Mehmed Akif'i ölüm anında bile hazmedemeyenler

Abone Ol

Safahat ı yeniden okumalarda farklı bakış açılarıyla onun yeni ve farklı yönlerini keşfetmek, sanatçının ruhu ve dünyası bakımından olağan. Büyük eserler her okunuşta yeni şeyler sunarlar. Bir sanatçıyı ve düşünürü daha iyi anlayabilmek ve kavrayabilmek için belli aralıklarla yeniden okunmasında yarar var. Âkif de bunlardan biri.

Hayatını sadelik, dürüstlük, samimilik üzerine kuran bu büyük insan bu yönüyle özellik sahibi. İnsanlar için sıradan sayılabilecek kimi durumlar bugün için artık bir özgünlüktür.

Âkif in çağdaş karşıtlarının vurguladıkları, kişiliğine ilişkin önemli durum ve kavramlar var. Âkif ile aynı düşünceye sahip olmadıklarını, çok az ortak noktalarının bulunduğunu ifade ederler. Falih Rıfkı, Nurullah Ataç, Hüseyin Cahit Yalçın karşıtları içinde en belirgin olanları. Onların vurguladığı şey şudur. Âkif vatansever, samimi ve dürüsttür, ama... Hatta öyle bir vurgu öne çıkar ki, kendilerinin sahip olmadığı özelliklere Âkif sahiptir. Bununla dürüstlük ve samimiyetteki duruşunu vurgularlarken bir yanıyla kendilerinin tam karşıt yerde yer aldıklarını ifade etmiş oluyorlar. Âkif in yanında yer almayıp karşısında olanların, Âkif in ölümünden sonra söyledikleri kimi zaman dürüstçe, kimi zaman bir tavır olarak belirmekte.

Falih Rıfka Atay, Âkif in ölümünde bile soğukkanlılığını yitirmez. Düşüncelerini açık ifade eder. "Bir çok fikirlerde birleşmediğimiz Âkif in bizden asla ayrılmayan tarafı şerefli ve müstakil bir millet görmüş olmak davası idi."1

Hasan Ali Yücel: "Onun kudret kaynağı İslâm imanıdır.. Mehmed Âkif mümindi, çünkü imanında samimî ve bundan dolayı da kuvvetli idi. Onu şairliğe çeken bu imanı olmuştur. ( ) "İstiklâl marşının bazı satırlarında bu gürlemelerin kaybolmaz tarrakaları var."2 Bunları dürüstçe ifade ettikten hemen sonra tavrını şu şekilde dile getirir. "Mehmed Âkif şiirlerini yaratırken başlıca iki unsur kullanmıştı. Dinî, millî. Açık olarak söylemeliyiz ki, ruhumuzda onun şiirlerine makes olan taraf, millî olan tellerdedir."3 Âkif in sadece bir yönünü benimser.

Hüseyin Cahit Yalçın: "Yalnız metrûk, ihmal edilmiş bir halde vefat eden şaire Türk gençliği candan bir hürmet eseri  gösterdi ve hayır ile andı."4 Bunu ifade ettikten sonra kendi tavrını şöyle ifade eder. "Hayatta, vatan sevgisinden başka bir his etrafında birleşmemize imkân yokdu.

Fakat bu anlaşmamazlık bugün onun ölümü karşısında hürmetle karışık bir tesir duymaktan ve hatırasını hüzün ile anmaktan beni hiçbir zaman men edemez. ( ) "Âkif in ölümü karşısında hissettiğim hürmetle karışık teessür bana şiirlerinden gelmiyor, hayatından geliyor. Çünkü hayatını daha çok şiir buluyorum."5 Hüseyin Cahit Yalçın ın yorumları bunlardan ibaret değil. Burada öne çıkan taraf onun kişiliğine ilişkin tavrı ve gençliğin onu sahiplenmesidir. Onunla buluşabileceği tek hissin "vatan sevgisi" olduğunu belirtmesidir.

Bugün pek adı bilinmese de, Hasan Rasih Tanay ın bakışı dönemin psikolojisini yansıtması bakımından önemli. Çünkü bu dönemde kavmî bir bakış önem kazanıyor. Dolayısıyla aruz veznine bile tepki var. Çünkü hece vezni millî vezin olarak kabul edilmek çabası ağır basıyor. "Arabın aruz veznini, konuşma diline büyük bir ustalıkla tatbik eden üstadın bütün eserleri, nesirden farksızdır."6 Tanay ın "Arabın aruzu" vurgusu öne çıkıyor.

"Türk edebiyatının en velûd en heyecanlı şairlerinden biri de Mehmed Âkif di. Akif in yedi ciltlik Safahatı dinci ideolojisinin en kuvvetli aynasıdır. İslâm âlemine bu eser kadar yayılan Mevlutdan sonra bilmem kaç Türk şairinin eseri vardır."7 Dinci şair vurgusunu göz ardı edemeyiz. Burada bir ön yargı bulunuyor.

Yakup Kadri nesnel bir duruş gösterir. Daha gerçekçi bir yaklaşım içindedir. "Şimdi diyanet ve milliyet mefkûreleri bütün edebî cereyanlara yavaş yavaş hakim olmağa başlıyor. Hepimiz bu munis yol üstünde, gittikçe daha berrak bir ufka doğru ilerliyoruz. Bu Ruşen kafilelerin en önünde yürüyen meşalkeşlerden biri de hiç şüphesiz Mehmed Âkif beydir."8

Nurullah Ataç a Ercümend Ekrem Talu çok sert bir cevap verir. Akif i dev olarak niteler, Nurullah Ataç ı da cüce. "Derken, yerdeki bir delikden zuhur eden küçük bir mahlûk koltuğunda, taşımakda zorluk çekdiği, kalem biçiminde bir kargı ile meydana geldi."9 "yurdunda, on bir yıl uzakta kalıp hisli kalbine gurbet acısının zehirle işlemiş, bugün can atarak döndüğü vatana hasta vücudile, temiz duygulardan başka bir şey getirmemiş olan zavallıya, durup dururken dil uzatmayı kimden öğrendin Hangi ahlâk kitabında okudun "10 bu ifadelerden anlaşılıyor ki Ataç ağır bir yazı yazmış merhuma saldırmıştır. Bugün bunların bir çoğu belleklerden silinirken Âkif yolculuğunu aynı dirayetle ve canlılıkla sürdürüyor. Onun bir prototipi yaşıyor, hayatta: Âsım.

NOT: Mehmed Âkif in 71. ölüm yıldönümü dolayısıyla 27 Aralık 2007 tarihinde Eğitim-Bir-Sen in daveti üzerine Adıyaman daydım. Sendikanın değerli yöneticileri, sevgili eğitimci dostlarım: Başkan: Gaffari İzci, yardımcıları: Ahmet Turan, Neşet Taner, Arif Kingir ve diğer eğitimci dostlara

28. Aralık 2007 tarihinde Umran dergisi ve Pınar yayınlarının Taksim Metrosu salonunda aziz dostum Cevat bey ve sevgili Zafer e

29 Aralık 2007 tarihinde Eğitim-Bir-Sen in daveti üzerine Kütahya daydım. Başkan Hıdır Yıldırım: Yardımcıları: Kâmil Uçan, Ahmet Durgun, Mehmet Bilgili, Davut Ezen, Hasan Başyiğit, Muzaffer Sarı, Ethem Erdoğan dostlarıma

Manevi hazzı yüksek güzel bir anma ve buluşma oldu bu toplantılar. Sevgili dostlarıma teşekkür ediyorum. Sorumluluk bilinciyle, yorgunluğuna rağmen üç dolu gün geçirdim. Hamdolsun, şükrolsun. 31 Aralık gecesi de Karabük Yenice deyim.

1 Mehmed Âkif, Eşref Edip, Asarı İlmiye kütüphanesi Neşriyatı, 1357- 1938, İstanbul, s., 368.

2 Age., s. 369. 3 Age., s. 369. 4 Age., s. 370. 5 Age.; s. 370. 6 Age., s. 377. 7 Age., s. 387. 8 Age. s. 408. 9 Age. s. 359. 10 Age. s. 361.