Biz yaşlılara uygulanan sokağa çıkma yasağının belli saatlerle sınırlandırılması ile dün kendimi sanki yeni bir dünyaya gözümü açmış gibi hissettim. Aslında sokağa çıkma yasaklanmasa ya da sınırlandırılmasa bile sabahtan akşama kadar gezmeyi seven birisi değilim. Ancak, insanın canı bazen kendini dört duvar arasından dışarı atma duygusu yaşıyor. Belki de yasak insanlara farklı etki yapıyor. Daha doğrusu yasak karşısında bir isyan duygusu gelişiyor. Bu sebeple de çoğu zaman günlük 3 saat dışarı çıkma hakkını bile tam olarak kullanamadım. Sadece her sabah yakınımızdaki gazete bayiinden günlük gazeteleri almak için dışarı çıktım. Zaten gazeteleri alıp eve döndüğümde de onların okunması, günlük yazımın yazılması dışarı çıkma iznimi dolduruyor, hatta geçiyordu. Aynı durum lise 11. sınıfta okuyan ya da imkân bulursa okuması gereken oğlum bakımından çok daha sıkıntılıydı. Bu bakımdan dün sabah diğer oğlum araba ile kardeşini okula, beni de gazeteye getirmesi çok ciddi bir rahatlama oluşturdu. Bu duygumu arkadaşlarla paylaşırken, “Oh beee. Dünya varmış” şeklinde dile getirdim.
Bu vesile ile gerek çocuğumun okulunda, gerek iş çevremdeki insanların hemen hepsinin sınırlandırmalar sebebiyle ciddi olarak sıkıldıklarını gördüm. Hatta her gün dışarı çıkma imkânı olanlarda bile kendilerine uygulanmıyor olsa da yasakların psikolojik etkisi net bir şekilde görülüyordu.
20 yaş altı gençlerde dışarı çıkma yasağı çok daha etkili ve yıpratıcı oldu. Özellikle okula gidememeleri sosyal etkinlerini ortadan kaldırdı. Çocuklar çevrelerinde anne ve babalarından başka kimseyi göremez hale geldiler. Bu durum kendilerini tamamen sosyal medyaya kaydırmalarına yol açtı. Anne-babalar aynı odada yan yana oturdukları çocukları ile ciddi bir şey konuşamaz oldular. Çünkü çocuklar ellerindeki tablet ya da telefonlara öylesine dalıp gidiyorlardı ki bu yasak devam ettiği takdirde çocukların Türkçeyi unutacaklarından korkmaya başlamıştım. Çünkü zorlasanız da çocukları kitap okumaya yönlendirmek çok güçtü. Hatır için kitabı ellerine alsalar bile dikkatlerinin farklı bir dünyada gezindiğini görüyorsunuz.
Aslında hareketsiz bir yaşamın çeşitli hastalıklara davetiye çıkardığı biliniyor. Bundan kurtulmanın yolları da doktorlar tarafından sıkça vurgulanıyor. Bu gerçek bilinmesine rağmen günlük hayatın akışı içinde insanların zorunlu olarak yaptıkları hareketler ve yürüyüşler azalınca ister istemez gerek gençlerde, özellikle de yaşlılarda kas ve eklemlerde zayıflama, bunun da ötesinde ağrılar başlıyor, bundan sonra da insanların dışarı çıkma ihtiyacı iyice azalıyor. Olay sadece kas ve eklemlerde meydana gelen rahatsızlıklardan da ibaret kalmıyor. Salgın sürecindeki belirsizlikle birlikte alışkanlıklarımızdaki değişiklikler psikolojik sorunları da beraberinde getirdi. Bu sadece benim kişisel tespit ve değerlendirmemden ibaret değil, doktor ve psikologlar bu hususlara her fırsatta dikkat çekmeye çalıştılar.
Bu bakımdan özellikle 20 yaş altı ve 65 yaş üstülere günde üç saat ile sınırlandırılmış olan dışarı çıkma izninin genişletilmiş olması ciddi bir soruna çözüm olabilir diye düşünüyorum. Hemen belirteyim ki, yasak kalktı diye özellikle yaşlıların sabahtan itibaren soluğu dışarıda almalarını söylüyor değilim. Sadece sokağa çıkmanın yasak olmaktan çıkmış olması bile insanların rahat nefes almalarına yetti sanıyorum.
Sonuç olarak yasakların kontrollü şekilde kaldırılmış olması ciddi haksızlıkların önünü alabilir ama toplum olarak ipin ucunun kaçırılmaması gerekiyor. Kontrollü hayatı sürdürmek, hem kendimizi hem de toplumun diğer fertlerini bir daha ev hapsine mahkûm olmaktan kurtaracaktır.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.