Mescitler, Allah'ın evleridir. Kâbe'nin bir adı da nedir? Beytullah'tır. Beytullah, Allah'ın evi. Allah orada mı oturuyor? Haşa Allah, mekândan münezzehtir. Mekân bize mahsus. Allah her yerde hazır ve nazırdır. Niye o zaman öyle denmiş? Mekânın şerefine binaen. Yeryüzünün en şerefli yeri Kâbe-i Muazzama’nın olduğu yerdir. Camiler de Kâbe'nin yavrusudur. Onun için camiler en faziletli mekânlardır. Camiye girenlerin en faziletli olanı ise kimdir? Sevabı en çok kazananları kimdir? İlk evvel camiye gelen, çıkarken de en son camiden çıkandır. Allah'ın evine erken geliyor, geç çıkıyor. Şimdi tabii bu hadis-i şerifi açıklayan başka hadisler de var. Şimdi namaza erken geldiği zaman ezanın okunmasını camide bekleyen adam için Peygamberimiz (sallallahu ve sellem) diyor ki askerde nöbet tutan askerin ecrini alır. Çanakkale'de düşmana karşı nöbet tutan askerin, Mehmet'in sevabını alıyorsun. Yani Efendimiz öyle söylüyor. O kadar sevap.
CAMİYE ERKEN GİRİN, GEÇ ÇIKIN
Ama şeytan bizim açık düşmanımız. Kur'an-ı Kerim'de var ya kaç yerde bizi bu sevaptan mahrum bıraktırmaya çalışır, her zaman söylüyorum. Camiye geliyor adam. Şimdi sadece bir yerde değil, bütün camilerin önünde oturaklar var. Erken gelenler otursunlar da sohbet etsinler diye. Şeytan bu ya, camiye girmesini engelliyor. Ne var ki hocam halinden, durumundan konuşuyoruz, yani kötü laf etmiyoruz ki diyorlar. Dedikodu etmiyorsun tamam da bakın şeytan bizi nereden avlıyor? Bak içeriye girsen de namazı böyle beklesen Çanakkale'de nöbet tutan, gavura karşı nöbet tutan askerin sevabından sevap alıyorsun. Bundan mahrum bırakıyor seni. Evet. Onu yapmıyorsun ama bundan seni mahrum bırakıyor. Orada oturtturuyor. Bütün camilerin önünde var bu... Bu hadisleri bilmesen bunu aldanıyorlar. Biz kötü dedikodu etmedik ki diyor. Halini hatırını sorduk, gönül aldık filan. Yok öyle. Bak erken gelin, geç çıkın... Tabii işin var, memursun. Ona bir şey demiyorsun. Fakat böyle işin yoksa hemen camiden ilk çıkan olma. Camiye ilk giren en faziletlidir. En son çıkan faziletlidir diyor Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem.
MEKÂNLARIN EN BELALI YERİ ÇARŞILARDIR
Yine hadislere göre mekânların en belalı yeri, en buğz edilen yerleri çarşılardır. Çarşılar, para kazanmak hırsıyla yanıp tutuşan insanlarla dolu. Bu insanlar Allah'ı unutuyor, unutturuyor. Hep dertleri para kazanmak. Bazen yalan söylüyorlar para kazanmak için. Orada haramlara bakıyorsun, haramları görüyorsun. Çarşılar böyle belalı, Allah'ın en buğz ettiği şeylerle dolu. Sokaklar, çarşılar aynı. Öyle de güzel insanlar var ki; ticaret, alışveriş onları zikretmekten alıkoymaz. Yani helal ticaret yanlış mı hocam? Öyle bir şey söylemedik ama genelde sokakta olanların derdi para kazanmak, alışveriş yapmak. Allah'ı hatırlamıyor, zikretmiyor. Halbuki camiye girdin mi Allah'ı hatırlıyorsun. Allah'ı ziyarete geliyorsun. Seni uzaktan birisi gelse de evine ziyaret etse ne kadar sevinirsin değil mi?
Allah'ın evine ziyarete geliyorsun sen. Evine ziyarete gelene en azından bir kahve ikram ediyorsun. Bir şey, bir su veriyorsun. Allah, cömertlerin en cömerdidir. Seni boş döndürür mü?
“PEYGAMBER’İMİZİN HAREKETLERİNE UYACAĞIZ”
Camiye girerken de sağ ayakla girmek lazım. Peygamber’in sünneti bu. Güzel yerlere sağ ayakla girilir. Kötü yerlere sol ayakla. Mesela tuvalete sol ayakla girmek sünnettir. Büyük bir Türkistan evliyası, kafasında bir fikir varmış. Tuvalete girerken sağ ayağıyla girmiş. İçine girdikten sonra tuvaletin, aklına gelmiş sağ ayakla girdiği, 10 gün yememiş içmemiş, ceza vermiş kendine. Yani evliya olmanın sırrı burada. Peygamber’in en basit hareketlerinde bile Peygamber’e uyduğun zaman evliya oluyorsun. Şimdi ya bunlar basit hareketler deme. Öyle deme. Peygamber’e uymak önemli. Her konuda sadece namaz kılarak değil, oruç tutarken değil, her konuda her zaman hayatımızın her safhasında Peygamber’in hareketlerine uyacağız. O ne yaptıysa onu yapacağız.
Şimdi namaza erken geldiği zaman ezanın okunmasını camide bekleyen adam için Peygamberimiz (sallallahu ve sellem) diyor ki; “Askerde nöbet tutan askerin ecrini alır.” Çanakkale'de düşmana karşı nöbet tutan askerin, Mehmet'in sevabını alıyorsun. Yani Efendimiz öyle söylüyor. O kadar sevap.