Erbakan Hoca’mızın vefatından sonra -10 yıldan beri özellikle Şubat/Mart aylarında ve yeri geldikçe diğer aylarda da- yazılan bu yazılar, Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN HOCA’MIZI anma; anmanın ötesinde onu anlama, onu anlatma ve hayatı boyunca yapmaya çalıştıklarını ve yaptıklarını onun bıraktığı yerden devam ettirmemiz gerektiğini HATIRLATMA yazılarıdır… 29 yazıdır yazmakta olduğumuz “Kapitalizm ve Erbakan metodu ile TEDAVİ” başlıklı yazılar da onu anma ve anlatma yazıları olup onu TEŞHİS ve TEDAVİ metodu ile yazılan yazılardır; Erbakan metodu ile teşhis ve TEDAVİYE devam…
Kriz var… Krizler var… Koronavirüs vesilesiyle krizlerin katmerlisi var…
Sadece krizler değil, krizlerden de öte daha da büyük sorunlar var; krizlerden öte hayıtımızın dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî alanlarında ‘SOSYAL TUFAN’ var…
Var olmasına var ve bizler onlarca yıldır bu teşhisimiz ile birlikte bu konularda tedavi reçetelerimizi de sunmamıza rağmen, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’mız dışında kulak veren olmadı, tedavi reçeteleri uygulanmadı, bundan dolayı krizler var olmaya devam ediyor…
İstiklal Marşı’mızın kabulünün 100. yılını kutluyoruz…
Soru/yorum: 100. yılda dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî istiklalimiz hangi seviyelerde…
Sorumu, İstiklal Marşı şairimiz ve hemşerim Mehmet Akif Ersoy’un “Safahat, Yedinci Kitap, KISSADAN HİSSE” şiirindeki birkaç mısra ile devam ettiriyorum…
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Yukarıda ne dedik?
“Bizler onlarca yıldır bu teşhisimiz ile birlikte bu konularda tedavi reçetelerimizi de sunmamıza rağmen” duyması, dinlemesi ve gereğini yapması gereken istisnasız bütün ilgililer summun-bukmun-umyun tavırlarını sürdürüyorlar ve tarih de tekerrür etmeye devam ediyor…
Tam 10 (on) yıl önce bu konuda yazdığımız 19.08.2011 tarihli ve “KRİZ!(11): Merkez Bankası krizleri nasıl çözer?” başlıklı yazımızla uyarılarımıza devam edelim…
MERKEZ BANKASI (elbette, küresel faizci sömürü sermayesine değil de halka hizmet eden ve “faizsiz sistemi” esas alan Merkez Bankası) NELER YAPMALIDIR?
Birinci olarak
Merkez Bankası çalışana, yani emek sahibine diyecek ki; git istediğin işyerinde çalış, ondan belge al, sonra bana gel, akşamüstü paranı ben ödeyeyim...
İşveren borçlanacak vatandaş çalışacak.
Peki, para ne karşılığı çıktı?
Emek karşılığı çıkacak.
Merkez Bankası işverene de diyecek ki; hammaddeyi satın al, parasını ben ödeyeyim, sen üretimini yap... Hammadde karşılığı para çıkmamıştır. Çünkü aldığı yere daha önce kredi olarak verilmişti. Borç işverenden işverene geçmiştir.
Merkez Bankası işverene diyor ki; sen üretmeye devam et, ürettiğin malı satıncaya kadar ben senden kredini kapatmayı istemeyeceğim...
Bu uygulama “enflasyon” yapmaz, çünkü alınan “kredi” karşılığında ülkede üretilen yani artan “mal” vardır. Piyasada para da artar. Fiyatlar hep sabit kalır.
Taşınmazların hisse senetleri çıkarılır ve satılmaya başlanır. Böylece o da “enflasyon” yapmaz. Piyasada “mal” yerine “hisse senetleri” dolaşmaya başlar. Hisse senetleri ucuzlarsa halk onları alır, pahalanır; inşaat yapılır. Hisse senetleri pahalanırsa halk üretim yapar, senetlerin fiyatları düşer. Böylece ‘yatırım dengesi’ de kurulmuş olur. Bu dengeyi halk kurar.
Demek ki bunu yapan Merkez Bankası ‘FAİZSİZ KREDİ POLİTİKASI’ ile hem ‘İŞSİZLİK SORUNUNU’ hem de ‘YATIRIM DENGESİNİ’ çözmüş olacaktır.
(Devamı var; 1 çözüm/tedavi maddesini yazdık, diğer 3 madde gelecek yazımızda…)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.