* Trump da Biden da, birer zalimdir!
* Trump da Biden da, birer hayduttur!
* Trump da Biden da, “Bana ne mazlum coğrafyadan, ben sadece sorumluyum çıkarımdan!” diyenlerdendir…
* Trump da Biden da, esasen ‘sığır çobanı’dır! Yani, atının üzerinde iki kovboy! Tek fark; biri sarışın diğeri kumral kovboy!
* Trump da Biden da, kanlı bir tarihin mirasçılarıdır!
* Trump da Biden da, haksızlıklar, adaletsizlikler üzerine kurulan bir süper(!) gücün temsilcileridir…
* Trump da Biden da, sömürgeci, ikisi de emperyalisttir!
* Trump da Biden da, Kızılderili katliamını yapan neslin torunlarıdır.
* Trump da Biden da, işgalcidir!
* Trump da Biden da, silahla, güçle, şiddetle hareket ediyor!
* Trump da Biden da, soykırım sonucunda bir ırkı tamamen ortadan kaldıran dedelerinin torunlarıdır.
* Trump da Biden da, ‘hak’tan değil, güçten yanadır!
* Trump da Biden da, Ortadoğu’nun çıbanbaşı konumunda bulunan terör devleti İsrail’i sonuna kadar destekleyen iki isimdir!
* Trump da Biden da, Türkiye’nin güneyinde bir ya da birkaç terör devletçikleri oluşturmadan yanadır!
* Trump da Biden da, dünyanın herhangi bir noktasında, özellikle Müslüman ülkelerde savaş(lar) çıkararak İslam ülkelerini kan ve gözyaşına boğma ve silah tüccarlarına para kazandırma peşindedir…
***
Son cümle: Yok birbirlerinden farkları. Al Biden’i vur Trump’a!
BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİ!
* “Marmara Denizi’nde, İstanbul ve civarında büyük bir zelzele olacağında bütün uzmanlar ittifak halinde.”
* “Bilinmeyen husus sadece felâketin tarihi. Birkaç gün içinde… Birkaç yıl içinde… On veya yirmi yıl sonra…”
* “Sadece dehşetli bir yer sarsıntısı olmayacak, ayrıca denizden, yüksekliği altı metreyi bulacak dalgalar gelecek, sahildeki her yeri silip süpürecekmiş. Bununla da bitmiyor. Yirmi bin yerde yangın çıkacakmış.”
* “1999’daki büyük depremden bu yana İstanbul’daki bütün çürük binaların tespit edilmesi, içindekilerin çıkartılması veya yıkılıp yerlerine yenilerinin yapılması yahut sağlamlaştırılması gerekmez miydi? Hiçbir şey yapılmamıştır.”
* “Bir ara yüzbinlerce ceset torbası satın alınmıştı. Eminim onlar da çürümüştür.”
* “Büyük bir zelzelede milyonlarca insan zarar görecektir. Yüz bin insanın öleceği tahmin ediliyor. Yüzbinlerce insan yaralanacaktır. Yangınlar şehri kasıp kavuracaktır.”
* “İşin çok başka yönleri de var. Zelzeleyi fırsat bilen yağmacılar şehri kasıp kavuracaktır. Gözleri para, altın, mücevher hırsıyla dönmüş sürüler ölülerin parmaklarını, ellerini keserek yüzük, bilezik toplayacaktır.”
* “Şehir yıkılıp harabeye dönünce milyonlarca insan nasıl barınacaktır? Nasıl doyurulacaktır? Hastaneler de yıkılacağı için, yaralılara nerede ve nasıl bakılacaktır? Çıkması muhtemel salgın hastalıklarla nasıl mücadele edilecektir? Milyonlarca ton enkaz nasıl kaldırılacaktır? Bunca ölü nasıl ve nereye gömülecektir? Çöken iş hayatı nasıl canlandırılacaktır?”
* “Zelzeleye dayanıklı sağlam binalarda oturanlar pilli cep feneri, yeterli miktarda su, peksimet, katık, ilaç ve diğer lüzumlu şeyleri bir kenara koysunlar.”
* “Büyük medyanın, halkı ve idarecileri uyarması gerekiyor. Uyarıyorlar mı? Ne gezer.”
* “İstanbul halkı, bundan bin dokuzyüz küsur yıl önceki Pompei halkına benziyor. Günlük hayatlarını yaşarken Vezüv yanardağı bir patladı, ne Pompei kaldı, ne Pompeilili. Gökten ateş yağdı, zehirli dumanlar şehri örttü, insanları ve hayvanları boğdu. Fırıncı ekmeği fırına sürerken, fahişe müşterisi ile yatarken, sarhoş şarap testisini kafasına dikerken, paraya tapan para sayarken, gafil horul horul uyurken hepsi birden cümbür cemaat öldüler. Yanarak, boğularak, yakıcı küllerin altında kalarak.”
***
Yukarıdaki satırlar, merhum yazarımız Mehmed Şevket Eygi’ye ait. Yazı, bundan tamı tamına 16 sene önce kaleme alındı. 2004 yılında… Eygi, sık sık, “Büyük İstanbul Depremi” başlıklı yazılar kaleme aldı, Milli Gazete’de.
Peki, o günden bugüne değişen bir şey var mı? Önlem alındı mı, alınıyor mu?
Sizce…
O DESTEK ÇAĞRIMA CEVAP İZMİR’DEN GELDİ!
Milli Gazete muhabiri Furkan Erten, deprem bölgesi İzmir’den detaylı ve ayrıntılı son derece çarpıcı haberler gönderiyor. Gazetede okuyorsunuz…
Önceki yazımda, depremzedelere mutlaka psikolojik destek verilmesi gerektiğini yazdım.
Furkan Erten, depremin hemen ardından İzmir’de faaliyetlere başlayan Yetim Vakfı’ndan Psikolog Melek Merve Erkılınç’la konuştu. Bakın neler anlattı, Melek Merve Erkılınç:
* “İnsan vücudunun denge sistemi zemindeki sallanmaya duyarlıdır. Üzerinde durduğunuz zemin bir kere sallanmış ise aşırı duyarlı hale gelinebilir. Yani sonraki süreçlerde sürekli tetikte olma ve uyaranlara aşırı duyarlılık hali mevcut olacaktır. Yaşanılan her korkutucu ya da stresli olay travmatize eder diyemeyiz. Travma yaşadığın bu olay ile işlevsel olarak baş edememe halidir.”
* “Kişilerde uyku problemleri, sürekli ağlama, titreme, ağrılar, iştahsızlık, kaygı, korku hissetme, yaşadığı için suçluluk, utanç hissetme, öfke ve sinirlilik hali, içine kapanıklık, hiç konuşmama, donakalmışlık, kafası karışmış hissetme, uyuşma, gerçek dışı ve şaşkınlık hissi, basit kararları verememe, kendisiyle veya çocukları ile ilgilenememe hali gibi travma tepkileri meydana gelebilir.”
* “Kişiler kendilerinin ya da çevrelerindeki kişilerin bu hallerine şahit oluyorsa bir uzmana başvurabilir ve diğer kişileri yönlendirebilirler. Çünkü bu aşamada en büyük yardım ihtiyacı fark edip doğru kaynağa yönlendirmektedir.”
* “Şu an psikolojik ilk yardım evresindeyiz. İhtiyaç tespiti yapmayı, doğru bilgilendirme yapmaya, kişilerin kaygılarını anlamaya çalışıyoruz. Temel ihtiyaçlarını karşılama noktasında destek veriyoruz, anlatmak istediklerinde dinliyor, bazen yalnızca yanında oturuyoruz.”
* “Çocuklarla bazen konuşup bazen oyun oynuyoruz, duygularını yansıtmaları için etkinlikler yaptırıyoruz. İlerleyen günlerde travma tepkileri kendini daha net göstermeye başlayacak. Henüz bir şok süreci içerisindeyiz. Onlara yönelik psikososyal destek süreçlerini devam ettireceğiz.”
***
Furkan Erten’i tebrik ediyorum. Anlatmak istediğim tam da buydu, işte…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Kenan - Devlet depremzedelere mutlaka psikolojik destek vermeli. Bu çok önemli. Zira yıllar süren bir etki sözkonusu. Ve kötü ve korkutucu yanı da bu etkinin kalıcı olması. Yanınızdaki arkadaşınız masayı koltuğu sallasa havaya fırlayabiliyorsunuz. Ya da geceleri kabusla uyanıyorsunuz... Her an tetikdesiniz gereksiz yere. Yani hayatın bütününü etkileyen bir acı var ortada. Bunu ortadan kaldırmak devletin işi. Şayet devlet sosyal bir devlet ise. Ki öyle olduğuna inanıyoruz...
Senem - Çok doğru bir tespit... Bravo
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.