01/04/2022 tarihli Cuma günkü yazımda on iki ayın içinde en az suçun Ramazan ayında işlendiğini karakolların günlük kayıtlarından görebiliriz.
Haftanın yedi gününden en az suç işlenen günün de Cuma günü olduğunu görebiliriz anlamında açıklama yazmıştım.
Cuma günü ile Ramazan ayında ne değişiyor da suçlar en aza iniyor?
Fransız İhtilali’nin etkin insanları “Allah’ı öldürdük, kiliseye gömdük” demişlerdi.
Hâlbuki Hazreti İsa peygamberin getirdiği dini, “İsa Allah’ın oğludur” diyerek krallar ve papazlar yüz yıllarca önce dini tahrif etmişlerdi.
Fransa ihtilali krallar, papazlar ve onlardan çok çeken insanlar arasındaki savaştı.
İki taraf da inkârcıydı.
O günlerde Türk aydınlarının da örnek aldıkları ülke Fransa idi.
Yurt dışında eğitim Fransa’da olurdu ve aydınlatılanlarımızın hepsi Fransa görmüş adamdı.
Hatta Ümit Yaşar Oğuzcan (1926-19849) “Avrupa Görmüş Adam” adlı kitabıyla onlarla dalga bile geçmişti.
Bu aydınlatılmış insanlar, İslam dininin de Hıristiyanlık gibi bir din olduğu zannıyla Türkiye’de de Fransa usulü ihtilalle bu işi başarabileceklerine inanmışlardı.
Hani Amerika’da profesör, Amerikalı öğrenciye “Niçin ateist oldun?” sorusuna, “Üç tanrı felsefesi aklıma yatmadı, ateist oldum” demiş.
Yanında oturan Türk öğrenciye “Sen neden ateist oldun?” sorusuna, “Ben de aynı gerekçeyle” diyerek İslam dinini hiç bilmediğini de ortaya koymuş.
Dünyada barışı sağlamak, ekonomik dengesizliği önlemek, dünya insanının sağlığını korumak, kültürler arası işbirliği yapmak… gibi çok iyi ideallerle Birleşmiş Milletler 24 Ekim 1945 tarihinde kurulur.
Beşli çetenin öncülüğünde kurulan bu kuruluşun bütün kararları en iyi niyetli insanlar tarafından hazırlansa bile insandır, hata yapar.
Geçmişi değil 1945’ten bu yana alınan ve uygulanan kararlarla Japonya, Kore, Vietnam, Filipinler, Çin, Hindistan, Amerika’nın Güney Amerika’da öldürdüğü milyonlarca insan, Afganistan, Myanmar, Irak-İran Savaşı, Irak’ın işgali, Suriye’nin işgali ve en son Ukrayna’nın işgali ve doğudan ve de batıdan ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda kararlar alarak kan üzerinde pazarlık yaptıkları görülüyor.
Bütün griplerin, vebaların, virüslerin öldürdüğünden yüzlerce kat insanı, başkanlık makamına oturan virüsleşmiş insanlar öldürüyorlar.
Yöneticilerin işkembelerinin gazıyla, beyinlerinde ürettikleri zararlı fikirleri, oylama yoluyla, bir hasta parmak çokluğuyla kanun haline getirip insanlığa zarar vermeye devam ediyorlar.
Rabbimizin iki emri, Cuma namazı emriyle, Ramazan orucu emri uygulanınca bir gün ve o bir ayda suç oranının azalıverdiği kayıtlarda görülürken…
Zekât, sadaka, fitre, fidye adları altında milyarlarca liranın fakirlere geçmesi sağlanırken…
Seksen dört milyon insana hiçbir parti, dernek, vakıf, locanın sağlayamadığı birlik ve beraberliği gerçekleştirdiği halde neden Rabbimizin bütün emirlerini uygulamaya geçilmesini engellemek için Türkiye’de bile ANAP-DSP- MHP koalisyonunda yirmi üç yıl önce 12 yaşından aşağı çocukların Kur’an öğrenme ve öğretme yasağını koyanların bir kısmı hâlâ siyasette ve yaşamaktalar.
Bir gazeteci çıkıp da bunlarla röportaj yapıp neden bu yasağı koyma ihtiyacı hissettiniz?
Suç oranlarını artırmak mı istiyordunuz?
Size bunu emreden kimdi, gibi sorular sorulmalı mı demeyeceğim.
Çünkü gözümüzü Rabbimiz, önümüzü görecek şekilde yaratmış.
Önümüze bakalım... Rabbimizin bütün emirlerini, Sevgili Peygamberimiz’in anladığı ve uyguladığı şekilde öğrenelim ve yerine getirelim.
İç ve dış temizliğimize önem verelim.
İçimizi Hakk için inkârdan, yalandan, kinden, hasetten temizleyelim.
Dışımızı halk için kirden, pastan, kötü görüntüden temizleyelim.
Sevdiklerinizi sevmeye devam edelim.
Sevgimizi artıracak hediyeleşmelere ağırlık verelim.
Yaratılmışlar arasında en çok Peygamberimiz’i sevelim.
Çünkü o, sevdiklerimize nasıl davranacağımızın mükemmel örneği ve önderimizdir.
Bizi yaratan, yaşatan, yöneten ve gözeten Allah’ımızın yarattıklarına Allah rızası için sevgiyle bakalım.
Allah’ın bize iyilikleri güzel bir şekilde sunduğu gibi O’nun yarattıklarına yapacağımız iyilikleri güzel bir şekilde sunalım.
Hiçbir kimsenin şahsiyetini törpülemeyelim, aşağılamayalım, alçaltmayalım.
Biz, insanların üzerindeki inkâr bataklığına ve o bataklığın ürettiği pisliğin düşmanıyız.
İnkârı imana dönüşüverdiğinde, kötülüğü iyiliğe geçiverdiğinde, din kardeşimiz oluverir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.