Bazı konular vardır ki, insan yazmak istemez.
Adeta eli kolu kalkmaz
Bu gün işte öyle bir konuyu yazmak zorunda kalıyoruz.
Yarım yüzyıldan beri gönlümüzde müstesna bir yeri olan
üstad Kadir Mısıroğlu hakkında mecburen birkaç cümle yazacağız. Ama üzülerek,
kırılarak, incinerek yazacağız.
Son 15 20 yıldır üstatta muazzam değişiklikler
gözlemliyoruz. Ümmetin baş tacı olmuş kişilere karşı zaman zaman galiz
hakaretlere varan değerlendirmeler yapmaya başladı.
Mesela Peygamber Efendimiz dâhil, siyasi gayelerle
evlilik yapan birçok devlet adamı tanırız. Bunlardan birisi de Kudüs fatihi
mücahid Selahaddin Eyyubi dir. Haçlılara karşı ümmet birliğini sağlamak için
kendinden çok yaşlı, üstelik kendini yetiştiren Nureddin Zengi nin dul hanımı
ile evlenmek durumunda kaldığını tarihler kaydediyor. Üstadımız bütün işlerini
bitirmiş gibi Selahaddin e şerefsiz sözleri ile saldırabiliyor. Bir değil,
iki değil
Mesela İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy a
demediğini bırakmıyor. Aslında insanların kusurunu ararsak, her birimizde tonla
kusur bulmamız mümkün. Ama elan Haçlı sürüleri İslam diyarlarına hayâsızca
saldırırken, birbirimizin kusurlarını bu kadar galiz ifadelerle yaymaya
çalışmak doğru mudur Üstelik bu Haçlı saldırılarının modern gerekçesi
gösterilen Büyük Ortadoğu Projesi ni kendisinin yaptığını, çok isabetli bir
proje olduğunu ilan ederek
Üstadın son yıllardaki bu şaşırtıcı çıkışlarının hepsini
yer darlığı sebebiyle burada sayamayız. Ama o hâlâ bu çıkışlarına devam
etmekte. Son çıkışı ise hepsinden şaşırtıcı olmuştur. Diyor ki: Zamanında
Ahmet Necdet Sezer gibi bir imansıza oy verebilmiş olan Milli Görüşçüler, Recep
Tayyip Erdoğan a oy vermiyorlar. Hâlbuki ona oy vermeye mecburdurlar! Bunu iman
emreder, İslam emreder!
Milli Görüş ün Sayın Recep Tayyip Erdoğan a neden oy
vermediğinin gerekçelerini tartışacak değiliz. Bunlar zaten belgelere geçmiş,
tarihe intikal etmiştir. İsteyen istediği değerlendirmeyi yapar. Lakin üstadın,
Milli Görüşçülerin Ahmet Necdet Sezer e oy verdiğini uydurarak, kendine gerekçe
yapmış olmasını anlamak mümkün değil! Seçim gürültüsü içinde buna cevap vermek
polemik gibi algılanacaktı. Doğru olan üstada ulaşıp bu işin iç yüzünü anlatmak
ve gerekli düzeltmeleri yapmasını sağlamaktı. Nitekim ulaşıldı, anlatıldı.
Kendisi mahcubiyet edası içinde bu gerçekleri öğrenmiş olduğunu ifade ederek
teşekkür etti. Lakin üstatlığına yakışan bir düzeltme yapmadı. Ya da düzeltti
de, etrafındaki onu yönlendirdiğini tahmin ettiğimiz, iftiracılıkta sınır
tanımayan fanatikler mi setrettiler, bilinmez. Seçim gününe kadar düzeltme
yapmasını nafile bekledik.
Yazımızın başında dedik ya, bazı konuları yazmak istemsek
de mecbur kalıyoruz. İşte üstada da izah edilen Ahmet Necdet Sezer olayının
içyüzü:
Demirel in görev süresi doluyordu. Partiler kendi
Cumhurbaşkanı adaylarını çıkarmışlardı. Fazilet Partisi de Prof. Dr. Nevzat
Yalçıntaş ı aday göstermişti. Erbakan Hocamız yasaklıydı. Turlar başladı ama
hiçbir partinin adayı yeterli oyu alamıyordu.
Bu sırada Ahmet Necdet Sezer ismi biraz da dayatma ile
ortaya atılmıştı. Önce parlamento dışında olduğundan dolayı aday yapılması
gerekiyordu. Fazilet Partisi dışındakiler onu aday yapıp destekleyeceklerini
bildirmişlerdi. Gözler Fazilet Partisi gurubuna çevrilmişti. Yasaklı lider
Erbakan ın açık mesajı vardı: Alnı secdeye gelmemiş olan Ahmet Necdet Sezer e
oy verilemez.
Gurupta kıyametler koptu. Gelenekçiler Erbakan Hocamızın
işareti ve Milli Görüşçülüğün gereği olarak kesinlikle oy vermeyeceklerini,
Lütfi Yalman, Şeref Malkoç ve Mustafa Kamalak ın sözleri ile açıklıyorlardı.
Yenilikçiler ki, sonradan AKP kurucuları oldular, ısrarla Ahmet Necdet Sezer e
oy verilmesi gerektiğini, yaptıkları konuşmalarda dile getiriyorlardı.
Yenilikçilerden kimler mi konuştu İşte isimleri: Tevhit Karakaya, Abdullah
Gül, Azmi Ateş, Bülent Arınç, Ali Coşkun
Hatta Bülent Arınç o kadar ısrarcıydı ki:
Arkadaşlar, Ahmet Necdet Sezer in cumhurbaşkanı
seçilmesi o kadar önemlidir ki. Bu iş adeta Türkiye de bir devrim olacaktır,
diyerek bütün çabasını ortaya koyuyordu.
Partinin içinde bölünme tehlikesi devam ederken şimdi bir
çatlak da bu çıkmıştı. Refah kapatılmış, Fazilet in de kapatılması için bahane
aramaya başladıkları bir dönemden geçiliyordu. Dışarıda baskıcılar da telefon
üstüne telefon ederek Recai Kutan ı sıkıştırıyorlar ve bir an önce açıklama
yapmasını istiyorlardı.
Sonunda şu formül bulundu:
Ahmet Necdet Sezer in parlamento dışından aday
gösterilmesinin desteklendiği yönünde bir açıklama yapılacaktı. Lakin kendi
adayımız Nevzat Yalçıntaş ın adaylıktan çekilmesi söz konusu olmayacaktı. Genel
Başkan Recai Kutan, çıkışta bu açıklamayı yaptı. Israrla da söyledi:
Biz aday Ahmet Necdet Sezer in aday gösterilmesini
tasvip ediyoruz, lakin kendi adayımızı çekmeyeceğiz.
Seçimler yapıldı ve gelenekçi kanat ın oyları Nevzat
Yalçıntaş a, yenilikçi kanat ın oyları da Ahmet Necdet Sezer e gitti.
İşte Kadir Mısıroğlu üstada bu gerçekler anlatıldı,
iftiraların düzeltilmesi beklendi. Üstad ise son yıllardaki şaşırtıcı
çıkışlarına devam ederek, herhangi bir düzeltme yapmadığı gibi, Milli
Görüşçülerin imanını teraziye koymaya kalkıştı. Ama âcizane tavsiye ediyoruz
ki, imanların testi Allah ın indindedir. Lakin üstad illa bir iman testi yapmak
istiyorsa, Milli Görüşçülerin imanını test etmek yerine, açıkladığımız
gerçeklere bakarak, kendi adayımız ortada iken, alnı secdeye değmemiş bir
kişiye oy veren o günkü yenilikçi AKP kurucularının imanlarına bir göz atsın!
Dedik ya, üstad şaşırtmaya devam ediyor.
Duamız o ki, Allah şaşırtmasın, Allah son nefesimize
kadar ayağımızı kaydırmasın!
GÖÇ KATAR KATAR
Kimler gelir geçer yalan dünyadan,
Sıradanlar, meşhurlar, katar katar!
Kimisi değerin üstüne değer,
Kimisi kendi şanına su katar!
EKREM ŞAMA
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz