Gelecek, sadece planlanması gereken bir zaman dilimidir aslında. İnsan geleceğine sahip çıkmalı. Geleceğini daha yaşamadan tüketmemeli, bugün atacağı doğru adımlarla planlamalı. Geleceği bir kaygı unsuru olarak görmek en çok da içinde yaşadığımız toprakların sorunudur. Batı’da böyle bir sorun göremezsiniz. Tabi bu durum biraz da ekonomik sebeplerden kaynaklanmaktadır. Geleceğini garanti altında görmeyen herkes kaygılanabilir, bu doğaldır. Yine de rızk Allah’tandır inancı ile sadece içinde yaşadığımız anın gereğini yapmak her zaman daha sağlıklıdır. Ayrıca gelecek kaygısı kalitenin düşmanıdır. Vizyon sahibi olmanın, büyük hedeflere ulaşma gayretinin, yetenekleri geliştirmenin, çığır açacak projeler üretmenin, insanlığa faydalı olmanın, diğerkâmlığın, iyiliğin de düşmanıdır. Gelecek kaygısı taşımak biraz da kendinden başkasını düşünmeme hastalığının önemli belirtilerindendir.
Geleceğe dair yaşadığımız en sığ sorunlardan biri “bir an önce devlete kapağı atmaya bak” anlayışıdır. Ne olursa olsun devlette bir yerlerde bir memur olmaktır. Kişinin özellikleri ne olursa olsun, hangi kabiliyetlere sahip olursa olsun, nasıl bir zihin dünyasına, hedefe sahip olursa olsun bütün bunlardan vazgeçerek garanti maaşlı bir iş sahibi olmak büyük bir yanılgıdır. Bu dünya ile alakalı olan geçim konusu aslında düşünülecek en son madde iken bunu en başa oturtmak yanlış yola girmek anlamına gelmektedir. Böyle bir yolun sonu da faydaya değil ancak zarara çıkar.
Herkes gençliğin vizyon sahibi olmasından bahseder. Başarıdan, hedeflerden, iyilikten, güzellikten, doğruluktan, adaletten dem vurur. Ne var ki genel olarak yine aynı kişiler devlete kapağı atmaktan, kendini kurtarmaktan, önce dolgun maaşlı bir iş sahibi olmaktan, sağa sola bulaşmamaktan bahseder. Gelecek kaygısı ve beraberinde konu olan her şey vizyon sahibi olmanın karşıt elemanlarıdır. Ayrıca inancımıza da taban tabana zıt olan gelecek kaygısı gençliğin her türlü gelişiminin de önünde engeldir. Ekonomik şartlar ne olursa olsun en azından mantık olarak genç neslin doğru bir düşünce içerisine çekilmesi gerekmektedir. Akıl dediğimiz şey bu ayrımı yapacak kabiliyettedir.
Akıl sahibi olmak işimize geleni, sadece kendi çıkarımıza olanı yapmak demek değildir. “Ben” merkezci düşüncenin dışına çıkarak bu dünyanın anlamını kavramaktır. Gelecek vizyonunu planlarken dahi başkalarını tüm hesapların içinde görmektir. Akıl, bireysel çıkar değil toplumsal fayda merkezli çalışırsa hükmünü yerine getirmiş olur. “Evladım akıllı ol…” diyerek başlayan cümlelerin devamı maalesef çıkar zeminine oturmaktadır. Bu anlayış devam ettikçe de maalesef kendi çıkarları için her türlü ahlâksızlığı yapan bir toplum meydana gelmektedir. Bu olumsuz anlayışın ve algının düzelmesi için öncelikle büyüklerin yani hangi meslekten olursa olsun genç nesle örnek konumundaki herkesin iyiliği sadece konuşması değil aynı zamanda hayatında uygulaması gerekmektedir.
Akıllı olmak “işi bilecek işe gitmeyeceksin” anlayışından farklıdır. Akıllı olmak işi bilip çok daha fazla çalışmak demektir. Akıl yürütmek, hiçbir ayırım gözetmeksizin herkesin faydasına olacak işler ortaya koyabilmektir. Dolayısıyla tarifler ve tariflerin hayatımızın içerisindeki uygulamaları da önem arz etmektedir. Bir millet kullanılan kavramlarla, konuşulan tariflerle ve insanların davranışları ile şekillenir, büyür, gelişir ya da küçülür yok olur. Bu bağlamda örnek şahsiyetler değil tüm şahsiyetlerin örnek olması çok daha önemlidir. İyiliği seçkin bir zümrenin omuzlarına yükleyen anlayış tembelliğin ürünüdür. Bu dünya ötelerden gelecek olan iyilik melekleri ile değil bu dünyada yaşayan insanların gayretleri ile düzelecek ya da tembelliği yüzünden daha da bozulacaktır. Her şeye rağmen elinden geleni yapanlara, iyilik için saf tutanlara selam olsun.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.