Bir önceki yazımda bilinçli olarak ifade ettiğim “onurlu ölüm” deyimime bir hayli takınıldı. Bugünün ortamında ve koşullarında normal bir durum. İnsanların bulundukları yerde, konforlarında, yararlandıkları imkânlarla bir başka dünyayı görmeleri mümkün değildir. Çünkü o katı kabuk içinde ne olup bittiğinin farkında değildirler. Farkında olsalar bile deyim yerindeyse “canları cehenneme” deyip geçiştirilir. Zaten intihar ettikleri için de cehennemliktirler onlar! Böyle olunca cennetlerini garanti etmiş olanlar için onlar ölse ne olur, ölmese ne olur. Durum bu. Oysaki bu insanları intihara sürükleyen nedenler, koşullar, ortam aşırı baskı insanda ne akıl ne de bilinç bırakır.
Sosyal dengesizliğin, uçurumun insanlarda denge bırakmadığı gerçek. Kapitalist sistemin sömürücü ruhundan alabildiğince yararlananlar için insanın ne değeri olabilir ki? İnsan onların gözünde sadece bir böcek konumunda. Ezersiniz olur biter.
İslâm’ın temel öğretilerinin bir kısmını, işlerine gelenini alır, diğerlerini asla önemsemezler. Faizli sistemin insanları nasıl tükettiği umurlarında bile olmaz. Sosyal dengesizlikte büyüyen uçurumun insanları nereye sürüklediğinin sorumluları da onlar değil.
Sanki ortam Müslümanların Müslümanca yaşadığı, her insanı insan gibi gözettiği, kolladığı gibi tuhaf bir duygu var. Müslümanlar için öngörülen kurumlar tıkır tıkır işliyor da bu canı cehennemlikler ölse de bir şey olmaz duygusu var ne yazık ki. Çünkü insan o kadar sıradan bir varlık ki, seksen iki milyon kişiden dört ya da sekiz kişi eksilmiş ne yazar. Oysaki Kitab-ı Kerim'imizde Allah buyruğu “Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir, bir insanı diriltmek bütün insanlığı diriltmek gibidir” esası onlar için değildir.
Kapitalist sistemin çıkarlarını, yaşam biçimini özümsemiş olanlar için bu gibi şeyler sıradan olaylardır. Hem bu sistem içinde insanları dolandır, hırsızlık yap, gasp et, hak ye, bunlar hiç de önemli olmasa gerek. İntihar edenler yukarıdaki eylemlerde bulunsa, şanlarıyla gidip hapiste birkaç ay yatsa, hatta yurt dışına kaçsa bundan daha onurlu olacaktı onlar için!
İntihar bireysel bir olaydır, kişi kendini ateşe atar. Oysa yukarıda sıraladıklarımız toplumsal olaylar. Sadece kendine değil, başkalarına da zarar veriyor.
Muhafazakârların yanılgıları sistemi özümsemiş olmaları. Küresel ruhun içinde şekillenmeleridir. Onların derdi Müslümanca bir yaşama tutkusu değildir. Kimi şeyler yerine getirilince sanılır ki her şey yolunda.
Gelenekte o kadar güzel deyimlerimiz var ki bunlarla bile amel edilse çok şey yoluna girer. “Kendisi tok olan, komşusu aç olan bizden değildir?” Bu ölen insanların hiç mi komşuları yoktu. Çevrede yakınları, akrabaları, tanıdıkları, mahallelileri yoktu? Uzayda mı yaşıyordu bunlar?
Soylu ırkdaşlarının, partizanlarının, aynı refah konumda bulunan huzuru yerindeyse sorun yoktur. Kendilerinden olmayanlar onları hiç ilgilendirmiyor. Sosyal dengede ne var herkesin keyfi yerinde, arabaları var, evleri, yalıları var. Otobanları bu kadar araba dolduruyorsa sefaletten söz edilebilir mi? İstanbul’dan İzmir’e otobandan dört saatte gidiyorlarsa daha ne istiyorlar?
Kapitalist sömürücü ve faizci ruhu sömürenler için bu dünya böyledir. Onların sofralarının kırıntılarından diğerleri de nasiplensin yeter. Bu dünyada aç mı var?
Bu insanlar için acı çekmeyenler kendilerini hiç de Müslüman saymasınlar. Bu Müslümanlar öz Müslümanlar değildirler, kapitalist sistemin Müslüman çocuklarıdırlar. Çünkü onlar bir yarış hâlindedirler. Kapitalistlerden daha kapitalist ve hatta zalimlerden daha zalim olabilirler, sakıncası yok. Çünkü onlar marka Müslümanlarıdırlar.
Ölümlere bahane aramak işin basiti ve sorumluluktan kaçışıdır. Umursamamadır. İnsanı insan yerine koymamadır. Şişkin, varlıklı, gösterişli Müslümanlardır. Sözümüz elbette ki Müslümanlara, diğerleriyle ne işimiz var bizim? Onlar düşündükleri ve inandıkları gibi yaşarlar. Ama şu Müslümanlar da onlar gibi düşünüp öyle yaşıyorlar ya!..
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.