Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamd, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Batıl; dışı süslü içi boş sepet gibidir. Batıl; hakkı ve haklılığı örten bir perdedir ve temelsiz ideolojiler, düzenler ve inançlardır. Batıl; boş şey, amaçsız ve faydasız her iştir. Allah dışında, önünde diz çökülen, sözü dinlenen, hükmüne rıza gösterilen sahte ilahlar da batıldır. Haklı bir sebep ve gerekçeye dayanmayan, zulüm olan ve hak edilmeyen şey de batıldır. “İnsanların mallarını batıl yollarla yemeyin” ayetinde bu anlamda kullanılmakta, bir takım Yahudi ve Hıristiyan bilginlerin, haham ve rahiplerin insanların mallarını batıl yollarla yedikleri haber verilmektedir. Tevbe 34: “Ey iman edenler, Yahudi bilginler ile Hıristiyan rahiplerin birçoğu, insanların mallarını batıl yollarla, haksız yere yerler, insanları Allah yolundan, İslam’a girmekten, İslam’ca yaşamaktan alıkoyarlar…” Bunun için sömürgeciliğe dayanan Batı medeniyeti, batıl, içi boş bir medeniyettir. Bu Batı’nın ürettiği kapitalist düzen de yine içi boş batıl bir düzendir. Kapitalist düzen bir ezen ve ezilen düzenidir ve bu düzeni kim yürütürse yürütsün bu karakter değişmez. Kapitalist düzenin topluma sunduğu şeyler ise; 1-Ahlaki ve manevi yozlaşma, 2-Ekonomik yıkım, 3-Uluslararası ilişkilerde ve dış politikada küresel sömürgecilerin kölesi olmaktır. Türkiye, tercih edilen bu kapitalizm yüzünden krizdedir. Türkiye’nin bu krizden kurtulması, milletimizin yürütülen kapitalist düzenin, bu krizi üreten mikrop olduğunu görmesine bağlıdır. Ayrıca milletimiz; on sekiz yıl ülkeyi idare eden AK Parti’nin inatla bu kapitalist düzeni yürüttüğü gerçeğini de kabullenmelidir. Bu teşhis, sağlıklı bir şekilde yapıldıktan sonra, kurtuluşun tek çaresinin Milli Görüş, Saadet Partisi iktidarı olduğuna da inanmak gerekir.
TEŞHİS
Türkiye’de geçmişte ve özellikle AK Parti iktidarı döneminde uygulanan ekonomik politikalar; ırkçı emperyalizmin finans kapitalizminin Türkiye’ye bütün müesseseleri ile yerleştirilmesine yönelik olmuştur. Türkiye’mizi borca esir ederek sömürmek, bölmek ve işgal etmek isteyenler, yıkım politikalarını, işbirlikçi iktidarlar eliyle aksatmadan yürütmektedirler. Bu ahlaki ve ekonomik yıkımın sebebi faiz ekonomisidir. Ülkemizde âdil bir ekonomik düzen mevcut değildir. Herkes ürettiği kadar tüketme hakkına sahip olmayıp, ufak bir azınlık hiç üretmeden üretenlerin haklarını batıl yollarla gasp etmektedirler. Rant ekonomisinin temel özellikleri şunlardır: 1-Faiz, haksız vergi, zam, düşük ücret ve düşük taban fiyatları ile halkın sahip olduğu bütün imkânlar elinden alınmaktadır.2-Faiz, kur oranları ve enflasyon politikaları vasıtasıyla, halkın imkânları iç ve dış sermaye gruplarına aktarılmaktadır. Bütçe “denk bütçe” esasına göre yapılmadığından öngörülen bütçe açığı yüksek faizli borçlanma ile karşılanmaktadır. 3-Yıllardır uygulanan faiz ekonomisi sonucu, üretim durma noktasına gelmiş, ihracat azalmış, ithalat artmış, dış ticaret açığı büyümüştür. 4-Giderek büyüyen cari açığın sıcak para ile karşılanması neticesinde, ekonomi dış müdahalelere açık hale gelmiş ve sürekli kriz tehdidine maruz kalınmıştır. 5-Artan işsizlik ücretlerin azalmasına sebep olmakta, işsizlik ve düşük ücretli kayıt dışı istihdam sonucunda gelir dağılımı adaletsizliği tahammül boyutlarını zorlamakta ve böylece sosyal patlama riski artmaktadır. 6-Ülke ekonomisinin bel kemiği durumundaki tesisler, güvenlik ve savunmamızla ilgili sektörler, topyekûn küresel sermayenin eline teslim edilmektedir. 7- Merkez Bankası’nın bankaları fonlaması ve yüksek faizler, kamu kurumu ve kuruluşlarının paralarının ve gelirlerinin özel bankalara düşük faizle yatırılması, kamu kurum ve kuruluşlarının finansman ihtiyaçlarının özel bankalardan yüksek faizlerle karşılanması. 8-Özelleştirme, kiralama ve ihale yolsuzlukları, israflar ve yüksek maliyetli hizmet yatırımları… Bu faizci kapitalizm ekonomisi ve uygulamaları ile ülke ekonomisinin düzlüğe çıkması ve “güçlü ekonomiye geçiş” mümkün olmamaktadır. Çünkü bu düzenin kasası sermaye sahipleri için dolup boşalmakta, millete gösterilen sepetin içinde ise hiçbir şey bulunmamaktadır.
TEDAVİ
Bu teşhisten açıkça anlaşılacağı gibi, yaşanan ahlâk ve ekonomik krizinden kurtulmak için faiz ekonomisinden, reel üretim ekonomisine geçmek gerekir. Bu geçiş için önce, Batı işbirlikçiliğine dayanan taklitçi, muhafazakâr ve sosyal demokratlıktan, yerli ve milli olan Milli Görüş’e dönmek şarttır. Milli Görüş’e dönmeden “reel üretim ekonomisi”ne geçiş mümkün olmaz. Türkiye’nin bütünüyle kalkınması, adil bölüşüm ve herkese refah sadece Milli Görüş ile gerçekleşebilir. Milli Görüş; hakkı üstün tutan gerçek bir zihniyete, nefis terbiyesini esas alan hidayet, feraset ve dirayet sahibi bir kadroya, Allah’ın rızasını gözeten bir iş ahlakına, hesabın Allah’a verileceği güne iman ile denetlenen bir muhasebe şuuruna sahip olmaktır. Ancak bu şuurla millete hizmet edilir ve adil bir düzen kurulur. Bir kadroya iktidarı millet değil Allah verir. Allah, kullarına iktidarı sebeplerle verir. Bu sebepleri yaratan da yine Allah’tır. Allah’ın iktidar verdiği insanlar ya hak ve adalet ile yönetirler veya batıl ve zulüm ile yönetirler. AB’yi üstün medeniyet, faizci kapitalizmi muteber düzen, ABD’yi ve küresel güçleri stratejik müttefik olarak gören kadroların iktidarı zulüm iktidarı olur. İslam’ı üstün medeniyet, adil düzeni muteber düzen, Müslümanlar ve bütün insanlar ile bir araya gelerek yeni bir saadet dünyasını gaye edinen kadroların iktidarı ise hak ve adil olur. Hak ve adil bir iktidar için en önemli esas, Önce Ahlâk ve Maneviyat prensibine bütün yönleri ile bağlı kalmaktır. İş ahlâkını gözetmek ve israfın her türlüsünü ortadan kaldırmak adil yönetimin gereklerindendir. Faiz, kumar, haksız kazanç, rüşvet ve yolsuzluk gibi kötülükler ile mücadele etmek adil bir yönetim için önemli bir görevdir. Selam hidayete tabi olanlara…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.