Sömürgecilerle oturulan masadan kârlı çıkılacağını beklemek ülkelerin kendilerini kandırması anlamına geliyor. Çünkü onlar masada ne derlerse desinler, hangi metnin altına imza atarlarsa atsınlar bildiklerini okumaya devam ediyorlar. Bunun sebepleri üzerinde durmanın şu anda fazla bir anlamı yok. Çünkü sömürgecilerin sözlerine sadık kalmalarının öncelikli şartı karşılarında her bakımdan güçlü ülkeler görmeleridir.
Dünya üzerindeki benzer yalanlar ve oyalamaları tek tek sıralayacak değilim. Doğrudan bizi ilgilendiren Suriye’de güvenli bölge oluşturulması, böylece ülkemizdeki sığınmacıların ülkelerine dönmelerinin sağlanması, bunun da ötesinde Suriye’den Türkiye’ye yeni sığınmacıların göç etmesinin engellenmesi isteniyordu. Normal şartlarda Türkiye’nin bu talep ve beklentisine karşı çıkmak mümkün değil. Masada bu talepler aynen kabul edildi ya da kabul edildiği açıklandı ve bir mutabakat imzalandı. Yapılan açıklamalara bakıldığında ülkemizdeki mültecilerin ilk planda 2 milyonu ülkelerine geri dönecekler, onlar için şartlar hazırlanacaktı. Ne var ki, bu söylenenler gerçekleşmedi. Peki, Suriye’de güveli bölge oluşturulması ile ilgili açıklamalardan hayata geçen bir şey olmadı mı? Oldu elbette. Ama Türkiye’nin istediği alanda ve genişlikte olmadı. Gelinen noktada görülen o ki, Suriye’nin tamamı ABD ve Rusya için güvenli bölge haline geldi.
Rusya Suriye rejimi ile ortak hareket ederek rejimin istediği alanları kontrolleri altına almak için başta İdlib olmak üzere yerleşim yerleri sürekli bombalanıyor. Sonuç olarak canlarını kurtarmak için İdlib’e sığınan 4 milyon kişi saldırılar sebebiyle sınırımıza doğru yeni bir göç dalgası oluşturuyorlar. Yani Suriye’de Rus askerleri için bir tehdit söz konusu değil. Buna karşılık ABD’nin, Suriye’nin doğusundaki petrol sahalarına asker sevkıyatını sürdürmesi devam ediyor. Yani, ABD askerleri için de Suriye tam bir güvenli bölge haline getirildi. Bir başka ifadeyle ABD ve Rusya’nın çıkarlarının korunması hususunda bir problem söz konusu değil. Ancak, Türkiye’nin istediği güvenli bölge oluşturulması konusunda ciddi bir ilerleme olmadığını söylemek yanlış olmaz. Hatta diyebiliriz ki ABD ve Rusya ile imzalanan güvenli bölge mutabakatı baştan kâğıt üzerinde kaldı. Böyle olunca özellikle ABD ile imzalanan mutabakatın ardından medyamızın önemli bir bölümü olayı, “Her isteğimizi aldık” başlığı altında duyurmuştu. Şimdi geriye dönüp atılan bu başlıkları hatırlatmak için, “Ne istedik ne aldık?” diye sormak yanlış olur mu? Çünkü bırakın Türkiye’den 2 milyon sığınmacının ülkelerine geri dönmesini, bu hususta ABD ve Rusya başta olmak üzere AB ülkelerinin kılı bile kıpırdamıyor. Belli ki onlar Türkiye’de bulunan 4 milyona yakın sığınmacıya yeni yüz binlerin ilave edilmesinden rahatsız değiller.
Rusya ile imzalanan mutabakat için de aynı şeyleri söylemek yanlış olmaz. Çünkü Rusya’da atılan imza gereği Türkiye’nin istediği güvenli bölge oluşturulması konusunda bir adım atmadığı gibi, sadece Suriye rejimi ile birlikte hareket ederek kendi çıkarlarını genişleterek garanti altına almanın peşinde. Sözün özü ABD ve Rusya ile imzalanan güvenli bölge mutabakatı dağ fare doğurdudan öte bir anlam ifade etmedi. Çünkü Suriye’de ABD ve Rusya bir tek askerlerinin burnu bile kanamadan Suriye’deki geleceğe dönük çıkarlarını genişleterek güven altına aldılar. Ama Türkiye’nin beklentisi konusunda tam bir vurdumduymazlık yaşanıyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.