ABD hangi ülkeye demokrasi ve insan hakları götürmek için müdahale etmiş ise, bırakın demokrasi götürmeyi, işgal ettikleri ülkelerde insan bırakmadılar, ülkeleri de yerle bir oldu. Aynı şeyi AB ülkeleri için de söylemek yanlış olmayacaktır. ABD ile birlikte hareket ettikleri Afganistan, Irak, Suriye ve Yemen birer harabeye dönüştü. Buna rağmen hâlâ her ağızlarını açtıklarında işgalciler kendilerini demokrasi havarisi olarak takdim ediyorlar. Tüm bunları düşününce insan kendi kendine, “Bunlar kendilerini akıllı tüm âlemi aptal mı sanıyorlar?” diye sormadan edemiyor. Tersyüz ettikleri gerçekler sadece yıkım ve yok etmekten ibaret. Haçlılar tüm yaptıklarına rağmen kendilerini demokrasi yandaşı olarak takdim etmekle kalmıyorlar, bir de hiç utanmadan Avrupa Birliği Parlamentosu’nda alınan bir kararda Türkiye’nin Suriye’de ne işi olduğunu sorguluyorlar.
Hâlbuki Türkiye’nin ne işinin olduğu değil, kendilerinin ve koalisyon ortakları ABD ile Rusya’nın Suriye’de ne işinin olduğunu sorgulamaları gerekiyor. Ancak, işin bu boyutunu sorgulamalarının kendi tutarsızlıkları ve ikiyüzlülükleridir. Ancak, bundan kaçınıyorlar çünkü sorguladıklarında kanla besleniyor olmalarını hatırlayacakları için olsa gerek işin aslını gizlemeye yönelik stratejiler uyguluyorlar. Bu noktada yakıp yıktıkları ülkelerin Müslümanların ülkeleri olması, döktükleri kanın da Müslümanlara ait olmasının dikkatlerden kaçırılmaması gerekiyor. Bu görüntünün iki boyutu var. Birincisi Haçlıların sömürgeciliği ve soygunculuğu, soymaya bir türlü doymamaları, ikincisi ise Müslümanlara duydukları kin ve öfkenin hangi boyutlara ulaşmış olduğudur. Kısacası, yüzyıllar öncesinden gelen Haçlıların İslam düşmanlığıdır. Bu gerçeği görmezden gelerek Haçlılarla kurulacak her türlü ilişki yeni aldanmaların, soygunların, kan akmasının sebebi olacaktır.
Bu noktada üzerinde durmakta, daha doğrusu hatırlatmakta yarar gördüğüm bir başka husus ise nedense demokrasiye ihtiyacı olan, demokrasi getirilmesi gereken ülkelerin İslam ülkeleri olmasıdır. Nedense Hıristiyan ülkelerdeki krallıkları değiştirmek, yerine demokratik bir yapı oluşturmak hiç akıllarına gelmiyor. Çünkü Haçlılar için kendi ülkelerinin rejiminin adının ne olduğu önemli değil. Önemli olan bir takım bahanelerle Müslümanlar ve ülkelerini tahrip etmek, bundan adeta sadistçe zevk alıyorlar. Böyle olunca da Haçlılardan Müslümanlara dostluk gelmeyeceğini aklımızın bir köşesine sağlam bir şekilde yerleştirmemiz gerekiyor ki, gaflete dalarak bir takım Haçlı telkinlerini doğru sanmayalım, onların yalanlarına kanmayalım. Biz hep kanmaya, Haçlıları taklit etmeye devam ettiğimiz sürece onlar bizleri sömürmekten, kan içiciliklerini sürdürmekten vazgeçmeyeceklerdir. Çünkü bu adetleri yüz yıllardan beri devam ediyor. Öyle ki Haçlılar İslam dünyasını sömürmekten, yakıp yıkmaktan usanmadılar, usanmayacaklar. Ne yazık ki, Müslümanlar da bir türlü bir araya gelerek tüm bu yıkım ve öldürmelere dur diyemiyorlar. Nedense hep Haçlıların yanında yer almayı, onların himmetine sığınmayı iş sanıyorlar. Kısacası, bu kadar sömürülmeye vakit geçirmeden dur denmesi gerekiyor. Bunun yolu ise Haçlıların desteğini beklemekten değil, İslam dünyasının birliğinden geçiyor.
Bugünkü şartlarda İslam dünyasının birliğini kolayca sağlamak zor görünse de kesinlikle imkânsız değil. Yeter ki Müslümanlar Haçlılarla birlik oluşturabilmek için gösterdikleri gayreti kendi aralarında birlik sağlamak için göstersinler. Bunun örneğini rahmetli Erbakan Hocam tüm dünyaya gösterdi. Çünkü Haçlılardan Müslümanlara hayır gelmeyeceği artık çok net görünüyor ve bu görüntüyü Haçlılar gizlemeye bile gerek duymuyorlar.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.