Dünya, insanların ferdi iyilik ve kötülüklerine bağlı olarak şekillenmiş bir yer değildir. Kurumsal ve sistematik bir kötülük şebekesinin varlığını günümüzün dünyasında daha iyi anlayabiliyoruz. Kötülüğün merkezi olan bu odakların tek gayesi dünyada kaos ortamının hâkim olmasıdır. Çünkü kendi emellerine uzanan yol bu kaos ortamından geçmektedir. İstediklerini elde edebilmek için kaostan bir düzen kurmayı amaçlarlar. Savaşların, terörizmin, siyasal, sosyal ve ekonomik krizlerin temel sebebini de burada aramak gerekiyor.
Kötülük merkezlerini bu kadar güçlü kılansa fertlerin, toplulukların, grupların, partilerin, ulus devletlerin, inanç gruplarının ve uluslararası organizasyonların iyiliği merkeze alamayışındandır. Yine de bu duruma karşı durabilecek tek güç insanın bizzat kendisidir. Çünkü insanın fıtri özelliği iyiliği, güzelliği, doğruyu ve adil olanı içinde saklı tutar. İnsan bu vicdani tarafını harekete geçirdiği sürece karşısında hiçbir kötülük duramayacaktır. Bu durumun verilecek bir kararla gerçekleşmesini bekleyemeyiz. Vicdanların hareketi bazı aşamaların geçilmesiyle mümkündür.
İnsan fıtratı vicdanı merkeze alır. Fakat vicdan her zaman insanın içinden çıkıp düşünce ve eylemlere sirayet etmeyebilir. Onun için ilk yapılacak olan insanların bireysel vicdanlarını harekete geçirmeyi başarmasıdır. Bunun için nefsin terbiyesi önemlidir. Nefis terbiyesi dediğimiz kavramı insan vicdanını örten arzu ve heveslerinden kurtulması, makul olanı istemesi ve kendisi için hak gördüğünü başkaları için de hak görmesi olarak anlayabiliriz. Fakat fert olarak her bir insanın vicdani olanı tercih etmesi yeterli olmayacaktır. Çünkü bir fakire yardım etmek vicdanlı bir davranıştır ama bu fakirliği bitirmeye yetmez. Zalim yöneticilerin karşısında durmak fert olarak insanı onurlu yapar ancak bu şekilde başarı elde etmesi mümkün değildir. Bundan dolayı iyiliğin kurumsallaşarak bir vicdan hareketine dönmesi gerekiyor.
Nasıl ki, kötülük kurumsal ve sistematik bir şekilde hareket ediyorsa iyiliğin de sistemli ve kurumsal olması şarttır. Yani Kur’an’da da ifadesini bulan iyiliği emredip kötülükten sakındıran topluluk olmak bu mücadelenin ikinci aşamasıdır. Bu bir dernek, bir sivil toplum hareketi, bir siyasi parti, bir devlet, bir uluslararası birliktelik olarak düşünebilir. Önemli olan kurumsal vicdanın hareketin amacına sirayet edebilmesidir.
Bir sonraki aşama ise iyinin, güzelin, doğrunun ve adil olanın hâkim olmasını sağlamaktır. Bunun için vicdanları harekete geçirecek duygunun geniş kitlelere ulaştırılması gerekiyor. İyiliği büyütmenin tek yolu budur. Organize kötülüğe karşı mücadele etme imkânı geniş kitleleri bu mücadelenin içine dâhil edebilmekten geçer. Eğer kitleler haklı mücadelenize burun kıvırıyorsa ya onların vicdanlarına inilememiş demektir ya da kendi vicdanınızın sesi onlara hoş gelmemiş demektir. Her ne olursa olsun burada sorunun kaynağı iletişimin doğru bir zeminde kurulamamış olmasıdır.
İyiliğin büyüyerek kitleselleşmesi ve sistemli bir organizasyon olabilmesi yeni bir dünya umudu açısından önemlidir. Zalime karşı zulümle, gaddara karşı gaddarlıkla, kötüye karşı kötülükle mücadele edilmeyeceği malum. Mücadelenin merkezine iyiliği, adaleti ve merhameti koyduğumuz sürece zafer eninde sonunda vicdan sahiplerinin olacaktır.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.