Son dönemlerde sık gittiğim kentlerden biri Malatya.
Kitap fuarına 3. gidişim. Malatya nın özel bir havası var, kültür ve düşünce
bağlamında. Taşra kentleri arasında en hareketli fuarlardan biri. Tabiî İzmir i
bilmiyorum, hiç gitmedim.
Fuarlarda, genel olarak insanların kitap yüzü görmeleri
bile önemli. Çünkü kitap giderek hayatın dışına doğru kayıyor.
Ben İz Yayıncılık adına davetli oluyorum genelde. Çünkü
bütün eserlerim İz de yayımlanıyor. Hasan Aycın, Cemal Şakar, Güray Süngü, Ali
Emre ve Aykut Ertuğrul ile birlikteydik.
Bu katılmaların bir özelliği de orada bulunan ilgili
dostlar ile bir araya gelmek.
Sevgili dostumuz, Yedi İklim dergisi şairi, hemşerim
İsmail Söylemez -Söylemez ailesinin tamamı kültür ve sanat ile ilgili- özel bir
gayret ile fuara katılmamızda ısrarcı oldu. Fuarda dergi olarak sadece Yedi
İklim vardı. Özel bir durum oldu bizim açımızdan da. Dergimiz şair ve yazarları
da katıldı. İki ayrı oturum düzenlendi. Biri İslam Düşünce Geleneğinde Yedi
İklim Dergisinin Yeri . Konuşmacılardan biri de bendim. Aslında burada Yedi
İklim dergisinden çok düşünce geleneğimizin edebiyat ve dergicilik düzleminde
bir değerlendirmesini yapmaktı. Oturumu Abdurrahman Ekinci yönetti. Ben, Mehmet
Özger, Osman Koca ve Gökhan Serter konuşmacı idik. Dergicilik, düşünce bağlamı
ve geleneğimiz, şiir, öykü ve Müslümanların edebiyat anlayışlarının bir
değerlendirmesi yapıldı. Şair Hüseyin Akın, Serdar Kacır, İsmail Söylemez,
İsmail Demirel, Nuhan Nebi Çam, İbrahim Eyibilir, Ömer Hatunoğlu, Muhammed
Cemal Ünal, Zafer Acar, Emine Batar, Şakir Diclehan, Prof. Dr. Mahfuz Söylemez
dinleyiciler arasında idi. Arada atladığım isimler de var.
İkinci oturumda ise Modern Şiirin Yönelim ve Kaygıları .
Oturumu İsmail Söylemez yönetti. Serdar Kacır, Mehmet Sümer, Mehmet Tepe ve
Mehmet Özger konuşmacı idi.
Oturumlarda tatlı bir eleştiri ve hatta ufuk açıcı
çekişmeler de oldu. Bunlar önemli. Hüseyin Akın ile diğer arkadaşların da
katkısıyla oturum daha bir verimli oldu.
Yedi İklim dergisinin yerini tanımlama, ya da neler
yapmak istediğimizi, neler yaptığımızı anlatmak bir yükümlülük.
Sekülerleşen bir toplumda, Müslümanlar açısından kaygı
verici, üzerinde önemle durulması gereken konular ve hususlar bulunuyor.
Hologram, yani Allah ı kişiselleştirme, onunla bir arkadaş gibi imiş davranma
ve yazmak günümüzün bir hastalığı. Batı düşüncesinde Hazreti İsa yı Tanrı nın
oğlu gibi şahsileştirme, kişiselleştirme bir problem. Bu tuzağa Müslümanlar da
düşüyor. Kimi genç ve uçuk şairlerin en olmadık imgelemlerde bulunması
düşündürücü. İslâm düşünce izleğinde olanların bu konulara daha bir özen
göstermeleri gerekiyor. Çünkü kimi şairlerin Tanrı ile dans etmeleri, dans
ederken ayağına basmaları, Tanrının bitlerini ayıklama gibi en olmadık söyleyiş
ve yaklaşımları oldukça ve giderek yaygınlaşıyor. Bu, farkında olup olmamaktan
öte bir tercihte bulunulması elbette üzücü. Burada bizlere sorumluluk düşüyor.
Temiz bir edebiyat ve düşünce oluşturmak. Cinsellik de önemli bir sorun. Bu da
bir yönelim.
Tabiî biz Edep , Adap ile bir Müslüman ın gündelik
hayatındaki özeni, titizliği, yazı için de düşünürüz. Çünkü biz her
sözcüğümüzün hesabını vermek durumundayız. İnsanı güzelliklere ve hayra
götürecek olana bakarız. Nefsi tatminleri ve kişisel düşüncelerimizi ister
istemez dizginlemek ile yükümlüyüz.
Kendim açımdan hemen her katılışımda, Anadolu
Gençlik teki arkadaşlarımla bir araya gelmek, onlarla sohbet etmek, gençlerle
konuşmak gibi bir sorumluluğum var. İlk kez bu gidişimde onlar ile program
yapamadım ama gün boyu AGD nin bir önceki başkanı Sinan Eraslan, şimdiki
başkanı Tayyar Emre, Adıyaman AGD Bedrettin Beyazkaya, ÖĞDER Başkanı Ramazan
Güllüoğlu, bir de sevgili Enes Gül ile gün boyu birlikte olduk.
Dolu dolu bir gün geçirdik.