1990’larda hayatımıza bodoslama giren özel televizyonlar milli ve manevi yapımızda, kültürel algılarımızda değişimler yaptı. Sadakatsizlik, aldatma, zinanın hoş görülüp senaryo kılıfıyla yedirildiği diziler, ahlakımızı yok etmek, milli ve manevi değeri olmayan kitleler oluşturmak için çabaladı. Kültür iklimimizi ve kalplerimizi kirleten bu yayın anlayışı sosyal travmalara ve kimlik erozyonlarına yol açtı. Ne iş yaptığı bilinmeyen, sefahat içinde yaşayan kahramanlar üzerinden pazarlanan algıyla “egoist, hedonist” insanlar kurgulandı. Bünyelere sekülerizm virüsü aşılandı. Maraz meraklara servis yapılan yapımlarla kötülükler içselleştirildi. Magazinlerde Amerikanvari hayat tarzı özendirildi. Mafya dizilerinde kendi kanunlarını koyanlar, dövenler, vuranlar, öldürenler birer kahraman olarak pazarlandı. Kutsalımız izdivacın orta oyununa döndüğü sürece RTÜK el koydu ve kaldırdı. Aile içi ilişkilerin, insanların özellerinin ve mahremiyetlerin kurcalanarak reyting damıtan programlar tüm hızıyla devam ediyor. Yüzde 60’ı asgari ücretle çalışan, işsizlerin sokakları arşınladığı, pandemi döneminde aç bi ilaç insanların evlerine hüzün ikliminin çöktüğü bir süreç yaşamaktayız. Böylesi bir ortamda ne gariptir ki soframıza asla koyamayacağımız türden yemeklerin yapıldığı yemek programları ise izlenme rekorları kırıyor. Anlayan beri gelsin!
Son dönemde doktor-hasta ilişkisindeki en mahrem sırların senaryolaştırıldığı diziler moda oldu. Bu dizilerle ilgili Prof. Dr. Nevzat Tarhan şunları söylüyor; “Terapi odasında söylenen sözler özeldir. Bunları kamuoyunda söylerseniz toplum genelleme yapar yanlış uygular. Genç Werther’in Acıları kitabı okunduktan sonra Almanya’da kitaptaki şekilde intiharlar başladı. Psikiyatrinin birkaç tekniğini öğrenenler, kişisel gelişim altında terapi yapıyorlar. Eğitimsiz kişi, hastasının evliliğini bitirir, intihara sürükler, ortaya çıkmayan travmaları gündeme getirebilir ve hatta kendisine âşık edebilir” Kuruluş Osman ve Büyük Selçuklu dizilerine parantez açıp RTÜK’e soralım: Kan-revan görüntüleriyle dikkat çeken bu diziler çocuklarımızı nasıl etkilemektedir?
Bu arada üye olmadığım, tepkilerin odağında bir yayın platformundan bahsetmek isterim. Reklamlar vererek müşteri aramayı sürdüren bu platformun sapkınlık haberleri ve yorumları medyaya yansıdı. "Minnoşlar" dizisinde küçük bir kızın cinsel obje olarak kullanıldığı ayyuka çıktı. Platformun LGBTİ destekçisi olduğu, bu rezilliği subliminal mesajlara sıkıştırıp algıları yönlendirdiği, uyuşturucuyu bilinçaltına dayattığı, Ramazan’da yayınlanan Aşk101 isimli yapımda rezilliğin zirvesine ulaştığı kaydedildi. Bir Başkadır dizisinde İslam’ın mukaddes değeri “Başörtüsünün” cinsel obje olarak kullanılarak büyük bir rezilliğe imza atıldı. Kültür emperyalistleri, en özel yerlerimizden yaralamayı, maneviyat kodlarımıza saldırmayı sürdürüyorlar. Toplumun çimentosu ahlak ve maneviyatımıza kasteden dizileriyle bünyemize virüsler koyuyor, sapkınlıklarını bir manivela gibi kullanıyorlar. AB müktesebatıyla zina serbestisi getiren, İstanbul Sözleşmesi’yle aile yapımızın bünyesine dinamitler koyan AK Parti, ülkemizi yolgeçen hanı zanneden bu sapkınlara “dur” diyebilir mi? Çağrımızdır! Yayın lisanslarını iptal ederek bu sapkınları ülkemizden kovun! Maneviyatımız, ahlakımız bu sapkınların sırtımızdan kazanıp bu ülkeye verecekleri üç kuruş vergiden çok daha önemlidir. Bir diriliş ve silkiniş gerekiyor.
Zihnimizi kirleten, kalplerimizi karartan medya zihniyeti Cennetmekan Erbakan Hocamızın “Önce ahlak ve maneviyat” düsturunun önemini bir kez daha hatırlatıyor. Bu düstur ferasetle kavranmalı ve hayata geçirilmeli! Bunu yapabilirler mi? Hiç zannetmiyoruz! Onlara göre para her şeyden önemli! Daha önceki gün, paranın dini, milliyeti yoktur! Para, paradır demediler mi? Tamamen Napolyon zihniyeti!
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.