İş kazalarının önüne geçebilmek için sözüm ona her türlü
mevzuat düzenlemesi yapılıyor ama mevzuat düzenlemeleri yapıldıkça da iş
kazaları artıyor. İş sağlığı ve güvenliği yasası da iş kazalarına karşı büyük
bir umutla yasalaştırılmıştı. Yasa yürürlüğe gireli iki yıl oldu ama iş
kazaları hala gündemimizden düşmüyor.
***
İş kazalarına karşı önemli bir sigorta görevi gören
örgütlülük konusunda da geçmişe göre bazı kolaylıklar getirildi. Çalışanların
anayasal hakkı olan örgütlenme konusunda en azından bazı psikolojik bariyerler
kaldırıldı.
***
Ama ne yapılırsa yapılsın iş kazalarında Türkiye nin
gerçeği değişmiyor. Kriterler kağıt üzerinde hayata geçiriliyor ama bunun
gerçek hayata bir yansıması olmuyor. İş kazalarında Türkiye hala Avrupa
birinciliğini ve dünya üçüncülüğünü kimseye kaptırmıyor.
***
İstediğimiz kadar mevzuatları değiştirelim, kağıt
üzerinde her türlü kriteri yerine getirelim, bu kafayı değiştirmediğimiz
müddetçe iş kazalarında değişen bir şey olmayacak. Çünkü Türkiye de `emeğin
değeri ve önceliği bulunmuyor. Ne var ne yoksa öncelik sermayede
***
Sermayenin el üstünde tutulduğu `emeğin ayaklar altına
alındığı bir yerde de iş kazalarının önlenmesini beklemek abesle iştigal
etmekten başka bir anlam taşımaz. Ne siyasetçimiz, ne bürokratımız ne de
işverenlerimiz, kimse Türkiye de emeğin bir değerinin olduğunu söyleyemez.
***
Emeğin ne kadar değersiz olduğunu da uygulanan asgari
ücretten anlayabiliriz. AKP hükümeti döneminde bırakın İstanbul, Ankara, İzmir
gibi metropol şehirleri en geri kalmış şehirlerimiz bile AVM lerle donatıldı.
Rezidanslarla şehirlerin çehresi(!) değiştirildi. Sermaye daha çok kazanmaya
başladı. Ama tek bir şey değişmedi Asgari ücret `kölelik statüsünden çıkamadı/çıkartılmadı.
***
AKP nin ve kamunun o görkemli, şatafatlı programlarında
genellikle `taşeron hizmetliler çalıştırılıyor. Bir tarafta müthiş bir
zenginlik, bir tarafta ise `çağdaş köleler AKP nin bütün gösterişli
programlarında bu çelişkiyi çok rahat görebilirsiniz.
**
Gerçekten Türkiye de iş kazalarının önüne geçilmesini
istiyorsak, bunun yolu her şeyden önce `emeğe hak ettiği değerin verilmesi
gerekiyor. Emeğin hak ettiği değeri bulabilmesi için de asgari ücret, insan
onuruna yakışır bir seviyeye getirilmeli. Bunun rakamları da belli
***
Asgari ücret, bırakın insanca yaşamayı açlık sınırının
bile altında kaldığı müddetçe istediğimiz kadar mevzuat çıkaralım,
güncelleyelim, ne yaparsak yapalım bu ülkenin evlatları karın tokluğuna
çalıştıkları iş yerlerinde hayatlarını kaybetmeye devam edecekler
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz