Mazeretin ardına sığınmayın

Abone Ol

Biz, akıl gücümüz, beden gücümüz, bilgi gücümüz, para gücümüz, makam gücümüz, unvan gücümüz gibi bize verilenlerden sorumluyuz. Cömertlik, yalnız zenginlere özel bir şey değildir. Cömertlik, insanlara ait özelliktir.

Fakirin biri bir ekmeğini bölüp yarısını yoksula verse, zengin kişinin fakirlere kuş sütünün bile olduğu sofranın sevabından daha fazladır. Sevaplar, verenin verdiğiyle değil, verenin gücüyle orantılı olarak verilir. Onun için şair: "Benzemez hesabı hesabımıza" demiştir.

Ebu Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor: Peygamber Efendimiz "Bir dirhem, bin dirhemi geçti." Dediğinde bu nasıl olur ya Rasülellah Diye soruldu. "Bir adamın iki dirhemi vardı o iki dirhemden iyi olanını sadaka olarak verdi. Bir adamda malının yanına gitti ve bin dirhemi sadaka olarak verdi. Dedi. (Ahmet, Müsnet 2/379)

İki dirhemi olan ve onun birini verenin sevabı bin dirhem vereninkinden fazladır. Çünkü biri varlığının yarısını verdi, öbürü belki yüzde birini verdi. Önce ikinin birini veren, zenginin vermesine de sebep olduğundan onun sevabı kadar da ayrıca sevap aldı. "O zengin ressamın imkânlarına ben de sahip olsaydım ben de ünlü bir ressam olurdum" demeyin.

Dünyanın çok ünlü ressamlarından bazıları elli kuruşa alınabilen Karakalem resim çalışmalarıyla ün yapmıştır ve elli kuruşluk Karakalemden elli milyarlık eserler meydana getirmiştir. Okay Temiz beyefendi, belediye işçilerine çöp bidonlarını müzik aleti olarak çaldırdı ve bir de konser verdirdi.

Önemli olan sizsiniz. "Taştan ekmeğini çıkaran" "Tekeden süt çıkaran" atasözlerimiz boşuna söylenmemiştir. "Profesör olunca daha iyi hizmet ederim" diyen asistan, o zaman da Dekanlığa ve Rektörlüğe göz dikecek ve yine de hizmet etmeyecektir. "General olunca ben yapacağımı bilirim" diyen Teğmen de General olunca hiçbir şey yapamayacak demektir. Yüz wattlık bir ampulü bodruma taksanız veya en üst kata taksanız aynı ışığı verir.

Siz, ne iseniz osunuz. Onun için nerede ne tür imkânlara sahipseniz onu değerlendirmekle görevlisiz. Büyüklüğe veya çokluğa özenerek bulunduğunuz durumdan kaçmaya ve hizmetten kurtulmaya çalışmayınız. "Büyük balık küçük balığı yutar" diyerek haksızda olsa kaba kuvvete hak verip boyun eğenler bilmezler ki denizler büyük balıklarla değil küçük balıklarla doludur. Bir günde tonlarca balık yutan balinaların nesli tükenmesin diye insanlar özel gayret gösteriyorlar.

Bal arısını yiyerek geçinen zanbur u tanıyanınız pek azdır. Ama bal arıları dağları taşları ve çiçekleri tutmuş. Milyarlarcası sizlere bal vermek için çalışıyor. Bir kurt bin kuzuyu korkutup kaçırabilir ama dağ taş koyun ve kuzuyla dolu.

Katil Şaron, her gün İsrail hastanelerinde doğan İsrailli çocuk sayısından fazla Filistinli çocuk öldürüyor ama yirmi beş yıl sonra İsrail i koruyacak insana sahip olamayacağını anladığından Beni İsrail den olmayan Yahudilerin de Beni İsrail sayılması için Hahamlarına teklif götürüyor. "Diş geçirenler" yaralarlar. Yaraları saranlarla yürür insanlık

Bir avuç yoğurt, bir kazan sütün yoğurt olmasına sebep olur. Bir el feneri kocaman bir salonun karanlığının aydınlanmasına sebep olur. Bir ağaçtan çıkan fidanlar ve çekirdekler dağların orman olmasına sebep olur. Bir inci, milyonlarca denizkestanesinden değerli olur. Bir yetim, kıyamete kadar gelecek bütün yetimlerin kefili olur. Rabbimiz buyurur: " .Talût ve beraberindekiler ırmağı geçince: "Bu gün Calût ve ordusuna karşı gücümüz yok" dediler. Allah a muhakkak kavuşacağını bilenler ise: "Nice az topluluklar Allah ın izniyle çok topluluklara galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir" dediler (Bakara 249).

Ve başarılı oldular. Siz de başarılı olabilirsiniz. Mazeret üretmeyin, iş yapın. Biz, kendi imkânlarımızdan sorumluyuz. Bakara süresinin 286 ncı ayetinde "Allah, kişiye ancak gücünün yettiği kadarını yükler " buyurur.