Bir ülkenin vicdanı, sadece silah gücüyle değil, adalet ve mazlumun yanında duruşuyla da ölçülür. Bugün Gazze kan ağlarken, zalime karşı değil de mazluma “sessiz” kalanların sayısı artıyor. Öyle ki, mazluma bir bardak su bile ulaştırmayanlar, vicdanlarındaki sellerle boğulacak.
Millî Görüş Hareketi Başkanı’nın, “Gazze’ye gemi göndereceğiz” sözleri, sadece bir lojistik mesele değil; bir duruşun, bir iradenin, bir insanlığın ifadesidir. Bu söz, gemilerden önce yürekleri sarsmalı. Çünkü asıl olması gereken adalet, merhamet ve kardeşliktir.
Bu arada ne yazık ki, dünyada olduğu gibi bölgemizde de HAMAS’ın yalnız bırakılma çabaları giderek artıyor. HAMAS'ı sadece bir siyasi örgüt olarak görmek, Filistin direnişini anlamamaktır. HAMAS'ın yalnız bırakılması, Filistin halkının kaderine terk edilmesidir. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” anlayışı, Orta Doğu'nun bugünkü hale gelmesine sebep olmuştur.
Cani Siyonistlerin çoluk çocuk demeden yapmış olduğu katliamı göz ardı edip, onurunu, gururunu, vatanını korumak için çarpışan HAMAS’ı kınama ve bu kınama kararına şerh koyarak da olsa imza atmak vicdanlara vurulan yeni bir darbe olmuştur. Bu ne diplomatik bir denge ne de stratejik bir hamledir... Bu; toprağını, evladını, canını kaybeden Filistinli annelere, “Yalnızsın!” demektir.
Bu noktada halkın söylediği şu söz aklımıza düşüyor:
“Yiğidin malı haram oldu,
Mazlumun sesi yalan oldu.
Kimi gemiyle mal taşır,
Kimi de bundan abad olur.”
Sadece dış politikada değil, içeride de ahlâk ve adalet zemini kayıyor. 140 sahte diploma ile devletin kilit noktalarına yerleştirilen liyakatsiz kişiler, bu ülkenin geleceğini çalıyor. Bu, sadece bireysel bir sahtekârlık değil; sistemin içindeki çürümenin işaretidir. Oysa bir zamanlar, “İş, liyakat ehline verilir” diyen bir medeniyetin çocuklarıydık biz. Şimdi ise…
“Kefensiz yatanlar, sınavsız atananlar var,
Emekle dirsek çürütenler değil, torpille atananlar var.
Kalem tutan eller değil, rüşvetle yol tutanlar var,
Adaletin terazisi satılık olmuş.”
Tüm bunlar olurken halkın zihninde tek bir soru var: Nereye gidiyoruz?
Adaletten uzak, samimiyetsiz diplomatik hamlelerle, ülke içinde hakkaniyetten yoksun atamalarla, biz bu milletin evlatlarına nasıl bir gelecek bırakacağız? Dışarıda mazlumun elini tutamayan, içeride hak edenin hakkını veremeyen bir düzenle daha ne kadar idare edileceğiz?
Gazzeli bir çocuğun gözyaşıyla, Anadolu'da KPSS’yi kazanıp atanamayan bir gencin umutsuzluğu birbirine denktir. Ve bu denklem, yalnızca hak, hukuk ve adaletle çözülür.
Bir daha asıl konuya dönecek olursak;
Ey Müslüman zannettiğimiz ülkelerin yöneticileri! Unutmayın:
“Mazlumun ahı, tahtından indirir şahı,
O gemiler bir gün size de gelir.
Ya vicdanınızla bu zulmün karşısına çıkın,
Ya da susun, çünkü sessizliğiniz zalimin alkışına karışıyor.” Vesselam…