Bir takım kararlar alınıp uygulamaya konuluyor, bir süre sonra bazı tedbirler hayata geçiriliyor ya da geçirilmeye çalışılıyor. Söz gelimi okulların açılarak yüz yüze eğitimin başlatılmasına karar verildikten sonra, vaka sayılarında artışın devam etmesi üzerine bir takım tedbirler üzerinde düşünüldüğü medyaya yansıyor. Düşünülen tedbirler ise haberlere göre öncelikli olarak sınıflarda öğrenci sayısının azaltılması söz konusu. Ancak, böyle bir kararın alınabilmesi için sınıf sayıları artırılamayacağına göre ikili eğitim söz konusu olabilir. Ancak, henüz ülkemizde normal şartlarda bile öğretmen açığımız var iken yeni sınıflar nasıl açılabilecek sorusu cevapsız kalıyor. Bunun yanında hafta sonu da eğitimin sürdürülmesi böylece sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılması söz konusu. Sınıflarda öğrenci sayısının azaltılması salgından öğrencilerimizi korumada ilk akla gelen bir tedbir olarak görülüyor. Ancak, bunun düşünülmesi için ille de okulların açılması mı gerekiyordu, bazı sınıflarda ortaya çıkan salgından önce bu hususlar düşünülebilirdi. Okulların açılacağı günde de bu köşede hatırlattığımız gibi ister istemez sınıflarda öğrenci sayılarının azaltılabilmesi için sınıf sayılarının artırılması, bunun için de mekân yetersizliğine bir çare bulunması gerekiyordu. Mekân sayısı ikili eğitime geçilerek ya da hafta sonları okulları açık tutarak giderebilir. Ancak, sınıflarda öğrenci sayılarının azaltılması için sadece mekân sorunun çözülmesi yeterli olmuyor, öğretmen sayısının artırılması gerekiyor. Bu ise karar verilerek bir anda halledilebilecek bir konu değil. Öncelikli olarak mevcut öğretmen açığının giderilmesi, ardından da yeni ihtiyaca göre yeni öğretmen alımına ihtiyaç var.
Elbette bu da imkânsız değil. Devlet için yeni öğretmen almak sorun olmaz sanıyorum. Tayinini bekleyen sırada yüz binlerce öğretmen olduğu da düşünüldüğünde sorun çözülmez değil. Ancak, bu da bugün karar verip yarın hayata geçirilebilecek bir durum değil. Yaz tatili boyunca bu işler düşünülüp gerekli tedbirler alınmış olsaydı sanıyorum okullar açıldıktan sonra ortaya çıkan sorunlara nasıl çözüm bulunacağına kafa yorulmazdı. Çünkü iki senedir yaşanan bir salgın var ve salgının özellikle kalabalık ortamlarda yayıldığı da biliniyor. O zaman niçin hiçbir adım atılmadan okulların açılmasına karar verildi? Karar verilmekle de kalınmadı okulların sonuna kadar açık tutulacağı açıklamaları yapıldı? Bu açıklamaların yapıldığı günlerde de vaka sayıları ve salgında hayatını kaybedenlerin sayılarında bir düşüş söz konusu değildi. Salgının önünün yoğun aşılama ile kesileceği kanaati vardı. Bu kanaat genel olarak bugün de devam ediyor ama bir türlü toplumsal bağışıklığı sağlayacak bir aşılama rakamına ya ulaşılamadı ya da ulaşılsa bile beklenen sonuç alınamadı.
Önümüzdeki günlerde salgın biraz daha artacak olursa okullar için yeni bir kapanma dönemi gündeme gelebilecek endişesi söz konusudur. Hemen belirteyim ki sınıflarda öğrenci sayılarının azaltılması, nasıl olursa olsun kalabalıkları azaltabilir. Ancak, salgın sadece okullardaki kalabalık sebebiyle yayılıyor değil. İşin garip tarafı aradan geçen iki yıla rağmen virüsün insanlara hangi yolla bulaştığı bile netlik kazanmadı. Kısacası belirsizlik aşılamada da devam ediyor. Böyle olunca sınıfların azaltılması da alınacak bir kararla hayata geçebilecek gibi görünmüyor. Bugünlere aylar öncesinden hazırlıklı olunması gerekiyordu, bu olmadı. Öğrencilerin okulları ile ilişiğinin giderek azalması hayat ile de ilişkilerinin azalması soncunu doğurmaya başlayınca okulları açalım, çocukları sıkıntıdan kurtaralım denildi ama bu defa velilerde ve okul yöneticileri ile öğretmenlerde ortaya çıkan tereddüt ister istemez insanı düşündürüyor. Düşünmenin de ötesinde insan bu tedbirler yaz ayları boyunca niçin hayta geçirmek için gerekenler yapılmadı diye sormadan edemiyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.