Karamsar bir kavram, bir söz ile yazıya başlamanın bahtsızlığı günümüzün başlıca sorunlarından kaynaklı. Günün sorunlarını, yaşanmakta olanlar ister istemez insanı karamsarlığa itiyor. Sadece kendimizden sorumlu olsak, olanlara gözlerimizi kapatsak, kulaklarımızı tıkasak, hissetmesek belki her şey kolay olabilir. Öyle olmuyor. Acılar yumağında debelenip duruyoruz. Dört bir yanımız olumsuzluklarla donanımlı. Tam bir karmaşa.
İnsan merkezli bir dünyada insanların yaşadıklarını umursamadan geçip gitmek, duygusuzlukla sorumluluklardan kaçmak çözüm olsa… Olmuyor. İnsan olma sorumluluğumuz, duyarlılığımız bizi de elbette üzüyor ve yoruyor.
İnsanın huzur ve mutluluğu aile ortamından başlar, çevreye dalgalar gibi yayılır. Yayılması gerekir. İnsanlar birbirlerinden sorumludurlar. Kendileri için iyi ve güzel olanı nasıl arzuluyorlarsa, diğerleri için de istemeliler. İslâm inancı bunu gerektiriyor.
Yazımızın başlığına “Dehliz” dedik. Karanlık kuyu ve çıkmaz bir yol da diyebilirdik.
Günümüzde odaklanılan konular, belli kesimler veya kendilerine yakın olanlar bağlamında bakıldığında çıkmazlar daha bir karmaşık hâle geliyor. Bu da insanları daha çok hem karamsarlıklara hem de çıkmazlara sürüklüyor.
Sabahleyin bir video geldi, izleyince dehşete düştüm. Bir genç, sekiz katlı bir binanın üzerinde atlamak üzere iken videosu çekilmiş. İnsanlar bağrışıyor, yalvarıyor, sesler duyuluyor. Çadır gelinceye kadar atlıyor ve betona çakılıyor.
İnsanların cinnet hâlleri, çok yönlü farklı biçimlerde yansıyor ve dışa vuruyor. Olaylar, cinayetler birbirinden soyutlanamaz. İnsanlığı mutsuz, tedirgin ve umutsuz eden nedir, nelerdir? Sadece kadın cinayetlerine odaklanıldığında diğerlerinin ya farkına varılamıyor ya da amaçlı bir biçimde çarpıtılıyor. Her insan ölümü insanlığın ölümü. İnsanı bunalımlara iten, umutsuz kılan bir hayat, bir yaşama tarzı bir geleceksizlik etkiliyor. Çaresizlikler insanı uçlara itiyor. Dengesizlikler ve adaletsizlikler ise daha çok etkiliyor ve tetikliyor.
Dengeler hayatın her alanı, insanların her kesimi için önemli. Genç nüfusu ve kuşağı çok güçlü olan bir topluma bir gelecek sunulamıyorsa, önleri açılamıyor ve kapanıyorsa umutsuzluklar başlar. İnsanları eğitmek, diploma vermek güzel, ancak bu çıplak belgelerin bir karşılığı olmadıkça bir anlamı olmaz.
Kapitalist sistem dengesizlikler üzerine kurulu. Kazananın çok kazandığı, diğerlerinin sadece öylesine bir unsur olduğu görülür. Toplumsal dengeler bozulunca, demokrasi oyununu güçlüleri kendinden yana yontuyor. Bu, bir kesim için değil, hemen her kesim için geçerli.
İnsanın inancını yitirdiği, metafiziğin bir anlamının olmadığı pozitivist düşünüşün egemen olduğu, materyalist anlayışın hüküm sürdüğü toplumlarda zaten denge aranamaz. Bu hayat dengesizlikler üzerine kuruludur.
İnsan bir değer değildir. İnsan çıkarların aracıdır. Bir yanıyla hümanist düşünüşle insan tanrı konumuna itilirken bir yanıyla da insan insanın tutsağı ediliyor. Kendi hükmünü gerçekleştiriyor. Aklın sınırsız hırsına tutsak oluyor, başkalarını da tutsak ediyor. Akıl kendi putunu örüyor. Kalbin ve sevginin kapılarını kapatıyor. Gücü sadece kendinde görüyor.
Manevî yoksunluklar insanların uçurumlarını artırıyor. Hemen herkes ince bir iple hayata tutunuyor gibi. Birikenler anlık cinnetlere neden olabiliyor. Bağlanılan ip güçlü olmadığından bir anda kopuyor. Bu da engellenemez sonuçlara itilmesine neden oluyor.
Metafizik ve manevî güç insan için bağlayıcı ve tutucu oluyor. Manevî yoksunluk gelecek duygusunu yok ediyor. İntihar ile cinnet ile hayatın burada biteceği sanılıyor ya da ip nerede koparsa kopsun duygusuna kapılınıyor. İnsan, kendi kendinin uçurumu oluyor.
Bu karanlık dehlizden çıkış yolu, manevî güç insan olma, adil olma ve merhametli olmayla olur. Hiçbir şey kendiliğinden olmuyor. Hayatta yaşananlar sürekli hareket hâlindedir çünkü.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.