevap vermemişti, diye hatırlıyorum. Bir devre basın tribününün gölgelediği sahada kaptan olarak oynadı ve çıktı.

O maç 0-0 bitmişti. Açın tarih kitaplarını bir bakın. 1-0 Fenerbahçenin galibiyeti ile bitseydi o maç, ne olurdu Açın tarih kitaplarını bir bakın.

Yormayın Fenerbahçeyi. Avrupada işi var zira.

Emir, teknolojiyi yer

CHP milletvekillerinin yemin etmesini engelleyerek siyasi hayatımıza "yemin krizi"ni kazandıran Kılıçdaroğlu diyor ki: Milletvekillerimiz seçim bölgelerine gidecekler ve niçin yemin etmediğimizi halka izah edecekler!

İnternet dünyası, cep telefonları, reklamı yapılan tabletler, vesaire. Destekçi kartel medyasının gazeteleri de cabadan. CHP Lideri neden hâlâ gidin, yüz yüze görüşün diyor milletvekillerine Teknolojiden niçin faydalanmıyor

Kaset korkusu sendromu, böyle bir şey mi

Aşağıda resimde yemin etmemiş bir CHPli milletvekilini Kılıçdaroğlunun emrini yerine getirirken görüyor sunuz.

TEKERRÜR

Yetmez ama evetcilerden Taraf yazarı Murat Belge, "Ölen adamların ölümünden sorumludurlar" diyen BDP adayına oy vermediğini söyleyince, komünist olmadığı fakat kendini öyle zannettiği açıklanıvermiş (!)

27 Mayıs yılında bir CHP organı bakın neler yazmış

Murat Belge için değil canım, babası için.. Son paragrafa bir ayrı dikkat edin lütfen. Aklı sonradan gelen Türk, tanımı ile kendilerini tarif ederlerken, yapılanın bir zulüm olduğu itirafı da yok mu içinde Akılları sonradan gelen Türkler, yani çok sevdikleri Aziz Nesinin o ünlü cümlesini sahiplenme değil mi bu

Diyalog

- Duydunuz mu, Gazeteciler Cemiyetinin yıllık kongresinde Bahadır Dülger ve Burhan Belge, cemiyet üyeliğinden tardedilmişler.

- Kimdir bu Bahadır Dülger ve Burhan Belge dedikleriniz

- Şimdi Yassıadada bulunan sâbık iki gazeteci ve sabık iki milletvekili...

- Pekiy neymiş suçları

- Suçları mı Ne olacak. D.P. iktidarında basına karşı düşmanca tutumları...

- O halde kuzum, bu tart işi neden bahsettiğiniz gazeteciler iktidarda iken değil de, düştükten sonra oldu

- Canım uzatmaaa... Atasözünü biliyor musun .. "Türkün aklı.." der geçersin.

Haberiniz var mı

Demirelin ricası üzerine milletvekili seçtirdikleri Ergenekon tutuklusu Mehmet Haberalın aralarında olmamasını gerekçe göstererek yemin etmeyen CHPliler vakasını bu ülkede bilmeyen yoktur. Düşündük, taşındık ve mesela dedik.

Mesela Haberal çıksa, geliverse.

Aşağıdaki resmi bu ihtimal üzerine çizdi ressamımız.

Siyah şapgalı ve fraklı şahıs sizin de tanıdığınız gibi Haberaldır.

Lakin ne Haberalmış bu Neredeyse CHPnin hayatiyetine karşılık.

Ressamımız da güzel çizmiş durumu.

Destek yok

1960 yılının nisan ayında Tarsus adlı transatlantiğimiz Atlas okyanusunda kalır.

O günden bugüne taşıdık olayı ve Tarsusun kaptanını konuşturduk.

- Vallahi bozuldu. CHPnin yemin etmemesini desteklemek gibi bir niyetimiz yok.

Kuş ama ne kuş

CHPnin akıl hocası ben değilim. Böyle diyormuş Güniz sokak sakini Demirel.

Biz de inandık.

İşte inandığımızın ispatı.

Sayın Kılıçdaroğlunu tam evinden çıkarken resmettik. Bakmayın başında Ecevit kasketi olmadığına. O seçim meydanlarının aksesuarıydı. İnönü fötrü de yakışır Kılıçdaroğlumuza. Neyse konumuz Kılıçdaroğlunun başı değil. Başına konan devlet kuşu.

İşte bakın o kuş ne diyor

- Binaenaleyh bugün de yemin etmeyeceksin!