Her çocuğun bir kahramanı vardır. Gerçek ya da sahte… Gerçek kahramanlar hayatın içindendir, sizi iyiye, doğruya, faydalıya yönlendirir. Her zaman ideali uğruna savaşır. Sahte kahramanlar ise tam tersidir. İkisi de her zaman vardır. Fakat şuan sahte kahramanların cirit attığı bir çağda yaşıyoruz. Filmlerle, dizilerle, sosyal medyayla çocuklara rengârenk, ışıltılı, albenili ama bir o kadar içi boş kahramanlar sunuyorlar. İnsanlık adına küçücük bir derdi olmayanları kahraman diye yutturuyorlar. Çocukluğumda sahte kahramanlar bu kadar popüler olmasa da kumandaların hayatımızı ele geçirdiği bir dönemdi ve çoğu yaşıtımın da sahte kahramanları vardı. Benimse tüm insanlığın saadeti için canla başla çalışan birden çok kahramanım vardı. Başkahramanım Erbakan Hoca’mdı şüphesiz. Sonra onun ceketimizi de satarız yine de çıkartırız dediği Milli Gazete’m. Neden ceketimizi satmamız gerektiğini anlamıyordum o yaşlarda ama her ne olursa olsun sahip çıkmamız gerektiğinin farkındaydım. Sahip çıkmak okuyarak, okutturarak, bize anlattıklarını anlayarak ve yaşayarak olurdu.
Bu biraz da nasıl bir ailede yetiştiğiniz ile ilgili bir mesele. Milli Görüşçü bir ailede, Milli Gazete okunan bir evde çocuğun böyle süper kahramanlar edinmesi çok da şaşılası bir durum değil. Çocukluğumda harıl harıl Erbakan Hoca’yı anlattıklarını hatırlıyorum. Her gittiğimiz evde, her misafirlikte konu bir şekilde Erbakan Hoca’ma gelirdi. İnsanlar aksini iddia etse de babam doğru bildiğini anlatmaktan vazgeçmiyor, Erbakan Hoca’mın nasıl mücadele verdiğini anlatıyordu. Anlatılanları tam manasıyla idrak edemesem de biliyordum ki ancak bir kahramanın peşinden ne olursa olsun gidilirdi. Biraz büyüdüğümde kendimi de teyzelerle hak-batıl mücadelesini anlatırken bulmuştum. Yan odada yaşıtlarım oyun oynarken, biz teyzelerle gündemi değerlendiriyorduk. Tabi ki en sonunda “haklısın kızım” diyorlardı. Çünkü kaynağım sağlamdı, çünkü Milli Gazete okuyordum.
Annem sabahın ilk işi gazetemizi almamızı söylerdi. Merdivenleri birer ikişer inerdik gazetemizi almak için. Okula ya da parka giderken bu kadar heyecanlanmaz ve acele etmezdik. Milli Gazete’yi alacağımız zaman merdivenlerden bu kadar heyecanla inişimizin çok önemli bir nedeni vardı elbette. Milli Gazete sadece bir gazete değildi. Milli Gazete davası, duruşu, ideali olan bir gazeteydi. Üzerinde, “Hak geldi batıl zail oldu” ayetini taşıyan şerefli bir gazeteydi. Belki o zamanlar bu ayetin derinliğini anlayabilecek durumda değildik ama biliyorduk Milli Gazete hakkı üstün tutmak için çalışan bir kahramandı. Bizim merdivenlerden hızla inişimiz de kahramanımıza bir an önce kavuşabilme heyecanıydı. Kapının altından atılan gazetemizi bir an önce alıp, hak ettiği şekilde okunmasını sağlamaktı. Onun gelmediği ya da okunmadığı bir gün güne eksik başlamaktı.
Biliyorum Milli Gazete okurlarının hepsi bu hassasiyet ve heyecanla her sabah gazetelerini almak için fırlıyorlar evden. Başköşede ağırlıyorlar her sabah. Milli Gazete giren evlere sahte kahramanlar giremiyor. Milli Gazete okunan evlerde çocuklar ümmetin derdi ile dertlenerek büyüyor. Milli Gazete okunan evlerde çocuklar hakkın yanında olmayı, zalimin karşısında dimdik durabilmeyi öğreniyorlar. Milli Gazete okunan evlerde çocuklar istikamet sahibi olarak büyüyorlar. Milli Gazete okunan evlerde büyüyen çocukların bir derdi, bir ideali, bir davası oluyor. Milli Gazete okunan evlerde yeni bir dünyanın hayaliyle büyüyor çocuklar, herkesin huzurla yaşadığı.
Şimdi diyeceksiniz ki bizim çocuklar, torunlar, yeğenler Milli Çocuk okuyor. Bizim ilk okuduğumuz, ilk dostumuz, ilk kahramanımız Milli Gazete’ydi. Şimdi çocuklar çok daha nasipli. Her sabah Milli Gazete ile açarken gözlerini, 15 günde bir Milli Çocuk dergisine kavuşmanın heyecanını yaşıyorlar. Bense küçük bir kız çocuğuyken her sabah heyecanla karşıladığım gazeteme, şimdi her hafta yazılarımla selam edebilme heyecanını yaşıyorum. Merhaba Milli Gazete’m, merhaba Milli Gazete ailesinin güzide okuyucuları…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Hasan Uzun - Hayırlı olsun . Hoşgeldiniz
Hatice - Bütün çocuklarımızın hayatına gerçek kahramanların yön vermesi dileğiyle.
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.