Cevap gecikmedi!!

AKP yönetiminin “parti içi barışın” sağlanması için attığı “zoraki adımların” netice itibariyle “nafile bir çabadan” başka bir şey olmadığı görülüyor.

AKP yönetimi teşkilattan bir takım isteklerde bulunuyor.

“Ötekileştirmeyin” diyorlar.

“Kimseyi kaybetmeyin” diyorlar.

“Hassas davranın” diyorlar.

AKP yönetimi kendilerinin başaramadıklarını(!) teşkilatın başarmasını bekliyor.

Böyle bir çağrının teşkilat üzerinde zerrece etkili olmadığı yine tabandan gelen seslerden belli oluyor.

Geçmişte AKP’nin parti tabanında yer alarak direklere bayrak asanlar böyle bir çağrıyı acı bir tebessüm ile karşılıyorlar.

Ve diyorlar ki:

“Tabandan” geliyoruz.

“Direklere bayrak asarak” geliyoruz.    

Ama “partiden mancınıkla” atılıyoruz.

Böyle ufak yollu bir sitemden(!) sonra AKP’nin şimdi içinde bulunduğu durumu tarif ediyorlar:

Ve “ateşin üzerindeki kazan gibi” diyorlar!

Evet, AKP şimdi aynen böyle!

Ateşin üzerindeki kazan gibiler.

Ateşin üzerindeki kazanın içinde bir şeyler olursa kazan fokurdamayı sürdürür.

Kazanın içinde bir şey bulunmazsa bu defa da kazan yanar!

AKP’nin içinde bulunduğu durumu bundan daha güzel tanımlamak mümkün değil!

AKP yönetimi bugünleri hiç hesaba katmadan geçmişte oldukça sert bir tavır takındı.

Birazcık farklı düşünen herkes dışlandı!

“Bu trenden inen bir daha binemez” denilerek kapılar kapandı.

Trenden inenler ya da inmek zorunda bırakılanlar kendilerine binecek yeni trenler bulmaya başladılar.

Hâl böyle olunca AKP’de etekler tutuştu!

“Aman kimseyi kaçırmayalım” telaşı başladı.

Ancak artık vakit çok geç!

Atı alan Üsküdar’ı geçti, herkes kendi kafasına uygun bir parti arayışı içine girdi.

Bu nedenle ötekileştirmeyin, kimseyi kaybetmeyin, hassas olun çağrıları nafile çabalardan başka bir şey değil.

İnsanları önce mancınıkla atıp, sonra hassas davranmaya çalışmak biraz komik olmuyor mu?