Varılmış mutabakat gereği Suriye’nin Kuzeyi PKK/YPG teröristlerinden ABD tarafından temizlenmesi sözü verilmişken gelinen noktada böyle bir durum söz konusu olmadığı gibi Türk-Rus devriyesi devam ederken aynı saatlerde ABD-YPG ortak kara devriyesi yapıldığı haberleri geliyor. Yani, ABD bırakın Suriye’nin kuzeyini teröristlerden temizlemeyi teröristleri müttefik olarak ilan ediyor ve ortak devriyeye çıkılıyor. Böylece el koyacağını açıkladığı Suriye petrollerinin bir miktar petrol karşılığında ABD adına korunmasının terör örgütüne verildiğini de gizlemeye bile gerek duymuyorlar. Kısacası, ABD verdiği sözleri yerine getirmek gibi bir sorumluluğu üstlenmiş değil. Buna karşılık Suriye petrollerine el koymayı ve bu petrollerin İsrail üzerinden dünyaya pazarlanmasının peşinde. Yani, ABD’yi Türkiye’ye verdiği söz ve imzaladığı metin hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Bu husus açıkça ortada.
Böyle olunca insanın aklına ilk gelen soru, “Bu ikiyüzlü, güvenilmez ülkenin Başkanı ile ne görüşülecek, ne elde edilecek?” oluyor. Kaldı ki, daha önce ABD heyeti ile varılan mutabakatın ardından yetkililerimiz, ısrarlı bir şekilde, “Her istediğimizi aldık” açıklamaları yapmışlar, bu açıklamaları iktidar yanlısı medyada manşetlere çekerek alkış tutmuştu. Ne var ki, gelinen noktada ABD Suriye’nin kuzeyini ne teröristlerden temizledi, ne de varılmış olan mutabakat gereği eni boyu belirlenmiş bölge güvenli hale geldi. Öyle anlaşılıyor ki, ne istediysek almadık. Almamakla kalınmadığı gibi yeni problemler çıkarıldı. Söz gelimi Suriye’nin IŞİD’den temizlenmesi bize ihale edildi. Sanki söz konusu terör örgütünü Türkiye ortaya çıkarmış ve Suriye’ye göndermiş gibi. Kendilerinin besleyip meydana saldıkları terör örgütlerinden birinin üzerine dünyanın dikkatini toplayarak bir başka terör örgütü ile ortak hareket ediyorlar. Yani, benim teröristim iyidir anlayışını kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Bu arada dünkü bir gazete, “Yarın ki görüşme öncesi ikinci bir mektup geldi” başlığı altında yer alan haberde şu bilgi yer alıyordu:
“ABD Başkanı Trump yarın Beyaz Saray’da yapacağı baş başa görüşme öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yeni bir mektup gönderdi.
Mektupta S-400’lerden vazgeçilmezse yaptırım uygulanacağı tehdidi dile getirildi.”
Böyle bir mektup gerçekten gönderilmiş midir kesin olarak bilmiyoruz. Ancak, gönderilmiş ise bu iç işlerimize karışmak, ülkemize bir takım dayatmalar anlamına gelir ki daha ilk mektubun oluşturduğu tepki toplumda etkisini sürdürürken böyle yeni bir mektup gelmiş ise gezinin iptal edilmesi en doğru yoldur. Beyaz Saray’da Trump’ın daha önce gönderdiği mektupla birlikte ikincisi de iade edilecek olsa bile toplumumuzun incinen gururunu tedavi etmeyecektir.
Bu arada Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun son günlerde yaptığı, “Barış Pınarı ile dengeler değişti” şeklindeki açıklamaları ile bu iki mektup birlikte düşünüldüğünde Barış Pınarı Harekâtı’ndan önce gelen birinci mektup ile son gelen ikinci mektubun üslup ve dayatmacılık açısından bir farkı yok görünüyor. Eskiden olduğu gibi ABD yine terör örgütlerinin yoldaşlığını Türkiye’ye tercih ediyor, yine küstah dayatmalarını sürdürüyor. Yani dünyaya sadece kendilerinin nizamat vereceği üslubunu sürdürüyorlar. Bu arada görüşmek için Cumhurbaşkanımızı ABD’ye davet ediyor. Böylesine saygısız bir tavrın sahipleri ile neyin görüşüleceğini anlam zorlaşıyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.