Tarık Sezai Karatepe…
Eğitimci, araştırmacı, yazar…
18 Eylül 2006’da, kendisini ‘büyük!’ olarak gören bir gazetenin ‘irtica manşetiyle’ linçe uğradı! Aleyhinde, 28 Şubat sürecini hatırlatan yayımlar nedeniyle 2.5 yıl hapis cezası aldı.
Karatepe’nin lehine Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün verdiği, “Kanun Yararına Bozma Yoluna Gidildiği” kararı dikkate bile alınmadı. O dönemde görevli olan Yargıtay hâkimleri, mahkûmiyet almasına yol açtılar. Karatepe’nin isimlerini belirttiği tanıklar dinlenmemiş, eksik soruşturma yapılmıştı, oysa.
Sonuçta, öğretmenlik mesleğinden ihraç edildi!
2006’da, Milli Gazete, Vakit ve Yeni Şafak başta olmak üzere gazetelerde, camianın yakından tanıdığı Karatepe lehine, uğradığı haksızlığı eleştiren yazılar kaleme alındı.
Bu arada, ceza almasına sebep olan yargı mensupları ile “Kanun Yararına Bozma” kararını görmezden gelen Yargıtay üyelerinin bir kısmı, FETÖ üyeliğinden halen hapisteler.
Şu husus önemlidir; hukuk mücadelesi sonucu, Danıştay 12. Dairesi, “Memnu Hakların İadesi ve Hak Yoksunluklarının Ortadan Kalktığı”na dair hakkında karar verdi.
Bu kararla esasen müracaat eden bir memur için göreve dönme yolu normal şartlarda açılması gerekiyor.
Mağdur öğretmen de öyle yaptı; yıllar sonra “Memnu Hakların İadesi ve Hak Yoksunluklarının Ortadan Kalktığı”na dair kararla, Milli Eğitim Bakanlığı’na öğretmenliğe dönmek için başvurdu.
Şunu da hatırlatalım; Karatepe, çeşitli Milli Eğitim Müdürlüklerinde Yazarlık Atölyesi seminerleri verdi. Yüzlerce okulda, Talas, Malazgirt, İstanbul’un Fethi, Kut’ul Amare, 15 Temmuz Hain Darbe Teşebbüsü ve aynı zamanda Ahilik Meslek Teşkilatı sunumları yaptı.
Şimdi top, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’de…
Sayın Bakan, lütfen bu mağduriyete bir el atınız! Tarık Sezai Karatepe’nin dosyasına bir kez de siz bakınız. Teşekkürler…
BAKAN İSTİFALARI ESKİDEN BU KADAR KOLAY DEĞİLDİ!
Bugünlerde gazetelerin ortak haberleri arasında yer alan ‘Bakan istifaları!..’
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bakanların istifa etmeleri ya da bir başka deyimle ‘af edilmeleri’, sistem gereği çok zor değil. Bakanların atanması ya da istifası sadece ve yalnızca Cumhurbaşkanının inisiyatifinde.
Oysa parlamenter sistemde, Başbakan bir bakanın istifasını istese bile Cumhurbaşkanı’nın da imzası gerektiği için işler bambaşka mecralara gidebiliyordu, zorlaşabiliyordu.
Bakanlık atamalarında da öyleydi; hükümeti kurmakla görevlendirilen parti genel başkanı, bakanlık listesini Çankaya Köşkü’ne doğru götürürken yolda isimler değişebiliyordu. Ya da Köşk’te Cumhurbaşkanı’nın imzası beklenirken, Cumhurbaşkanı’nın liste üzerinde oynamak suretiyle bazı isimler listeden çıkarılıp yeni bazı isimler eklenebiliyordu.
Bir de elbette, ‘gensoru’ denetimi vardı. Görevi sırasında yanlış yaptığı düşünülen bakanlar hakkında TBMM’de ‘gensoru’ verilirdi. TBMM Genel Kurulu’nda yeterli sayıda oy bulunursa o bakan ‘düşmüş’ sayılırdı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bu mekanizma da yok sayıldı.
Anlatmak istediğim kısaca şöyle; eskiden ne de olsa bir denetim sistemi vardı…
NELER YAŞANDI NELER!
Yaklaşık 20 sene önceydi…
Anasol-M Hükümeti döneminde, yani Anavatan Partisi (ANAP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin ortak olduğu koalisyon hükümetinde neler yaşandı, ne istifalar oldu! Bir kısmını hatırlamakta yarar var;
* Mesela, Sadi Somuncuoğlu; Devlet Bakanı’ydı. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, Cumhurbaşkanı adaylığına başvurduğu için partili milletvekilleri tarafından darp edildi. Daha sonra istifası istendi. İstifa etmedi. Son çare olarak ‘azil’ sistemi devreye girdi. Ve zamanın Cumhurbaşkanı tarafından bakanlık görevinden azledildi.
* Mesela; Sadettin Tantan; İçişleri Bakanı’ydı. Mesut Yılmaz’la arasındaki şifreli savaş, Tantan’ın görevden alınmasıyla sonuçlandı. Yılmaz, Tantan'ı Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevine atadı. Tantan, bu görevi kabul etmedi ve partisinden istifa etti.
* Mesela, Cumhur Ersümer; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ydı. 'Beyaz Enerji Operasyonu' fezlekesi sürecinde istifa etti. Ersümer'in fezlekede adının geçmesinin ardından muhalefet üyeleri, meclis soruşturması açılması için önerge verdi. Bu gelişmelerin ardından Ersümer, görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
* Mesela, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay…
* Mesela, Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik…
* Mesela, Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova…
* Mesela, Kemal Derviş’le anlaşamayan Bakan Enis Öksüz…
* Mesela, Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydın…
* Mesela, Devlet Bakanı Abdülhaluk Çay…
Bu isimler de istifa ederken ya da görevlerinden alınırken öyle tartışmalar yaşandı ki…
YOLDA DEĞİŞEN BAKAN İSMİ KİMDİ?
Dedim ya bazı bakan isimleri de yolda değişiyor diye…
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Refah-Yol Hükümeti’nin kurulma sürecinde bir ayrıntıya şöyle dikkat çekiyor. Okuyalım;
* “…Sonradan öğrendiğim kadarıyla Erbakan Hoca beni o kabinede Bayındırlık ve İskân Bakanı olarak yazıyor. Tabii sonuçta bir koalisyon hükümeti, Başbakan Yardımcısı olarak Çiller, listede benim adımı görünce itiraz ediyor. Erbakan Hoca’yı arıyor ve haklı olarak diyor ki ‘Zaten bütün baskılar üzerimizde. Şimdi Temel Bey’e bu listede yer verirsek bunu istismar ederler, aleyhimize kullanırlar, bunu kaldıramayız. Daha başlarken böyle bir sıkıntı yaşamayalım’ mealinde şeyler söylüyor.”
* “Tabii kastettiği Sivas Olayları. Yani o hükümetin kuruluşu da tam Sivas Olayları’nın yıldönümüne yakın günlerdi. O günkü şartlarda basın bütünüyle karşınızda, asker karşınızda, medya karşınızda, büyük sermaye karşınızda, ABD karşınızda, İsrail karşınızda… Aleyhte bir kampanyaya dönüştürürlerdi bunu. Bunun üzerine benim ismim çıkarılıyor.”
* “Bu durum bende hiçbir zaman olumsuz bir hissiyat oluşturmadı. Çünkü ne hocanın bana bir vaadi oldu ne de benim ondan bir talebim oldu. Ama Erbakan Hoca yine de beni aradı telefonla. ‘Seni Recai Bey arayacak, seninle konuşacak’ dedi. Herhâlde üzüleceğimi falan düşündü, oysa hiç düşünmedim böyle bir şey tabii.”
* “Çiller’in itirazı üzerine, Cumhurbaşkanlığı’na giderken yoldan dönüyor kabine listesi. Erbakan Hoca da doğal olarak beni çıkarıyor. Sonra hoca bana, ‘Seni Plan Bütçe Komisyonu Başkanı yapalım’ dedi. Aslında çok önemli bir görev ama ben, ‘Hocam’ dedim, ‘İzniniz olursa ben bu dönemde parti çalışmalarına ağırlık vereyim.’ ‘Peki’ dedi. Ben Refah Partisi’nde grup başkan vekili oldum, Ertan (Yülek) da Plan Bütçe Komisyonu Başkanı oldu.”
* “Daha sonra birçok kez Tansu Hanım’la karşılaşmamıza rağmen ne ondan ne de benden yana bu konuda aramızda tek kelime geçmedi.” (Piyasaya yeni çıkan, ‘Son Tanık’ kitabından…)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Hayati Otyakmaz - Es-Selâmü aleyküm,
Değerli yazarımız Adnan Öksüz beyefendi!
Mağdur ve mazlum, çok kıymeti yazar ve mütefekkir bir Müslüman'ın acı ve çilesini kaleme aldığınız için çok teşekkür ederim. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Receb-i Şerîfinizi ve Reğâib Kandilinizi tebrik eder; hayırlı ve başarılı çalışmalar dilerim.
Tarık - Temel karamollaoğlunun anlattıkları çok enteresan. Yıllar geçti aradan yeni öğrendik. Demek ki bakan isimleri yolda değişiyormuş. Şimdi de oluyor mu acaba? Şimdi olsa olsa bir odadan diğerine giderken değişir belki. Kararı veren de imzalayan da resmi gazetede yayınlayan da aynı makam...
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.