Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti Grubu’nda yaptığı konuşma bazı gazetelerde farklı başlıklarla verilmişti ama sonuçta Kılıçdaroğlu’nun darbecilerle birlikte oluşu noktasında adeta görüş birliği oluşmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşması CHP’ye yönelik bildiri tepkisi olarak nitelendirilerek, “Amirallerin başkomutanı Kılıçdaroğlu”, “Kılıçdaroğlu darbecilere diyet ödüyor”, “Darbecilerin sözcülüğü Kemal Bey’e verilmiş”, “Baş darbeci CHP” gibi başlıklar altında medyada yer aldı. Bu başlıklar ister istemez akla çeşitli soruları getiriyor. Söz gelimi bu ülkede bir gece yarısı operasyonu ile Anayasa değişmemiş ise bir tek başkomutan var. O da bugün için Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Yani mevcut şartlarda başka hiç kimsenin ikinci bir başkomutanlığa soyunması mümkün değil. Eğer böyle soyunan var ise bunun kararını vermesi gereken yargı değil mi? Yoksa başlatılmış soruşturma kampanyasına Kılıçdaroğlu ve CHP de alındı, aleyhlerinde bazı delillere mi ulaşıldı? Böyle bir durum söz konusu ise bunun toplum ile paylaşılmasının da bir usulü ve yolu vardır.
Aslında Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları ağır bir suçu ifşa ediyor. Gerçekten Kılıçdaroğlu darbecilerin başkomutanı ise yayınlanan bildiriye imza atan 104 emekli amiralin emir vereni demektir. Böyle bir durumun olmadığı ortada iken hemen her gün yapılan açıklamalarda yeni darbeciler ve darbe komutanlarının ortaya atılması, bununla da yetinmeyip CHP’nin baş darbeci ilan edilmesi olayı biraz ciddiyetten uzaklaştırmakla kalmıyor, mesele iç politika malzemesi yapılıyor demektir. Bu arada özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasındaki bazı cümleleri olduğundan farklı bir şekilde manşetlerine taşıyan gazeteler suç işlemiş olmazlar mı? Hemen belirteyim ki derdim meslektaşlarımı suçlu ilan etmek değil. Çünkü ortada bir mahkeme kararı olmadan bu ülkede hiç kimse ve kurum suçlu ilan edilemez, ilan edilmemeli, edenler suç işlemiş olurlar. Belli yerlere şirin görünme gayreti ile bile olsa bu tür davranışlar kraldan fazla kralcılık olur. Bunun da ötesinde ister istemez kamplaşmayı körükler. Bundan da bu ülkede yaşayan kimsenin bir faydası olmaz. Çünkü geldiğimiz noktada iktidar ve muhalefet adalet mekanizmasının işleyişinden şikâyetçi. Hemen herkes yargının kendi isteklerine göre karar vermesini bekler bir durumda. Bunun için de hemen her fırsatta başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere yargıya karşı eleştiri kampanyaları yürütülüyor. Bu ise yargı kararlarına güveni sarsıyor. Böyle bir durumda yargının siyasetin dışında tutulması hususunda en önemli görev iktidar sahiplerine düşüyor. Çünkü toplumda herkesin yargı karşısında eşit olması gerekiyor. Bunun uygulanmasını aksatacak, zorlaştıracak söz ve fiillerden uzak durulması gerekiyor. Böyle olmaz da herkes kendine göre hükümler verir ve bu verdikleri hükmü dayatmaya kalkarlarsa bilinsin ki bundan toplumun her kesimi zarar görür.
Sonuç olarak bir ülkede yargının adaleti tecelli ettirmesi herkesin aklına estiği gibi konuşması ve birilerini suçlaması ile sağlanamaz. Özellikle iktidar sahipleri ve yandaşları sahip oldukları güce dayanarak kendilerini yargının, emniyetin yerine koymaya kalkışırlarsa adaletin tam olarak tecelli etmesi mümkün olmaz. Özellikle de yargı güçlülere karşı da güçsüze karşı da eşit mesafede olmak durumundadır. Ancak, bir takım yollarla yargı etki altına alınmaya çalışılırsa orada adaletten söz etmek zorlaşır.
Bu bakımdan sadece 104 bildirici emekli asker değil, eğer doğru ise baş darbeci ilan edilen CHP, darbecilerin başkomutanı ilan edilen Kılıçdaroğlu, yok eğer ortada böyle bir iddia yok da bazı gazeteler bir yerlere şirin görünmek için söz konusu başlıkları atmışlar ise onların da yargı önünde hesap vermeleri gerekmez mi? Vermiyorlarsa işlenen suçlar cezasız kalmaz mı?
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Özay Görgün - Gündem değişikliği kim tarafından oluşturuluyor her zaman ve neyin üstü örtülmek isteniyor ?
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.