Geçmiş darbelerin hemen hepsinin arkasında ABD onayının olduğu bilinmeyen bir husus değil. Bunun da ötesinde darbe dönemlerinin sona erdiği anlamına gelen geçiş zamanlarında oluşan yeni siyasi ortamlarda da bazı sivillerin ABD’ye giderek adeta oradan onay aldıkları da bilinmeyen bir şey değil. Kısacası, geçmişte yaşananlar hatırlandığında 104 imzalı bildirinin arkasında da yabancı bir el ya da ellerin olabileceğini düşünmek yanlış olmayacaktır. Özellikle de gece yarısı bildirisinin üzerinden çok geçmeden ABD, Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası kapsamında Türkiye’ye uygulanması ilan edilen yaptırımların hayata geçmesine birkaç gün kalmış olması ve yaptırımların dün itibariyle uygulanacak olması ister istemez son bildirinin arkasında da yabancı güçlerin olabileceğini akla getiriyor. Bu arada Karadeniz etrafında Ukrayna ile Rusya arasında ortaya çıkan gerilimin de aynı zamana rast gelmiş olması şüpheleri daha da yoğunlaştırıyor.
Diyebiliriz ki, Rusya ile ABD’nin Karadeniz’de havayı gerginleştirmesi, bu arada NATO’nun da işin içine sokulmaya çalışılması, hatta NATO’nun Rusya karşısında Ukrayna’ya destek vermesinin dillendirildiği günlerde yayınlanan bildiri ile ilgili olarak çeşitli soruların akla gelmesi sanıyorum abartı olmayacaktır. Öte yandan Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin ısrarlı bir şeklide Yunanistan tarafından gerginleştirilmesi, Akdeniz’in adeta Yunanistan tarafından kapatılmaya çalışılması Yunanistan’da ABD’nin yeni üsler oluşturması, askeri varlığını sürekli artırması da ister istemez yeni bir planın uygulamaya konulması anlamına geliyor.
Birkaç gün önce de dile getirmeye çalıştığım Kıbrıs Rum Kesimi’nin NATO’ya alınması yönündeki bir takım çabaların ve söylemlerin gündeme getirilmiş olmasını bir bütün olarak düşünmek ve değerlendirmek gerekiyor. Bu noktada bir hususu özellikle belirtmek istiyorum. Rusların sıcak denizlere inme düşüncelerinin yeni olmadığıdır. Bu bakımdan Karadeniz’den boğazlar ve Ege yoluyla Akdeniz’e inen Rusya, Suriye’de 10 yılı aşkın bir süredir devam eden iç çatışmalar sırasında bu ülkedeki varlığını artırmış, hâkim olduğu üs ve alanları genişletmiştir. Ancak, bu gelişmeler ABD ve koalisyon ortaklarını hiç rahatsız etmemiştir. Eğer rahatsız etmiş olsaydı hiç olmazsa yapılan açıklamalarda Rusya’ya yönelik tepkilerini dile getirirlerdi. Böyle bir durum şimdiye kadar hiç olmadı. Görünen o ki iki tarafta aralarında ilan edilmemiş anlaşmalara sadıklar. Dünyayı paylaştıkları alanları sömürmeyi sürdürüyorlar bunu da kendi aralarında bir çatışmaya meydan vermeden yapmaktadırlar. Tüm bunları kafa karıştırmak için sıralıyor değilim. Ülkemiz bir yandan salgınla ve salgının sebep olduğu sorunlarla boğuşurken birden bire emekli denizcilerin bir bildiri yayınlayarak insanımızın dikkatini sadece o noktaya çekmiş olmalarını bir tesadüf olarak nitelendirmeyi gerçekçi bulmuyorum.
Adına ister Büyük Ortadoğu Projesi ister sömürgecilerin dünyayı yeniden dizayn etme hamlesi diyelim ülke olarak sımsıkı kenetlenmiş olmak durumundayız. Kenetlenmeye zarar verecek her hareketten kaçınmak mecburiyetimiz var. Çünkü şimdiye kadar sıkça görüldü ki sömürgeciler dünyayı sömürü konusunda aralarında anlaşma halindedirler. Bu sömürüyü daha ucuza kapatmak ve işlerini kolaylaştırmak için zamanla değişen bazı iç ve dış maşalar bulmakta ve kullanmakta güçlük çekmiyorlar. Meseleye bu açıdan bakıldığında ABD’nin Türkiye’yi hasım ilan etmesi bir takım yaptırımları uygulamak için harekete geçmesi Türkiye’nin Rusya ile bağlarını zayıflatmaya, daha doğrusu kendi iç sorunları ile boğuşmak, bu tür planların sonuçlarını düşünmekle meşgul etmeye çalışılması hayali senaryolar değildir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.