Matematiği Bozulan Dünya ve Gazze’nin Sessiz Denklemi

Abone Ol

Gazze’de enkazların altındaki 10.000’den fazla naaş insanlığın çökmüş ahlakının sessiz rakamlarıdır. Ne haber bültenlerinde geçiyor ne uluslararası zirvelerde konuşuluyor. Fakat aynı dünya, bir Yahudi cesedinin bulunmasıyla diplomatik sarsıntılar yaşıyor, anlaşmalar askıya alınıyor, devletler kriz masası kuruyor. Bu, matematiksel olarak sıfırın sıfırla çarpıldığı bir denklem. Sonuç, yine sıfır. Ahlakın, adaletin ve insafın toplamı artık sıfır. Çünkü bu çağda bir Yahudi ölüsü, on bin Müslüman’ın yaşamından daha değerli sayılıyor. Bu denklemde vicdan, bilinçli olarak çıkarılmış bir değişkendir.

Batı’nın ahlaki bankası çoktan iflas etti. İnsan hakları, özgürlük ve hukuk gibi kavramlar yalnızca kendi renklerine, kendi ırklarına hizmet eden bir propaganda malzemesi haline geldi. Şimdi dünya 19 İsrailli tutsağın cesedini bulmak için özel ekipler gönderiyor, teknolojisini, istihbaratını, ordusunu seferber ediyor. Aynı dünya, Gazze’de 10.000 insanın yıkılmış evlerinin altında nefessiz kalmasını sadece bir “istatistik” olarak izliyor. Bu fark, sadece sayı farkı değil, değer farkıdır; insanlığın terazisi kırılmış, vicdan terazisinin kefeleri kasıtlı olarak sabitlenmiştir.

İslam dünyası bu denklemin en pasif değişkenidir. Çünkü ne zaman ümmetin bir parçası toprağa düşse İslam ülkelerinin liderleri birer “diplomatik algoritma” çalıştırıyor: kınama + dua + sessizlik. Sonra hepsi birbirini tebrik ediyor, sanki bir başarı elde etmiş gibi. Oysa Gazze’nin altında yatan çocuklar onların sessizliğinin sayısal sonucudur. Bir liderin imzası, bir diğerinin suskunluğu her biri Gazze’nin topraklarına kazınan yeni bir matematik işlemidir. Ve bu işlemlerin toplamı daima “sıfır direniş”tir.

**

İsrail’in çöküşü salt askeri değil, varoluşsaldır. Siyonist ideoloji kendi kibriyle zehirlenmiş, kendi yalanlarıyla çökmüştür. 1948’den bu yana kurulan sistem bir yalan üzerine inşa edildi: “Biz seçilmişiz.” Fakat bu seçilmişlik, şimdi kendi ordularını akıl hastanelerine, kendi halklarını korku tünellerine sürüklüyor. Gazze, bu ideolojinin mantıksal çelişkisidir. Çünkü her füzesiyle, her tankıyla, her işgaliyle İsrail kendi meşruiyetini daha fazla kaybediyor. Bu bir denklem değil, bir çöküştür: Meşruiyet eksi adalet, eşittir hiçlik.

Batı’nın sessizliği de bir tür onay mekanizmasıdır. Avrupa, Holokost’un travmasını bahane ederek yeni bir soykırımın sponsoru haline geldi. Amerika, özgürlük ihracı yaptığını sanırken ölüm ithalatı yapıyor. Medya, İsrail’in basın bültenine dönüşmüş durumda. Matematik burada da işliyor: Her Filistinli çocuk öldüğünde Batı’nın borsası artıyor, her Gazze sokağı bombalandığında silah endüstrisinin kâr oranı yükseliyor. Kapitalizmin mantığıyla ahlakın mantığı birbirine zıt olduğundan vicdanın bilançosu daima zararda kalıyor.

**

İki yıldır İsrail tek bir lojistik darboğaz yaşamıyor. Sınırları çevreleyen ülkeler, denizlerdeki ticari rotalar, hepsi tıkır tıkır işliyor. Gazze’de insanlar açlıktan ölürken bölge ülkelerinin limanlarından Hayfa ve Aşdod’a gemiler bol bol sefer yapıyor. Bu bir “lojistik ihanet haritası”dır. Yani İslam ülkeleri Filistin’e değil, İsrail’e hizmet eden bir matematik düzeni kurmuş durumda. Her yakıt tankeri, her konteyner, her ticari izin belgesi, direnişin damarlarına saplanan yeni bir formül: “kâr = ihanet x sessizlik.”

Ve şimdi dünya bu çürümüş denklemde yeni bir eşitlik kurmaya çalışıyor: “Barış = ateşkes.” Oysa Gazze’deki gerçek barış adaletin yeniden tanımlanmasıyla mümkündür. Direniş, bu denklemin tek doğru bilinmeyenidir. Çünkü Gazze’de insanlar hâlâ Allah’a güveniyor, hâlâ imanla direniyor. Matematiği altüst eden şey de tam olarak budur: sayılarla ölçülemeyen bir inanç. Bu inanç, tüm hesapların üstündedir ve bu inanç yazacaktır tarihi elhamdulillah.