Hemen her ürüne her gün zam gelirken, özellikle dar ve sabit gelirlilerin yaşadığı sıkıntı daha da artıyor. Özellikle çiçek yağı fiyatlarının kısa sürede 45-50 liradan yüz liraya çıkması, hatta kısa sürede yüz lirayı da geçmesi ister istemez dar gelirlileri isyan noktasına getirmişti. Zincir marketlerin ülkeyi bir ağ gibi sarması ile birlikte kısa yoldan fiyatların artışından sorumlu olarak zincir marketler ilan edildi. Böyle olunca da zincir marketlerde denetimler başladı. Denetimler başladı da fiyatlarda düşüş mü meydana geldi? Şahsen fiyatlarda bir gerilime görmüyorum. Hatta, özellikle akaryakıt fiyatları her gün olmasa bile hafta 2-3 kere zamlanıyor. Akaryakıta yapılan zammın hayatın her alanına yansıdığını bilmemek mümkün değil. Bunu yapan da devlet. Devletin izni olmadan söz konusu zamların yapılması ve uygulamaya konulması mümkün değil.
Bu arada çiftçiler tarım girdilerinde yaşanan fiyat artışlarını her gün dile getiriyorlar. Yapılan açıklamalara göre başta gübre olmak üzere tarım girdilerinde yaşanan fiyat artışlarının yüzde yüzün üzerinde olduğunu belirtiyorlar. Bu gelişmeler ister istemez tarım ürünlerinde üretim maliyetlerini hızlı artıyor. Üretim maliyetleri artıyor ama çiftçinin ürettiği ürünü satarken üretim maliyetlerindeki artışı karşılayacak bir fiyata elinden çıkartamıyor. Kısacası, üretim maliyetindeki artış piyasaya anında yansırken nedense üretici bu fiyat artışından yararlanamıyor. Kısacası, üretici de zararda tüketici de. Peki, kazanan kim diye sormayın. Öylesine bir düzen kurulmuş ki, birkaç aracı işin kaymağını yiyor. Hemen belirteyim ki bu iş böyle yürümez. Çiftçilerin sayısı ile birlikte ekili arazilerin yüz ölçümleri de giderek azalıyor. Bir süre sonra tarım ürünlerinin hepsini dışarıdan almak zorunda kalma ihtimalimiz var. Gerçi şimdi de tarım ürünlerinin büyük bölümü ithal ediliyor, dünya çiftçilerine ödeme yapıyor, onların refah seviyesini yükseltiyoruz ama kendi çiftçimiz sefilleri oynamaya mahkûm durmada.
Peki, bu işin sorumlusu kim? Bazı aracılar demek derde derman oluyor mu? Olmuyor. Çünkü uygulanmakta olan sistemde fiyat artışlarının sorumlularını bulmak için yapılan denetimler sırasında Ticaret Bakanı Mehmet Muş yaptığı açıklamada, “Denetim yapılacak ama fiyatlara müdahale edilmeyecek” diyerek öyle anlaşılıyor ki, bir takım çevreleri rahatlatmış oldu ama fiyat artışları da devam ediyor. Özellikle de devletin kontrolünde olan ürünlerde fiyat artışları devam ediyor. Esnaf fiyat artışlarını genellikle dolardaki yükseliş ile izah ediyor. Elbette dolardaki yükselişin özellikle ithal ürünlerde fiyat artışına sebep olmasının yadırganacak bir yanı yok. Ancak, elindeki ürün eski döviz kurundan ithal edilmiş olmasına rağmen, fiyatında piyasaya çıkarken dövizdeki artışı da katlayan bir artış görülüyor. Niçin böyle yapıldığını sorduğunuzda da özellikle küçük esnaf, “Sattığım ürünün yerine yenisini koyabilmem için fiyatlarını kur artışına göre ayarlamam gerekiyor” diyerek durumu izah ediyor. Daha öncede belirtmiştim. Mahalledeki bakkalımız durumun nasıl olduğunu, fiyat artışlarını nasıl karşıladığını sorduğumda, “Şimdiye kadar sattığım şekerin toptancıdan bugün yenisini sattığım fiyata verdi. İster istemez satarken ben de fiyatını artırarak satmak zorundayım. Çünkü eski fiyattan sattığımda yerine yensini koymam mümkün değil” karşılığını vermişti. Kısacası, aslında fiyat artışlarının sorumlusu kesinlikle küçük esnaf değil. Büyük şirketler istedikleri gibi fiyat ayarlaması yapıyorlar. Meseleye bu açıdan baktığımızda uygulanmakta olan sisteme serbest piyasa demek yanlış olacaktır. Çünkü uygulanan sistemin başıboş piyasa olarak nitelendirilmesi daha doğru oluyor.
Fiyat artışlarında elbette dövizdeki artışın önemli bir rolü var ama tüm zamları dövizdeki artış ile izah etmek sanıyorum başıboş piyasaya destek vermek anlamına geliyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.