İnsan, varlığını etkinlik ya da faaliyette bulunmakla gösterdiğini bir önerme olarak kabul edersek, bu etkinliği kendi içinde ayrıma tabi tutarak anlaşılır düzeye taşımak gerekmektedir. Yapılan ayrımı adlandırma anlaşılır düzeye taşımanın bir başka yönüdür. Onun için insanın etkinliğini, onun doğal yapısı temelinde düşünme, bilme ve duyma genel kategorileri şeklinde ayırıyoruz.
Öte yandan insan, toplum içinde ancak varlığını ve etkinliğini tezahür ettirebilmektedir. Dolayısıyla onun etkinliğini belirlerken, belirlenen etkinliğini ayrıma tabi tutarken, onun toplumsallığını göz önüne alma zorunluluğu söz konusu olmaktadır. Ne var ki, bu noktada, yani toplumsal varlığını temellendirme ve kavramaya yöneldiğimizde, kaçınılmaz olarak insanın bireysel imkân, yetenek ve güçlerini yine de çıkış noktası yapma sorunuyla baş başa kalıyoruz. Bir başka ifadeyle, birey olarak insandan yola çıkarken, bir yandan onu birey olarak, öte yandan toplum içindeki varlığıyla kavramak ikilemiyle karşılaşıyoruz. Bu iki yönünü irdelemeye ve kavramaya çalıştığımızda, etkinliğini yaptığımız ayrımlar bağlamında, birbirinden farklı çıkarımlar, değerlendirmeler, açıklamalar ve yorumlar söz konusu olabilmektedir. Etkinlik alanlarını, aynı zamanda varlığını tezahür ettirdiği alanları toplumsal, kültürel, özetle dini, ahlaki, iktisadi, ticari, siyasi, fikri, edebi veya sanatsal etkinlik alanları şeklinde ayırıyoruz. Fakat bu alanlardaki etkinlikler bıçakla kesilemeyecek derecede hem birbirine bağlı, hem de birini diğerinin yerine ikame edemeyeceğimiz nispette kendine özgü farklılıklar taşımaktadır. Dolayısıyla dini veya ahlaki alanda ortaya çıkan herhangi bir etkinliğinin iktisadi veya siyasi alan ile doğru ve dengeli bağı kurulamadığı takdirde, bir yandan bireysel varlığını ve etkinliğini, diğer yandan toplumsal varlığını ve etkinliğini gerektiği ölçüde anlamak, kavramak, irdelemek, açıklamak, değerlendirmek ve yorumlamak zorlaşmaktadır. Öyle ki, bu alanlarda ortaya çıkacak herhangi bir yanılgı veya yanlış, bir alandaki etkinlik doğru ve yerinde olsa bile, son çözümlemede onun bireysel ve toplumsal varlık ve etkinliğini gölgelemekte, yanlış anlama, değerlendirme ve yargılara götürebilmektedir. Tarihte sayısız olaylar, durumlar, deneyimler, girişimler bunu somut göstergeler şeklinde ortaya koymaktadırlar. Özellikle düşünce tarihi, insanın bireysel varlık ve etkinliğiyle toplumsal varlık ve etkinliği arasında anlamlı ilişkiler, mantıklı dengeler ve uzlaşımlar kuramamış düşünce sistemlerinde, bunların uygulanmasında ortaya çıkan olumsuzlukları bolca sergilemektedir. Bütün bunlardan ders çıkartılıp çıkartılmadığı, dahası böyle bir sorunun, hem birey olarak insanın, hem de toplumsal varlık olarak insanın gerçekten doğru kavranıp kavranmadığı sorusu önemini her daim korumaktadır.
Böyleyken insanın birey ve toplumsal bir varlık olarak konumunu anlamaya, kavramaya, açıklamaya ve yorumlamaya çalışmak bir zorunluluk olarak kendini sürekli hatırlatmaktadır. Bu çerçevede insanın hem bireysel, hem de toplumsal varlık ve etkinliğini, yönetme ve yönetim bağlamında irdelemek, ihtimal, olumlu bir başlangıç yapmak bakımından anlamlı ve açıklayıcı olabilir. Çünkü insanı anlamak ve kavramak, ilişkilerinin ve etkinliklerinin göz önünde tutulması halinde anlamlı ve yararlı olabilir gibi gözükmektedir.
Nasıl bir yönetim, sorusu bu açıdan uyarıcı bir işleve sahip olabilir gözükmektedir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.