Medya zihniyeti

Abone Ol

Türkiye’de hâkim paradigmanın etkili olduğu medya zihniyeti, toplumun genetik kodlarına müdahale etme, kendi arzuladığı dünya görüşünü dikte etme, oluşturulan şablonları zihinlere enjekte etme felsefesiyle kurgulanmıştır. Militarist iradeyi kutsayan, kendi yaşam biçimlerini tüm toplumun yaşam biçimi haline dönüştürmeye çalışan, toplumun zihinsel performanslarını ortadan kaldırmak, hürriyetçi, özgür düşünen birey oluşturma anlayışını yıkmaya çalışan bu zihniyet, kendi oluşturduğu tabuları farklı afyonlama harekâtlarıyla topluma yedirmeye çalışır. Bu her dönemde böyle olmuştur, istisnaları genellikle de yoktur. 28 Şubat sürecinde, bu anlayışın toplumu getirdiği boyut ve algı, tam anlamıyla patolojik bir travmaya dönüşmüştür. Televizyon ekranlarından, gazete köşelerinden yaptıkları haberlerle, sundukları haberlerle toplumun zihinsel yapısını derin fay hatlarıyla döşemeye çalışanlar, ne yazık ki, sürecin sona ermesinden sonra ise “tam özgürlükçü, militarist iradeye karşı duran” bir pozisyona ve kurt kılığından kuzuya dönüşüvermişlerdir.

Bugünlerde gazetelerde “aşk ve meşk” yazıları yazan Reha Muhtar böyle bir karakteri sunmaktadır. 28 Şubat sürecinde televizyon ekranlarında “her an darbe olacakmış, askerler sokakları dolduruverecekmiş” havasında, edasında haberleri sunan, heyecanlı tarzıyla 28 Şubat aktörlerini tetiklemek için canhıraş bir feryat sergileyen Muhtar, Türk halkının balık hafızalı olmasının rantlarını maalesef devşirmeye devam ediyor.

Toplumsal dönüşüm ve zihinsel kırılmaların bir başka temsilcisi Uğur Dündar da, Hürriyet gazetesinde yaptığı “Tesettür Faciası” haberinden o süreç içinde özür dileme gereği bile hissetmedi. Toplumun kendi arzuladığı dünya görüşü çerçevesinde biçimlenmesi için yapılan bu sipariş haber, derin endişeler ve derin korkular oluşturmayı amaçlıyordu, ama mum yatsıya kadar bile yanmadı.

Özgürlükçü, hürriyetçi, bağımsız kılıfıyla, Uğur Dündar yine kendisine bir kanal daha bulmuş. Artı Bir kanalında sunuculuğa başlayan Dündar, demiş ki, “Adı pek duyulmamış yeni bir kanalda, bir babayiğit çıktı `Gel burada haberleri özgürce yap ve sun’ dedi. `Seyrederim’ derseniz ona göre adım atayım. Mesaj alınmıştır. Sizin için varım. Ne yaptıysam sizler için, ne yapacaksam yine sizler için.”

Neymiş! Bir babayiğit çıkmış, “Gel Haberleri özgürce yap ve sun” demiş.

Özgürlük anlayışı, özgürlük algısı ve Uğur Dündar( )

Eğer doğruluktan yanaysanız, özgürlükten yanaysanız, bu toplumun genel geçer yaşam tarzına müdahale etmeden, her şeyi olduğu gibi kabullenip, öylece haberlerinize yansıtmayı kabul ediyorsanız, öncelikle mazinizle hesaplaşmanız gerekir.

Kısaca… Özür dilemeniz gerekir!

“Biz bu toplumun genetik kodlarına müdahale etmeye çalıştık, kendi zihinlerimizde oluşturduğumuz aforizmaları gerçek gibi sunmaya kalkıştık, özür diliyoruz” diyeceksiniz.

Türkiye, kabuk değiştirmek zorunda!

Türkiye, artık sizin kafanıza göre yaptığınız medyacılık oyunuyla toplumsal fay hatlarında kırıklar oluşturulmayacak kadar sosyal olarak güçlü bir hale dönüşüyor.

Çünkü sizin devriniz sona erdi!

Sizin medyacılık anlayışınız bitti!

Bunu görün ve artık debelenmeyi bırakın!