Bismillahirrahmanirrahim;
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
İnsanlık âlemi ve İslam dünyası, niçin saadet içinde yaşamıyor? Müslümanların zillet ve bunalım içinde olmalarının sebebi; bir saadet düzeni olarak İslam’a yönelmemeleridir. Bunun yerine saadeti, huzuru ve refahı; hahamlarını Allah ile beraber rab edinen Yahudilerin, rahiplerini ve Hz. İsa’yı Allah ile beraber rab edinen Hıristiyanların, İslam’ın adil düzeni yerine ikame etmeye çalıştıkları faizci, gaspçı, emek hırsızı kapitalist düzende aramaları, Müslümanları ve insanlık âlemini zillete ve bunalıma sürüklüyor. Bu kâinatı ve insanı yoktan yaratan Allah’a hakikaten iman eden, gönderdiği peygambere ve ona vahyettiği kitaba güvenen bir insan Allah’a kulluğu ve fıtratı bozacak tercihlerden sakınmalıdır. Devlet, bizimdir, ancak bu devletin yönetimini üstlenen işbirlikçi kadroların benimseyip yürüttüğü faizci kapitalist düzen, bizim düzenimiz olamaz. İman ettiğimiz ve kelamına güvendiğimiz Allah Teâlâ, Tevbe Suresi 23. ayette: “Ey iman edenler, Allah’ın ilahlığına imanının yerine batıl ilahların ilahlığını kabul ederek batıl yolları hak yola tercih edenler, babalarınız ve kardeşleriniz bile olsalar, onları veli, kamu görevlerini icraya yetkili kimseler edinmeyin. İçinizden kim onları veli edinip iktidar ederse onlar, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir” buyurmaktadır. Allah, hak ilah olarak faizi, insanların mallarını haksız olarak yemeyi, kumarı, emek hırsızlığını haram kılmıştır. Buna mukabil, Allah’ın ilahlını inkâr ederek, nefislerini ilah edinen Batılılar ise faizi, insanların mallarını haksız olarak yemeyi, kumarı, emek hırsızlığını helal saymaktadırlar. Böyle bir Batı’yı muteber medeniyet kabul ederek, ürettikleri faizci kapitalist düzeni hak düzenmiş gibi Adil Düzen’in yerine ikame eden kadroları iktidar yapan bir topluluğu Allah, zalimler olarak ilan ediyor. Türkiye’nin ve dünya insanlığının içine düştüğü zilletin ve bunalımın temelinde yatan gerçek budur. Bize ne oluyor da; İslam’ın telkin ettiği Adil Düzen’in yerine, bizi Allah ve Resulü ile savaşın içine sokan faizci kapitalist düzeni tercih ediyoruz? Bizim gücümüz nedir ki, Allah ve Resulüne harp açan inkârcı, ırkçı, müşrik Batı’nın, işbirlikçi kadroların peşine takılmış gidiyoruz? Kime ve neye güveniyoruz?
SADIKLAR
Müslüman; sadıklardan olursa mümin olur. Sadık müminleri Kur’an; “Müminler, kesinlikle Allah’a ve Resulüne iman edip güvenen, İslam’a olan inançlarında şüphe ve tereddüt içinde olmaksızın, Allah yolunda, mallarıyla, canlarıyla cihat edenlerdir. İşte imanlarında sadık ve samimi olanlar bunlardır” diye tanımlamaktadır. Mümin erkeklerle mümin kadınlar, birbirlerinin velisi ve yöneticisidirler. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyar, namazı kılar, zekâtı verir, Allah'a ve Peygamberine itaat ederler. İşte böyle samimi mümin olanlara Allah rahmet eder. Mümin olan kimse haktan taviz vermez. Mümin; temel hak ve özgürlüklere yapılan tecavüz, baskı, zulüm, işkence, faizci kapitalizm, materyalist eğitim fitnesi yok oluncaya; Allah için adil düzen, ülkede tamamen ikame edilinceye kadar şeytan ve ırkçı emperyalizm ve Haçlılardan oluşan ordusu ile yapılması emredilen savaşı terk etmez. Müminler; kendilerinden olmayan, aynı inancı, aynı hedefleri paylaşmayan inkârcıları ve münafıkları, zayıf karakterli kimseleri müsteşar, danışman, sırlara vâkıf olacak çalışma arkadaşı edinmezler. Çünkü onlar, müminlere ve yaptıkları cihada fenalık etmekten, ortalık bulandırmaktan, bozgunculuk etmekten geri kalmazlar. Müminler; insanlar içinde iman edenlere düşmanlıkta en katı olanların Siyonist Yahudilerle müşrik Hıristiyanlar olduğunu hiçbir zaman unutmaz, bunların hain planlarına karşı bütün insanlığı uyarır ve direnmeye çağırır. Kur’an, sadık müminlere; bozgunculuk yapan, fesada koşan inkârcı Siyonist Yahudileri, Haçlı Hıristiyanları, ikiyüzlü münafıkları, bunları ayartan şeytanı boşuna tanıtmaz. Ben Milli Görüşçüyüm demek; Kur’an ve sünnetin rehberliğine itimat ederek, yaşanan hak-batıl mücadelesinde hakkın hâkim, batılın zail olması için hakkını vererek cihat etmektir.
ALLAH KİMİ SEVER?
Hiç şüphesiz Allah, kendi yolunda, Kur’an nizamı, İslam’ın adil düzeni uğrunda tuğlaları birbirine kurşundan harçla kenetlenmiş sağlam bir bina gibi düzenli birlikler hâlinde savaşanları sever. Allah, kendi yolunda infak görevi en güzel şekilde yapanları, sözünü yerine getirenleri ve kötülükten sakınanları sever. Allah, adil olanları, çözümü İslam’da görenleri, Allah için birbirini sevenleri, işlerini istişare ile görenleri, haddini hududunu bilenleri sever.
Allah; zorbaları, zulüm ve baskılarla milyonlarca insanı, iktidarı altında tutarak yaratıcısından ve onun nizamından uzaklaştıranları, geçmişte Firavun ve Nemrut'un yaptığı gibi nefislerini ve sapık ideolojilerini putlaştırarak insanlığı badireden badireye sürükleyenleri sevmez. Adam güya, faizci kapitalist düzeni yürüterek, ülkenin üretim altyapısını çökerterek, ahlâki ve manevi değerleri işin dışında tutarak sebep olduğu yıkımı, yine faizci düzenin başka bir türüyle düzeltecekmiş. Düzeltemezsin, yürüttüğün faizci düzenden dönmezsen düzeltemezsin. Çünkü Allah, bir fesadı, başka bir fesatla savuşturmaya çalışan gafilleri de sevmez. Allah; bozulanı İslam’ın ulvi esasları ile adil düzenle, helal üretimle düzeltmeye çalışanları sever. Mülk Allah’ındır. Sen Allah’ın mülkünde, O’nun yarattığı bir kul olarak, bildirdiği hak ve adalet ölçülerine uygun faydalı işler yapmanın dışında kendin yeni bir yol edinemezsin. Edinirsen, Nemrut, Firavun, Ebu Cehil gibi ilahi gazaba ve azaba müstahak olursun. Bu işin şakası yoktur. Bu kadar kısacık bir dünya hayatı için devasa günah yükünün altına girmeye değmez.
Öleceği anı ve hesap gününü unutarak hayatı dünyadan ibaret sayanı Allah perişan eder. Gözünü kör, kulağını sağır, kalbini katı kılan şeyin kölesi olmaktan kurtulmanı, yeniden Allah’ın sağlam yoluna dönmeni dileriz. Bundan başka da kurtuluş yolu yoktur. Kurtuluş Milli Görüş’te, Saadet iktidarındadır. Selam hidayete tabi olanlara…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.