Bismillâhirrahmânirrahîm;
SON on senedir Türkiye’yi en çok meşgul eden alanlardan biri de göç dalgalanmalarıdır. AB ülkeleri, mevcut yapılarını bozacak düzeyde mülteci kabul etmekten kaçınıyor. “Göç ve Uyum Bakanlığı” aracılığı ile göçmenleri kontrollerinde tutmaya çalışıyorlar. Sosyal yapıyı alt üst edeceği endişesi ile, Afgan göçmenlerini kabul etmek istemiyorlar. Zorunluluk karşısında, bu işi Türkiye’ye ihale etmeye çalışıyorlar. Göçmen politikasına ciddi bir bütçe ayırıyorlar.
Türkiye’de; Suriye, İran, Irak, Afganistan gibi ülkelerden 10 milyona yakın göçmen var. Göçmen cenneti gibiyiz. ABD, BOP hedefleri çerçevesinde, nüfus hareketliliği üzerinden “bazı alanlar”ı boşaltacak politikalar izliyor. Türkiye; iç göç de dâhil, ABD’nin bu projesini dikkate alıp çıkarlarını koruyacak stratejiler geliştirmek zorunda. “Planlama” görevi yapmak üzere “Göç ve Uyum Bakanlığı” kurmak bunlar arasında.
Ortada, Suriye göçmenleri örneği var. 10 senelik süreçte onlara iş bulmak, ekonomiye kazandırmak, bazılarına “vatandaşlık” vermek dışında ne yaptık? Bunlar günü kurtarmak türünden çözümler! Her insan kendi ülkesinde rahat eder. Onları kendi ülkelerine gönderme planımız nerede? Bu süreçte, hem Suriyeli göçmenleri ülkelerine gönderme çalışması yapılamadı; hem de Suriye, Batılılar tarafından yağmalandı.
Göçü planlayamayışımız şairin şu beytini hatırlattı: “Ne on yıllık, ne beş yıllık plan var, / On söz duysam dokuzunda yalan var.” Sayın Kurtulmuş’un, “Suriye politikası baştan beri yanlıştı” sözü geçerliliğini koruyor.
ABD’NİN OYUNU
2011’DE Erdoğan ve Beşşar Esad aileleri Antalya’da 5 günlük tatil yaptılar. Suriye’nin Türkiye’ye katılması, sınırların kaldırılması bile konuşuldu. Tatilin hemen arkasından, ABD, Türkiye’nin, “Suriye ile düşman olması” kararını bildirdi. İç savaş başlamadan önce, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Şam’a gönderildi. 8 saatlik görüşme oldu. Beşşar Esad’ın yardımcısı Dr. Necah el-Attar’ın anlattığına göre, Dışişleri Bakanı’nın istekleri ABD’nin istekleri idi. Sanki ABD’yi temsilen gelmişti.
2011’de Suriye iç savaşı başladı. Saadet Partisi 2012’de bir heyetle Suriye’ye giderek kardeş kanı dökülmesini önlemek için Esad’la görüştü. Taleplerini kabul ettirdi. Türkiye’de yandaş medya, Saadet Partisi’ne linç kampanyası başlattı. Başlangıçtan beri Millî Görüşçü kalan bir partiye Esadcılık iftirası attı. ABD’nin sözcülüğüne soyundu.
Suriye heyetinde tercüman olarak bulunan Saadet Partisi GİK Üyesi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, Şam’da Esad ve Yardımcısı ile yaptıkları görüşmeleri 28.10.2019’da, TV5’te ayrıntıları ile anlattı. Suriye politikasını ABD’nin belirlediğini açıkladı.
İç savaş sonrası, Türkiye Esad’ı bahane ederek Suriye ile diplomatik ilişkileri kesti. Çözüm yollarını tamamen kapattı. Suriyeli göçmenlerin haklarını koruyamadı. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler Suriye’de etkili konuma geldi.
Mehmet Barlas, hükümetin Suriye iç savaşına ABD’nin çıkarlarına göre yaklaştığını yazdı: “Suriye’nin bütünlüğünü savunmamız gerekirken, Esad takıntısı ile, sonunda bizi de vuracak bölücülüğe destek verdik.” (Sabah, 07.09.2018)
ŞİMDİ DE AFGANİSTAN
Daha, Suriye göçmenleriyle ilgili bir “planlama” yapamamışken, şimdi de Afgan göçmenleri gündemde. ABD ve NATO’nun Afganistan’dan çekilmeye başlamasından sonra, Taliban örgütü ABD yanlısı hükümete karşı saldırılara girişti. Ülkenin büyük bir bölümünü ele geçirdi. Geçtiğimiz Pazar sabahından itibaren Kabil’e giriş yapmaya başladı. Aynı gün, Cumhurbaşkanı Eşref Gani Afganistan’ı terk etti. ABD, Kabil Büyükelçiliği’ni tahliyeye girişti.
Afganistan’da “Taliban’lı günler” başladı. Taliban Kabil’e girerken, “Türkiye ile dost ve müttefik olmak istediğini” açıkladı. Türkiye ve dünyaya şu mesajı verdi: “Afganistan’daki tüm yabancı güçleri ‘işgalci’ olarak göreceğiz.”
Taliban’ın yönetime gelmesinden sonra, Türkiye’nin ABD ve NATO adına Afganistan’da görev alması çok riskli!.. ABD, Afganistan’dan çıkarken Taliban’la anlaşmıştı. Bölgede büyük hesaplar dönüyor. Batılılar, radikal ve infazlarıyla tanınan Taliban ile karşı karşıya gelmek istemiyor. Bilelim ki, ABD’nin bulunduğu yerden hayır gelmez. Çıktığı yerde problemler bırakır. Türkiye, Afganistan’da “işgalci” durumuna düşmemeli. Kendi iradesiyle bir Afganistan ve göç politikası oluşturmalı.
Türkiye’de, AB ülkelerinin tamamından fazla düzensiz göçmen var. Göçmenleri Türkiye’de misafir etmek güzel; ama kamu düzenini bozmamak şartıyla! Ülkenin bir taşıma sınırı var. Göçmenlerle ilgili iyi hazırlanmış bir “yol haritamız” bulunmalı. Nihai hedef, göçmenlerin ülkelerine dönmesini sağlamak olmalı.
Suriye iç savaşının aktörleri, göç problemini çözemezler. Muhalefet bunu görerek, kamuoyunun karşısına ciddi bir “göç politikası” hazırlayarak çıkmalı.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Harun - Düzensiz göçmenlerin belirli bölgelerde yoğunlaşması iç tehdit ve güvenlik sorununu akla getiriyor. Suriyeliler genellikle Mardin, Urfa, Kilis, Antep ve Hatay da nüfus patlaması yapması geleceğimizi tehdit etmektedir. 500 binden fazla suriyeli çocuk doğmuş. Devamlıda dogurmaktadırlar. Tehdit bu safer dıştan değil içten gelmektedir.
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.