İnsanımızın üzerini örten bu ağır hava dağıldıktan sonra yapılacak hasar tespiti bize asıl enkazın fotoğrafını verecektir. Bugün her ne pahasına olursa olsun, sözde “kazanım” dedikleri soyut bir kazançtan dolayı elde ettikleri bir takım maddi imkânları kutsallaştırıp sonra da devlet aygıtı ile kendisini özdeşleştiren muhafazakâr çevrelerin asıl kayıpları bu hasar tespiti ile ortaya çıkacaktır. Dindar, muhafazakâr veya İslamcı diye kendini tarif eden zümrelerin gerçek manada maddi ve manevi kayıpları öyle kolay kolay kapanacak gibi durmuyor. Bunun için en az iki nesil heba edildi. Hem de bir hiç uğruna. Güya insanlara ulaşıp onlara daha güzel bir dünyaya davet edeceklerdi ancak iktidar aygıtının yüzlerine serptiği az biraz tozdan bile felekleri şaşmış bir şekilde sadece kendi dünyalarını büyütme yarışına girdikleri gibi: bırakın daveti, “nefreti”, “ötekileştirmeyi” ve “karalamayı” hatta “Makyavelist” bir anlayışa everilmeyi bünyeleri de ruhları da benimsedi. İşte işin asıl bütün hüznü bu ‘benimseme’ halinde yatıyor.
Türkiye’de Müslüman duyarlılığın en büyük meziyeti olan ve insanlar nezdinde kayda değer ağırlık merkezi oluşunun temelindeki muhalif konumun kaybedilmesi de bu sürecin en büyük kayıpları arasında sıralanabilir. Bugün ülkenin ve insanının yaşadığı sıkıntıların büyümesinde bu duyarlılığın yitirilişinin izleri bulunabilir. Belki de hükümet edenlerin de ipin ucunu kaçırdıkları nokta bu duyarlılığı yok edip, her türlü unsuru kendi emellerine ulaşmada bir araç haline getirmelerinin katkısı da büyüktür. Bugün el birliği ile Müslümanların özne olmaktan çıkartıldığı bir surecin içerisinde hızlı bir şekilde savrulup gidiliyor. Müslümanların normalde her durumda yapmaları gereken kayıp-kazanç muhasebesi artık farklı bir şekilde yapılıyor olmalı ki meşruluğun ölçüsü başka şeylerle tespit ediliyor.
Bugün hiç de kimsenin hayrına olmayan birçok konuda alışkanlık edinilmiş ki şöyle çıkıp dışarıdan bir gözle içeriye bakılabilme imkânı olsa baktıkları ve gördükleri ile hiçbir şekilde örtüşülmediğini göreceklerdir. Muhakkak ki aynı olgulara ve bilgilere sahip olan kimselerin sahip oldukları değerler sistemi, tarih bilgileri ve bunları nasıl yorumladıkları mühim bir meseledir. Onların geçmişte yaşadıkları deneyimler ve gördüklerini değerlendirmelerine yardımcı olan önceden oluşmuş bilişsel çerçeveler bugünü doğru okutmuyor ya da muhatapları böyle okumak istediği için şu an çok farklıdır. Bu nedenle ne yeni bir düşünce ne yeni bir tasavvur ne de yeni bir eyleme biçimi geliştirilemiyor. Ve giderek tasavvuru olmayan, yeni bir şey sunmayan ve itici görünen bir yapıya bürünüyorlar.
Elbette bu gidişat mevcut doğallığı, insaniliği, zarifliği ve nezaketi aynı zamanda da idrak etme biçimini söküp atıyor. Bu sebeple her şey kaba ve tutarsız bir şekilde insanlara ulaşıyor. Artık bir ideal, bir fikriyat ortaya konmadığı gibi tarihsel tecrübe de hamaset ile eritiliyor ve itibarsızlaştırılıyor. Oysa Müslüman’ca düşünmenin ona uygun eyleme biçimini de beraberinde getirmesi gerekir lakin bu görülmüyor. Hangi kazanımların, hangi başarıların bu kayıtsızlığa neden olduğu ayırt edilemiyor. Bütün güzel şeylerin günlük pragmatizme meze yapılmasından ileri geliyor. Yanılsamaların artık bir kenara bırakılarak hatta iktidar erkine terk edilen sorumluluklar kuşanılarak ilkeli ve ahlâklı bir öze dönüşe gidilmelidir. Yoksa bu çürümenin uğramadığı hane kalmayacak gibi. Öze dönüş için en kıymetli soruyu sormak gerekir, o soruda kanaatimce ‘değer mi?’ sorusudur. Herkes kendi muhasebesini bir an evvel yapmalı. Hoşça bakın zatınıza…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.