Abdullah Kiğılı iyi bir dostumdur. Dostumdu demek
istemiyorum, çünkü korku dağları beklerken o da bizi es geçiyordu. Ve Kiğılı
dostum, önce mağazaların sorumluluğundan sonra da yönetimden istifa etti. Daha
doğrusu bu son istifayı gece ekranlardan öğrendim. Hatta bir de televizyona
bağlanıp, Ersun Yanal ı öyle göndermek yanlıştı gibi karnından değil ağzıyla
konuştu. Daha sonra da, dün sabah gazetelerde, tabii ki korkudan ancak o kadar
yer verebilmişler, tek sütun istifa haberini okudum. Gazetelerden birinde,
Kiğılı dostum, Aziz Bey in yeniden yağlama- bağlama, pardon yargılanma
kararından sonra çok değiştiğini söylemiş. Vah ki vah!
Şimdi sizlere bir Kiğılı anımı anlatayım. Abdullah
kardeşim yönetime yeni girmişti. Fenerbahçe de teknik direktörlüğe Rıdvan
Dilmen i getirmişti. Tam o sıralarda da, daha doğrusu sezon hazırlığı için
Almanya ya doğru Fenerbahçe havada iken bendeniz de Yüksek Divan Kurulu
toplantısında şunları söylüyordum: Diyorsunuz ki, mercedes gibi takım yaptık
(Mustafa Denizli yi vurguluyorlar) . Başına da Galatasaray daki Terim modeli
yolunda Rıdvan ı getirdik. Ancak ne var ki, mercedesin direksiyonuna ehliyetsiz
şoför koydunuz. En geç iki ay içinde arabayı duvara toslatır... Benden hemen
sonra Kiğılı dostum söz alıp. Kemal kardeşim futbolun çok iyi bilir. Ama ben
Rıdvan ın başarılı olacağına inanıyorum... konuşmuştu. Sonra mı
Aradan bir ay bile geçmeden Abdullah kardeşimin ağabeyi
Zeki Baba nın Dalyan daki eczanesi önünde laflıyorduk. Bir de baktık ki Apo
geldi. Ooo bu ne takım yahu, söyleyin çayları deyip aramıza katıldı... Kısa
bir süre sonra herkesin lafını kesip, Yahu arkadaşlar kusura bakmayın ama, şu
karnımdaki ağrıyı dışarı atacağım... Şaşırmıştık. Devam etti: Şu Kemal var
ya, geçenlerde divan toplantısında Rıdvan la ilgili bir söylemde bulunmuştu.
Aslında o kadar haklı idi ki, ben de büyük bir yanlış yaptığımızı biliyordum
ama, ne halt edeyim ki başkan işi çoktan bitirmişti... Güldük ve de üzüldük
tabii ki... Sonra mı Rıdvan ın ömrü bir ay ancak sürmüştü.
Ah Abdullah kardeşim ah; hangi sandala bindiğini daha o
günlerde fark etmişsin ama, yetmemiş gibi aynı sandala bir daha bindin. Ve bak
şimdi bu hallere düştün. Yazık olmadı mı Sakın Fenerbahçe için falan
deme... Arkandan bazı dedikodular var,
onu da bilesin hani... Çin kumaşları falan gibisinden... Neyse, geçmiş olsun!
Bugünkü yazı biraz değil çok kişisel oldu değil mi Ama
bir çok önemli yapıyı anlatmaya çalıştım. Yapının içinde yıpranan da adam gibi
adam Abdullah yahu...
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.