Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü nün 14
Aralık 2015 raporuna göre, dünyadaki silah üreticilerinin ilk yüzü arasında yer
alan şirketlerin 2014 teki silah satışları 401 milyar dolara yükselirken, bu
şirketlerin %54,4 ünün ABD kökenli olması Ortadoğu daki mevcut çıkmazın önemli
göstergesi niteliğindedir.
Bu silah satışları dışında Japonya, Irak a yıllık 6000
Toyota Hilux ve Land Cruiser satarken, bu rakamın İŞİD in Musul u ele geçirme
arafesinde 18.000 e yükselmesi tesadüfi olmasa gerek. Ortadoğu ya büyük oranda
hızlı silah akışı sürerken, diğer yandan Doğu Akdeniz enerji kaynaklarıyla
ilgili pürüzlerin ortadan kaldırılması konusu, kapalı kapılar ardından ilgili
taraflar arasında görüşülmeye süratle devam edilmektedir.
Kıbrıs ve İsrail, yeni Doğu Akdeniz Enerji Projesi nin
en can alıcı kilit ülkeler konumunda olmaları ister istemez ilgili ülkeleri
harekete geçirmektedir. Yakın zamanda John Kerry nin Kıbrıs a gerçekleştirdiği
ziyaret bu minval üzerine mebnidir. Keza, İsrail Başbakanı Binyamin
Netanyahu nun Filistin varlığını reddeden cinsten ve kesin bir dille, Filistin
toprakları üzerinde İki Uluslu (Binational State) bir yapılanmaya asla
müsaade edilmeyeceğini ifade etmesi ve konuyla ilgili ABD Dışişleri Bakanı John
Kerry yi suçlamaya kalkışması trajikomik bir görüntüden öteye gitmeyen bir
yanıltmadan ibarettir.
Bu konuda Filistin Devlet Başkanı Abu Mazen (Mahmut
Abbas) başta olmak üzere, BM de Filistin e destek veren ülkeler ve objektif
gerçeğe dayanmayan (flatus vocis) seslere sahip İsrail yanlısı tutum içinde,
Bizans stratejilerini uygulamaya çalışan güçlerin telafisi mümkün olmayan bu
strateji karşısında nasıl bir çözüme varacakları bir muamma gibi ortada
durmaktadır.
Ortadoğu da, kuvvet ve şiddet politikası adına, yeni
güç dengesi kurulmaya çalışılırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ın İsrail-Türkiye
yakınlaşmasına yönelik demeci, aslında daha önceden taraflar arasında varılan
mutabakatın bir teyidi niteliğindedir.
Nitekim 1930 ların Münih Mantalitesi nin, kötüyle
uzlaşma ve ona taviz verme mantığının gereği olarak, İsrail ile varılan
mutabakat, İsrail Dışişleri Bakanlığı Genel Direktörü Dore Gold un
açıklamasıyla, İsrail ile önceden muğlâk ve kozmik ortamda yürütülen
ilişkilerin ne denli ortak politik ağırlığa dönüştüğünü ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, bir oldubittiye (fait accompli) getirilen
akla mugayir yeni İsrail hamlesinin ileride ne gibi sonuçlar doğuracağını
şimdiden tahmin etmemek safdillik olsa gerek.