Mazlum Müslümanların hali

Abone Ol

Ramazan ayı girince, oruçla birlikte yeryüzündeki Müslümanların halleri daha bir belirginleşiyor. Bu zaman kadar insanların uyku hali, ilgisizliği, duyarsızlığı kimi hallerin görünmemesine, bilinmemesine neden olur.

Bu uzun bir zamandır ve sanki insanın gaflet halidir.

Seyir FM radyosunda, Mavi Yayıncılıkta çıkan Oruç Çağrısı ile ilgili deneme kitabımız ve Oruç ile ilgili bir buçuk saati bulan sohbetimiz tatlı tatlı sürüyordu. Tam bir şölen havasındaydık. Orucun bir özelliği de insana farklı bir ruh katıyor olmasıdır. İnsan belleği birden açılıyor, yeni şeyleri ve durumları algılıyor. İnsanın ufku açılıyor. Hüzünle birlikte gerektiğinde muziplikler yapma fırsatı veriyor.

Oruç ibadetinin bir özelliği insanın belleğinden derin izler bırakması. Bu, sadece çocukluk dönemleri ile ilgili değil. Her yaş ve durumunda, insanda derin izler bırakıyor. Bunun en iyi örneği biziz. Kendimize dikkatle baktığımızda, geçmişten bugüne ne çok anımız var, ne çok iz duruyor belleğimizde. Oruç ve biz oldukça ne çok da olacak. Bu kesin. Her oruç insanda yeni izler oluşturuyor.

Bunları konuşuyorduk. Program sırasında Şam da bulunan İHH temsilcisi Mustafa Sinan ile bir telefon bağlantısı yapıldı. Programın akışı birden bir hüzne dönüştü. Çünkü, bulunduğumuz bir ortamdan farklı bir ortama geçiverdik. 02. 09. 2008 tarihi itibariyle 125.000 kişinin barındığı Filistinler kampına yardım götürülmüş, oradaki mazlum insanların dramlarını aktardı. Onların içinde bulunduğu içler acısı durumu ile ilgili bilgi verdi. Stüdyodaki hava birden değişti ve bir hüzün bizi sardı.

Suriye de üç milyonu aşkın mülteci bulunuyor. Bütün bunlar Müslümanlar. Filistin de, Siyonist İsrail zulmünden evinden, barkından, topraklarından olan 1.5 milyon Müslüman ın içler acısı hali.

Irak tan Suriye ye gelen 1.5 milyon Mazlum Müslüman var.

Ürdün den gelen Mazlum Müslümanlar var. Şam zengin bir ruha sahip. Emevi camii, Ebu Hureyre, Hazreti Hüseyin, Selahaddin-i Eyyubi, Bilâl-ı Habeşi nin, Muhyiddin İbn Arabî nin türbeleri var. Bunların kimini ziyaret etmiş, kimini edecek. Bunlar çok farlı duygular. Medeniyet düşüncemizin önemli isimleri. Onlardan sadır olan ruh Şam ı daha bir anlamlı kılıyor. Bunlar dünyamızın gerçekleri.

Müslümanları ezen, sömüren bir başka dünya var. Görünmeyen, bilinmeyen, anlatılmayan bir dünya. Bir yanıyla global ve küçülen dünyadan söz edilir. Her şeyin ayan beyan olduğu anlatılır. Ne yazık ki bu anlatılanlar ve bilinenler o diğer dünyaya ait.

Siyonist Yahudilerin zulümleri gözardı ediliyor, hatta masum olduklarına dair bir kanaat oluşturuluyor. Bunu yapan da gene Müslümanlar.

Müslümanlar kendinin de düşmanı. Gerçekleri görmezlikten gelmesi, zulme göz yumması ve sahip çıkmaması önemli bir sorun.

Çok sıklıkla televizyon ve sinemalarda Yahudilerin Avrupa da, yani Polonya da, Avusturya da, Rusya dan kovulan, zulüm gören o insanların acıklı ve trajik hali gösterilir. Sık tekrar edilir. Bugün aynı zulmü Yahudiler, Abedeliler, İngilizler ve top yekûn batılılar Müslümanlara reva görüyorlar. Hiçbir zulmü onaylayıp benimseyecek değiliz. Hangi ırka, kavme, millete reva görülürse karşı çıkmalıyız. Çünkü adalet anlayışımız bunu gerektiriyor.

Filistin, kanaması bitmeyen bir yara. Başbakanı bile sürgünde. Demokrasi Yahudilerin izin verdiği tarzda yürüyor. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesidir Filistin. Önü alınamaz bir felaket sahneleniyor.

Yahudi severler, Yahudi sempatizanları da Müslümanlardandır maalesef.

Oruç ayında, oruçlu günlerde duyargalarımızın en duyarlı olduğu an. Bir bilinçle onlara sahip çıkmak durumundayız. Bu, kendimize sahip çıkma anlamına gelir.