Medya medya haberi yarım

Abone Ol

Bu ülkenin insanları 2011 yılının ramazan günlerini yaşarken, bekledikleri haberlerden birini daha gördüler gazetelerinde. Her ramazanın standart haberi oruç tutmayan dövülmüşler, artık kendilerini de bıktırdığından, otobüste taciz edilen şortlu kız şovuyla oruç mevsimini açan gazeteleri, mezarlıkta şarap tüketimine atlayıvermişti.

Can Yücelin mezarında şarap içtiler.

Onun böyle bir vasiyetinin olduğunu iddia edenler kaç kişiydiler ve neden eylemlerini yaparken medyayı çağırmışlar, görüntülenmek istenmişlerdi Yani onların şort giyen kız kadar başka yerlerde eylem şansı yok mu idi Yoksa akıllarının erebilme kabiliyeti şarap içmekle mi sınırlı idi

Can Yücelin kızı diyor ki: "Çiçek dışında hiçbir şey bırakılmaması rıca olunur, diye levha koyduk. İki yıldır yapılmıyordu. Niçin tekrarlanıyor, bilmiyoruz."

Haberi yapanlar, çok uyanıklar. Gittiler AKP ilçe başkanını konuşturdular. Oralarda sorularını cevaplayacak başka sorumlu yok çünkü. Ne bir kaymakam, ne bir müftü, ne de sivil bir bilge kişi... Neden AKPli Belki CHP ilçe başkanını da aradılar. Bulamamışlardır. Mazeretleri var: Silivri önünde eylemde olduklarından.

AKPli başkana gidilir de o konuşmaz mı Önce istedikleri kadar içsinler, hoşgörü gösterisinden sonra, içinde inanç, gelenek, manevi duygu geçen bir cümle kurulur ve bunun hesabı sorulur, efelenmesiyle bitirilir demeç.

Artık kartel habercileri için bayram yaklaşmaktadır.Hele bir yarın olsun. Bakın, neler olacak

Umumi bir otobüste velevki bir şortlu kız taciz edilmiş olsun. Bu ülke insanları içinde bunların gazetelerini okuyarak, bunların tvlerini izleyerek tacizci olmak rahatsızlığına yakalanmış biri olsun ve o şortlu kızla karşılaşmış olsunlar ünlenen o otobüste. Ertesi günü, o hayvanı bulun, gibi haksız ve tatminsiz bir sloganla miting yapmaya kışkırtmakla, bu ülkenin yollarına mayın döşemek arasında kaç metre uzaklık vardır

Bu ülkede her yarın, kartel habercilerinin/kalemşörlerinin eylem alanıdır. Önce onlar konuşur ve yazar; sonra karar verirler başkalarının ne yapacağına, giyeceğine, yiyeceğine ve diyeceğine.

Yarına saklanan mezarlıkta şarap haberinin devamı da rankli resimli ve tarumar edlmişli:Şarap içilen mezarlığın parçalanmış görüntüleri.

O mezarlığın resmini bir önceki şarap içme haberleriyle gören bu ülkenin insanları biraz şaşırmışlardı. Bu nasıl bir mezardı Üstü kanallı. Hiçbir mezarlıkta yoktu böyle bir mezar. Acep nedendir Yeni doğmuş bebeğin göbek bağı, efendim.

Tahrip edilmiş/kırılmış mezar görüntüleri "sessiz kalacak değiliz"diyen AKPli ilçe başkanına fatura edilsin diye mi resmin yanında aynen tekrarlandı demeç. Derenin taşları, derenin kuşlarına isabet etsin hesabı mıydı kartel habercilerinin yaptığı Genlerine uyar.

Lakin işin içine bu ülkenin ünlendirilen yegane heykelcisi girerse durum değişmez mi Değişti bile. Yoksa dedi insanlar, o heykelciyi bir kere daha gündeme taşımak için mi yapıldı bütün bunlar

Hani şu Karsın da boyunu açan ucubelerin  heykelcisi. Adamcağız Melih Gökçekin tükürmek istediği bir heykelle bir geldi, artık her taşın, yani malzemesinde taş olan her haberin içinde o. Bir Ankara, bir Kars, bir Datca. Heykel fakültelerinden hiç mi başka mezun yok.

Plastik bidonlar içinde günlerce patlayıcı taşımışlar. Bombalar arası kablolar kullanılmış onlarca metre. İnşaata başlar gibi çalışmışlar yollarda. Kimsenin haberi yok. Haberci kartel medyası hiç yok oralarda. Ya nerede var Ne yapsak, ne etsek de hiç gündemden düşürmesek ünlü heykelciyi hesabında varlar.

Heykelci de heykelciymiş yani. Nereye elini atmışsa bir simge bırakmış yahu. Seni simgeci heykelci seni.

Derenin taşlarıyla böyle vuruluyor bu ülkede derenin kuşları. Artık açsın gözlerini bu ülkenin insanları.

YAVRUM MESUT VE THE ŞAPGALI BABA

BEN NEREYE GİDEYİM

- Yavrum Mesut nerelerdesin Binaenaleyh gel bana bir haber ver. Yaşadığımı bilmem, fevkalade inanmam lazım yavrum Mesut.

- Haberlerden haberin olacak da ne olacak the şapgalı baba. Her şey haber oluyor yahu.

- Ben de oluyor muyum yavrum Mesut Binaenaleyh benim neyimi merak ediyorlar Mutfağa girsem fevkalade bir yemek yapsam, resmimi basarlar mı boy boy

- Kim seni merak edecek the şapgalı baba Sen eleğini asmadın mı yahu

- Ben de onu diyorum yavrum Mesut.Elek mutfakta duruyor. Binaenaleyh elime bir daha alsam mı

- Unu nerden bulacaksın the şapgalı baba Buraları geç yahu.

- Mutfağa gitmeyeceksem nereye gideyim yavrum Mesut Binaenaleyh ben bir sokağa sığacak adam mıyım

- Giden gidiyor the şapgalı baba. Adam kalktı Somaliye gitti yahu.

- Ben de Bin Aliye gitmiştim. Maksat Aliye gitmekse.. Binaenaleyh ondan taktik almıştım. Somalide fevkalade ne varmış

- Hiç bir şey yokmuş the şapgalı baba. Açlık varmış ölüm varmış yahu.

- Onlar bizim zamanımızda burada da vardı. Binaenaleyh bizim kıymetimizi bilindi mi Elin Somalisinde ne arıyor Gelsin söyleyelim. Kim ne veriyosa beş fazla vermessem namerdim.

- Oraya yardım götürüyor the şapgalı baba. İnsani yardım yahu.

- Bize niye yardım getirmiyor yavrum Mesut. Bize de yardım etse olmaz mı Binaenaleyh gelse elimden tutsa, kaldırsa..Ne lazım diye sorsa.. Lazımlıklar fevkalade yararlıdır yavrum Mesut

- Sen de Somaliye git the şapgalı baba. Seninle orada belki ilgilenir yahu.

- Götürdüler de gitmedik mi Binaenaleyh beni orda yardım malzemesi sanmasınlar. Başıma fevkalade bir iş gelmesinden korkuyorum yavrum Mesut.

- Senin başına gelen gelmiş the şapgalı baba. Daha ne gelecek yahu

- Senin başına gelenden gelebilir yavrum Mesut. Binaenaleyh sen Viyanaya gittiğinde başına fevkalade bir şey gelmişti. Binaenaleyh aylarca burnun sarılı gezmiştin, unuttun mu

- Yine mi o eski gazeteyi okudun the şapgalı baba.Bir o olay mı kalmış aklında onca yıllık ilişkimizde yahu.

- Aklım mı Kimin aklında ne kalmış Binaenaleyh benim aklıma fevkalade bir şey mi olmuş yavrum Mesut

- Olmuş, olmuş herkes biliyor yahu!

BIÇAK VE KEMİK VE SIZI

"Bıçak kemiğe dayandı!"

Böyle demiş Başbakanımız Erdoğan. Gazeteler de bu cümlenin bu ülkede, kim tarafından, nerede söylendiğinin tarihini çıkarıvermişler.

Bu ülkede bu cümle bir politikacının ağzından ilk duyulduğu yıllarda başbakanımız neredeyse çocukluğunu yaşıyormuş. Sonra gençlik yıllarında biri daha söylemiş, aynı cümleyi. Sonra biri daha, biri daha..

"Bıçak kemiğe dayandı!"

Ve nihayet başbakanımız da çok sık duyduğu o cümleyi tekrarlamış.

"Bıçak kemiğe dayandı!"

Böyle gelmiş, böyle gider vezninde anlamak istemediğimiz bu cümleyi ilk duyduğunda Sayın Erdoğanın yani çocuk Erdoğanın şöyle bir hayali olsaydı, o bıçağı ben ekmek kesmede kullanacağım ve kemikler sızı çekmeyecekler. Bugün ne olurdu dersiniz

Çözümler önce hayallerden geçmeli.

O bir ağabeydi

Bir gazeteye yansıyan anma haberini görünce eksik bıraktıklarıma, yapamadıklarıma, unuttuklarıma ah bir daha yanmam mı

Sedat Yengün bana "yazacaksın" diyen iki ağabeyden biriydi.

Sen yazasın, sen yazar olasın diye bu dergiyi çıkarttım diyen, yurt arkadaşım Ömer Yüksel Özekle yaşadığımız "Gençlik" macerasından sonra bana MTTBnin basın yayın müdürlüğünü teslim etmişti Sedat Yenigün. Ah o destansı Millî Gençlik ve çatı günleri..

Bir gün yazmayı düşündüğüm MTTB yıllarımda üzerimde emeği olan ağabeylerin başında geliyordu Sedat Yenigün. Otuzbir yıl olmuş şehid olalı. Nur içinde yatsın.

HEDEF

Hakkari-Çukurca karayoluna döşenen ve aynı anda patlaması için 3 kilometrelik kablo ile birbirine bağlanan bombalardı bu ülke insanlarının yüreklerini yakan.

Araştırılıyor, bulunuyor ve başlıklar atılıyor gazetelere: Bombalar tanıdık! Yani kimin verdiğini onlara, biliyoruz.

Şimdi şu soru geliyor aklıma: Bombalar tanıdık da, bombayı koyanlar tanıdık değil mi

O tanıdıkların bomba koydukları o yolların kenarına ağaç dikecekleri günlere ermek istiyoruz. O ağaçların altında onları otururken görmek istiyoruz.

Zor olmasa gerek.. Artık kurumasın göz pınarlarımız.