Bismillahirrahmanirrahim
SAADET, özgül ağırlığı, etki gücü yüksek bir parti. Dava olarak köklü bir maziye sahip! Teşkilat yapısı sağlam! Ölçüleri belli! Ne yapacağını bilenlerin partisi! Kadim değerlerimize sahip çıkıyor. İstikbali parlak. Fetret dönemleri hep “tarih bir arıza” olarak kalmıştır.
Bu sebeple, referandumda bütün dikkatler Saadet Partisi üzerinde. Milli Nizam Partisi’nden (MNP) beri Milli Görüş partileri “Başkanlık Sistemi”ni savundu. Uygun zemin kolladılar. Yeni anayasa ümidi doğunca, Saadet Partisi Türkiye’nin misyonuna layık bir anayasa üzerinde çalışmaya girişti. Komisyon oluşturarak hukukçularını bu işe seferber etti.
Saadet Partisi, insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasını önceledi. Anayasanın hak ve adalet merkezli olmasına çalıştı. Toplumumuz da bu konuda duyarlıydı. Temsilde adaleti, siyasi sistemin toplumun tümüne yayılmasını istiyordu. Kurumlar aracılığıyla yönetilen ve denetlenebilen devlet anlayışını benimsedi. Yargı bağımsızlığının sağlandığı, itibarlı bir Meclis’ten yanaydı.
Saadet Partisi hazırlıklarını tamamlayınca, yeni anayasayla ilgili taleplerini cumhurbaşkanı, siyasi parti genel başkanları ve grup başkan vekillilerine gönderdi. Meclis’teki partiler Saadet Partisi’nin taleplerini dikkate almadılar.
Anayasa değişikliği metni Meclis’ten geçip referandum yolu açılınca; Milli Görüşçüler, Türkiye’de “Başkanlık Sistemi”nin “fikir babası” olmasına rağmen; Saadet Partisi, adaletin vesayet altına alındığı “bu şekliyle” bir anayasayı kabul edemeyeceğini gerekçeleriyle kamuoyuna açıkladı.
ÜLKENİN HUZURU ÖNEMLİ
SAADET Partisi Türkiye’nin huzur ve barışını esas alıyor; tarihteki müstesna yerini almasını istiyordu. Türkiye, Batı kapılarında bekletilmemeli; dünyaya “öncü” ve “lider” olmalıydı. Tarih misyonu bunu gerektiriyordu. Hep bu ideali gözetti.
Gücünü inancı ve milletimizin zaferlerinden alan Milli Görüş partileri; Avrupa etkisindeki “sağ”; “sol” kavramlarına sığmayacak kadar kuşatıcıydı. Türkiye’nin kutuplaştırılarak “sağ” ve “sol” adına birbiriyle çatıştırıldığı dönemlerde, Milli Görüşçüler tüm Türkiye’yi savundular. Hakkı, haklıyı üstün tuttular. Mitinglerine yansıması şöyle oldu: “Ne sağdayız, ne solda; hak yoldayız, hak yolda.”
Saadet Partisi referandumda da “Evet”; “Hayır” kamplaşmalarının içine girmemeye özen gösterdi. 80 milyonluk milletimizin “kardeşlik” mimarisini örmeye çalıştı. Hiçbir zaman “Evet - Hayır holiganlığı”na düşmedi. Kibar bir şekilde, gerekçelerini belirterek “bu haliyle” anayasa değişikliğini kabul edemeyeceklerini açıkladı.
Her şeyden önce yeni anayasada “adalet katliamı” var. HSYK 13 üyeye indiriliyor. 6’sını cumhurbaşkanı, 7’sini Meclis seçiyor. Partili cumhurbaşkanlığında milletvekilleri listesini cumhurbaşkanı hazırlayacağı için, adalet mekanizması ve yasama cumhurbaşkanının vesayetine veriliyor. Yasama ve yargının işleyişi kanunlara değil; cumhurbaşkanlığının hazırlayacağı Kanun Hükmündeki Kararnamelere (KHK) bırakılıyor.
Hak ve adaleti merkeze alan Saadet Partisi “adalet katliamı”nı onaylayamazdı. Yeni anayasayı hazırlayanlara “kardeşçe” yaklaştı. “Bu haliyle” kabul edemeyiz ama tereddütlerimiz giderilirse, “Evet deriz” mesajı verdi.
SAADET ÖZGÜN DÜŞÜNÜYOR
NİYETİNDEKİ samimiyete, Türkiye’nin geçmekte olduğu süreçte gösterdiği sorumluluğa rağmen, Saadet Partisi’ni kamplaşmanın içine çekmek isteyenler var. Çay, ekmek paralarından kısarak destanlık bir mücadele sürdüren Saadet Partililer, yeni anayasayla ilgili görüşlerini siyasi partilere ilettiler. Saadet Partisi’nin üzerine çullanan kardeşlerimiz, Saadet’in tekliflerini dikkate almayan siyasi partileri niçin sorgulamıyorlar?
“Hayır” holiganlarıyla Saadet Partisi’nin üslubu, tutumu ve gerekçeleri o kadar farklı ki!.. Bu samimiyeti, diğer parti ve terör gruplarıyla özdeşleştirmek akıl kârı mı? Necip Fazıl’ın benzetişiyle: Fare ve deveden birer kıl çekmişler; masanın üzerine koymuşlar. Sormuşlar: Bu iki kıl birbirine benzemiyor mu? Doğru, benziyor. “Öyleyse, fare = deve” demek kadar abes!
Saadet Partisi’nin görüşü özgün! “Evet”; “Hayır” demenin çok üstünde! 80 milyonu kuşatıyor. Referandumun yetersizliği burada! İnsanı 2 tercih içine sıkıştırıyor. Yüzeysel düşünenler Saadet Partisi’ndeki kuşatıcılığı kavrayamıyorlar.
Amerika ve Rusya; Türkiye’nin komşusu Suriye ve diğer ülkelerde hızla askeri yığınak yapıyor. Bizi yutmak için bekleyen dış düşman dururken, referandumda birbirimizle kapışmak da ne oluyor? Biz, referandum sonrası da bir arada yaşayacağız. Kimse başka yere gitmeyecek. Sorunlarımızı kutuplaşmadan birlikte müzakere edelim; doğruya ulaşalım.
Saadet Partisi GİK Üyesi Muammer Bilgiç anlatıyor: “En az ‘evet’ diyenler kadar ülkesini seven insanlar olarak, biz de bu metne ‘hayır’ demenin doğru olacağını düşündük. Kimseye hakaret, iftira etmiyor; suçlamıyoruz. Bizimkisi bir ‘tercih’ ve bu ülke insanı ‘evet’çisiyle, ‘hayır’cısıyla, ‘bu işler boş işlerci’siyle 17 Nisan sabahı oturup çay içebilelim, diyoruz.”
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.