İslami bir hakikati dile getirdi diye Diyanet İşleri Başkanı’nı hedef tahtası haline getirmek isteyen Ankara ve İzmir Barosu tarafından birbiri ardına yapılan açıklamaların doğrudan doğruya “İslam’a saldırı” olduğu ifade ediliyor.
Bu tespit doğrudur ve aynıyla katıldığımız bir tespit. Yapılan doğrudan “İslam’a saldırıdır”. Zaten suçlamada bulunanların derdi de üzüm yemek değil bağcıyı dövmek, bunda hiç şüphemiz yok!
Ama yaşadığımız çirkin olayda onlara bu cesareti veren hukuki zemini yani alt yapıyı hazırlayanların hiç mi vebali yok?
Yapılan yasal düzenlemeler ile Avrupa Birliği’nin gözüne gireceğiz, onlardan bir aferin kapacağız diye önlerine gelen her metin imzalanınca bu tür sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz hale geliyor.
Bakın günlerdir iktidarda bulunanlara anlatılmak istenen bir gerçek var!
Adına İstanbul Sözleşmesi denilen sözleşme ile bu tür saldırılarda bulanacaklar ellerine sağlam bir koz geçirmişlerdir. “Kadına şiddetin ve aile içi şiddetin önüne geçiyoruz” denilirken vahim hatalara imza atıldığı günlerdir iktidara anlatılmaya çalışılıyor. Ama iktidarda bulunanların bu konuda henüz somut bir adım attıkları görülmüyor.
“Zinayı suç olmaktan çıkartarak yanlış yapmış olduklarını” yıllar önce bir özeleştiri olarak dile getirenlerin yıllardır bu hususta herhangi bir adım atmamış olmaları manidar değil mi?
Madem özeleştirilerinde yanlış yaptıklarını dile getiriyorlar o halde yapmaları gereken ilk iş bu hatayı telafi etmek değil midir?
Yaptıklarını söyledikleri yanlışları telafi edecek adımları atmak yerine baro başkanlarına çatmaları meseleyi çözmüyor ki!
Bir bakıma bataklığı kurutmak yerine etraftaki sivrisineklere savaş açıyorlar.
Nafile bir gayret ya da beyhude bir çaba!
Sivrisineklere savaş açma yerine bataklığı kurutup millete rahat bir nefes aldırmak varken yaptıkları işi başka türlü adlandırmak mümkün değil.
Bu İstanbul Sözleşmesi orta yerde durdukça başımız daha çok ağrır çok! İslam’a saldıranlar kadar onlara bu cesareti veren hukuki zemin de sorgulanmalı ve yapılan hatalar düzeltilmelidir.
Bu konuda sadece muhalefetten değil iktidar partisi içinden de pek çok eleştiri geliyor ve iktidar “uyarılmaya” çalışılıyor ama henüz müspet bir netice ortaya konulmuş değil.
Tartışma başlayalı kaç gün oldu yetkililer baroları kınamakla yetiniyor ve hâlâ başımıza bu dertleri açan sözleşme ve yasa konusunda olumlu bir adım atmış değiller! Akıntıya karşı kürek çekmeye devam ediyorlar.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(3)Kasimer - İnancımıza, kültürümüze, aile birliğine bir vürüs gibi saldıran bu sözleşmenin iptali için daha ne bekleniyor. Yürürlüğe girdiğinden bu yana aile içi şiddet daha mı azaldı, bir araştırılsın bakalım ne sonuç çıkacak. Boşanmalar ve aile içi yaşanan şiddet vakalarındaki artış ortada. Bizim inancımız ve değerlerimize göre kadına şiddet ve değersizleştirme zaten olamaz. Ama bu sözleşme ile hedeflenen farklı. O da insanın fıtratını ve aileyi bozmak, hazzın ve tutkuların kölesi haline getirmek.
Serkan Sönmez - Allah razı olsun Allah'a emanet olun inşallah
Şuurlu - Allah basiret versin de bu yanlıştan dönsünler
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.