Elli yıl önceki köyünüzü düşünün. O köyün yüz yıl önceki halini hayal etmemiz mümkin değil.
Elimizdeki en son model cep telefonları, satın aldığımız gün değil, fabrikadan çıktığı gün, eski modeller arasına girmenin gününü saydığı bir çağdayız.
1443 yıl öncesini hayal edemeyiz ama ayet ve hadisler, her an tazeliğini koruyan cennet çiçekleri gibidirler.
Rabbimiz, gönderdiği peygamberlerin hepsinin, elçi gönderildiği milletin dilinden gönderdiğini haber verir:
“Biz, her peygamberi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıklasın. Allah dilediğini saptırır dilediğini hidayette kılar. O, Aziz’dir, Hâkim’dir” ayetiyle bize bildirir. (İbrahim Süresi, ayet 14/4)
Dilimiz, içimizin dışa açılan kapısıdır. Dinimizi, kinimizi, maksadımızı, muradımızı, sevgimizi, nefretimizi onunla ifade ederiz.
Dedenin diliyle, torunun dili bile farklı olan bir dünyada, hem dedeye, hem toruna konuşurken onların anlayışını gözeteceğimiz gibi, İslam’la insanları eğitirken de, hem muhatabımızın diline hem kendi dilimizden çıkan kelimelerin etki gücünü ayarlamaya dikkat edeceğiz.
Avrupa’da milletvekili seçilen bir Türk anlatmıştı: “Türkiye’de Almancayı çok iyi öğrenenle, Almanya’da öğrenen arasında aynı cümleyi ağızdan duyduklarında onu terceme ederler ama kastedilende ayrılabilirler” demiş ve örnekler vermişti.
Almanya’da öğrenen, konuşanın jest ve mimiklerinin de cümlenin neyi kastettiğini ifade ederken, Türkiye’de öğrenen onları göremeyebilir.
Kendi ana dilimizden tatlı, yumuşak, güzel kokulu, su gibi akıcı, güneş gibi aydınlatıcı hava gibi bütün toplumu kuşatıcı kelimelerden demetlenmiş çiçekten taç gibi cümleler, dost ve düşmanlarımız arasında her an görev yapan elçiler gibidirler.
Elçiler de yaban ellerde aynı üslupla insanları İslam’a davet etmelidirler.
Sevgili Peygamberimiz, uluslararası kurallar, İslam’a aykırı olmadığı hallerde ona uyardı.
Hudeybiye Anlaşması’nda damadı Hazreti Osman’ı elçi olarak Mekke’ye gönderdiğinde, rehin tutulduğu haberi gelince, Sevgili Peygamberimiz de Mekke’nin elçisi Süheyl bin Amr’ı yanında tutmuş ve karşılıklı salıverilmiştir.
(Kastalani, (851-923 hicri) Mevahibü’l-Ledünniyye, c1/507 el-Mektebü’l-İslami, Beyrut 2004)
Yabancı devletin hukukunda olmayan iyilikler de yapmıştır:
Ashab-ı kiramdan Ebu Rafi haber veriyor: “Kureyş kabilesi beni Allah Resulüne elçi olarak gönderdi. Allah Resulünü görünce kalbime İslam bırakılıverdi. Dedim ki: ‘Ya Rasülellah, vallahi ben katiyen geriye dönmem.’
Allah’ın Resulü, ‘Ben sözümden dönmem, elçiyi tutamam. Ancak sen geriye dön. Orada da şimdiki bu İslam’a girmek isteği halin devam ederse işte o zaman sen buraya dön gel’ dedi ve ben, Mekke’ye gittim, sonra Peygamber aleyhissalatü vesselama geri döndüm ve Müslüman oldum.” (Ebudavud, Sünen, K. Cihad, bab 163 el-imamü yüstecennü bih, Nesai, Sünenü kübra, K. Siyer, bab 70, Ahmet, Müsned, Ebu Rafi hadisi).
Elçiler, İslam’ı iyi bildikleri gibi, davranışlarıyla da iyi temsil edebilecekler arasından seçilirdi.
Seçilenlerin, gideceği ülkenin dilini bilmesi, yaşantısının güzel, boylu poslu olması, kılık kıyafetinin düzgün olması tercih sebebidir.
O günün şartlarında, telefon, telgraf yok.
Gönderen peygamber hakkında ve onun mesajları hakkında sorulacak sorulara cevap verebilecek durumda olacak.
Orada kaldığı zaman içinde uzaktan onu izleyenlere güzel örnek olacak.
Günümüzde devletlerin sabit kuralları olmadığından, her gelen kendine göre durumu idare etmek zorunda kaldığından günlük değil, “Dün dündür, bu gün bu gündür” kuralına göre saatlik siyaset yürütüldüğünden elçiler, söyleneni nakleden canlı aletler durumunda kalıyorlar.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.