Bismillahirrahmanirrahim;
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamd, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Ne arıyoruz? Sağcıyım, muhafazakârım diyenler ne arıyor? Solcuyum, liberalim, Marksist’im, Yahudi’yim Hıristiyan’ım diyenler ne arıyor? İnkârcı, inkârcılığında ne arıyor? Karanlığa koşanlar, koştukları karanlıkta ne arıyorlar? Aydınlığa koşuyoruz diyenler, hangi aydınlığı arıyorlar? Bütün insanlık âlemi olarak gerçekte biz, ne arıyoruz? Aradığımız şeyi biliyor muyuz? Soruları çoğaltmak mümkündür. İnsanlık âlemi, genelde bir düşünme ve tefekkür bunalımı yaşıyor. Bu, öyle bir bunalım ki, bütün insanlığı yakıp kavuruyor. İnsanlık gerçekte ne kendisini arıyor, ne de yaratan, yaşatan, yöneten, ölçü koyan, insana saadetin yolunu gösteren Allah’ı arıyor. Genel gidişata bakıldığı zaman insanlık belasını arıyor ve aradığı belayı da buluyor. İnsanlar, kendilerine ve Allah’a yabancılaşmayı bir medeniyet ölçüsü sayar hale gelmiştir. Bunun için Allah’ın, insana yaptığı ne kadar teklif varsa, hepsi zararlı veya yok sayılıyor. Düşünme ve tefekkür bunalımından ve gafletinden dolayı insanlık İslam’ı bir türlü göremiyor. Allah: “Biz ona yolunu gösterdik, ister şükreden kul olsun, isterse nankörlük eden bir kimse olsun” buyuruyor. İnsanlar, verilen nimetlere nankörlük etmekte, birbirleri ile yarışıyorlar. Geçmişte ve asrımızda yaşanan bütün savaşların altında, bu nankörlük bulunuyor. Allah, bir bakıma insan ve toplumu savaşlar ve benzeri istenmeyen durumlarla terbiye ediyor. Allah, insanları barış içinde yaşamaya davet ediyor, insan ve toplumlar bunu reddediyor, bozgunculuğa, fesada ve bunalıma koşmayı akıllılık sayıyorlar.
İnsanın araması gereken şey, “İslamsız saadet olmaz” gerçeğidir. Çünkü Allah, insanı İslam fıtratı üzere yaratmıştır. Bu yüzden insan, fıtratına uygun din ve düzen ile saadet bulur. Bu da İslam’dır. İslam ile olur, onsuz asla olmaz.
OLUR
İnsanlığın itibar ettiği din ve ahlak, İslam’a uygunsa olur. İlim, İslam’dır. Terbiye ise, Kur’an’dır. İslam; insanların iktisadi ve ekonomik faaliyetlerini düzene koymuştur. Emeğin ve üretimin korunmasını esas alan İslam, faizi, haksız vergileri, israfı, tartıda ve ölçüde hile yapmayı, karaborsacılığı, mülkiyet gaspını haram kılmıştır. Ekonomik düzenin adil olması, İslam ile olur. İslam; insanların hukuk ve adalet ihtiyaçlarına mükemmel kurallar getirmiştir. İslam’ı getirdiği cezalandırma düzeni, insanı ve haklarını korumaya yöneliktir. Haksız yere adam öldürmeye, hırsızlığa, içki ve zinaya, barışı bozan bozguncuya verdiği cezalar, hem merhamet içerir, hem de insan haklarına tecavüzleri önler. Haklar İslam ile korunur, adalet İslam ile olur. İslam, devlet yönetiminde dürüstlüğü, liyakatli, adaletli, merhametli olmayı, yandaşa değil vatandaşın tamamına hizmet etmeyi, israftan kaçınmayı emreder. İslam, siyasette, hayırda yarışmayı, sevgi ve şefkat dilini kullanmayı, uzlaşmayı, birliği ve beraberliği korumayı telkin ve teklif eder. İslam, toplumun refahı için, üretmeyi, tarım ve hayvancılığı geliştirmeyi, madenleri işlemeyi, denizleri ve nehirleri yerli yerince kullanmayı, çevreyi korumayı, sanayileşmeyi, teknolojiden faydalı bir şekilde istifade etmeyi teşvik eder. İslam, dış politikada ve uluslararası ilişkilerde, savaşı değil, barışı, çatışmayı değil, diyalogu, çifte standardı değil, adaleti, üstünlüğü değil, eşitliği, sömürüyü değil, adil paylaşımı ve işbirliğini, baskı ve tahakkümü değil, insan haklarını, özgürlükleri gözetmeyi esas alır. İlişkileri hakkaniyetli bir dost düşman değerlendirmesi üzerine bina eder. Yeni bir saadet dünyasını kurmak, ancak, İslam’ın telkin ettiği hak ve adalet esasları ile mümkün olur. İslamsız olmaz. İslam, bütün insanlık için mecburi istikamettir.
DEVLETİN BEKASI
Devletin bekası İslam ile sağlanır. Devlet başkanları, iktidarları süresince İslam’ı esas alırlarsa, uzun ömürlü olurlar. Devlet başkanları, boş işlerden, oyun ve eğlenceden, israftan uzak durmalıdırlar. Bunlar, devlet başkanını, halkının meseleleriyle ilgilenmekten alıkoyar. Çünkü her işin bir vakti vardır. O vakit elden çıktı mı, kazanç zarara dönüşür. Devletin bekası için Adil Düzen gerekir. Faiz, haksız vergiler ve israf devleti yok eder. Devlet başkanı, kesinlikle bakanların, bürokratların ve memurların, halkın malına haksız yere el uzatmalarına rıza göstermemelidir. Halkın malına zulüm ve gasp suretiyle el koyan, onları bütçesine katan devlet başkanının durumu; yaptığı temelin kurumasını beklemeden üzerine bina dikip sonra binanın temelle birlikte yıkılmasına sebep olan adamın durumu gibidir. Bugün devleti ayakta tutacak adil yola, Milli Görüş denilmektedir. Milli Görüş devletin maneviyat ve adalet ile yönetilmesini kabul eder. Devlet yönetiminde şu üç şey kötüdür. 1-Hiddet kötü bir şeydir; devlet başkanında olursa daha kötüdür. 2-Mal hırsı kötü bir şeydir; devlet başkanında ve âlimde olursa daha kötüdür. 3-Cimrilik kötü bir şeydir; Devlet başkanı ve zenginde olursa daha kötüdür. Devlet başkanı, devletin bekası için, bu üç halden de uzak durmalıdır. Devlet başkanları, aklı, adaleti, sabır ve hayâyı yanlarından hiç ayırmamalıdır. Devletin bekası için devlet başkanının yapması farz olan şeyler vardır. 1-Ülkeyi borç yükü altına sokmamak, varsa kurtarmak. 2-Akıllı kimseleri yanında tutarak ülkeyi imar edip kalkındırmak. 3-Salih kimselerin, hikmet ve tecrübe erbabının hak ve hatırını korumak. 4-İdari işlerde, hoş karşılanmayan, çirkin işlerden uzak durmaya gayret göstermek. Bir devlet başkanı, bunları gözetirse toplum saadet içinde olur.
ARANACAK YEDİ ŞEY
Türkiye, içine düştüğü bütün bunalımlardan şu yedi şey ile kurtulabilir. 1-Maneviyat. Maneviyat olmadan saadet olmaz. 2-Adil Düzen’e geçilmelidir.3-İslam Birliği esas alınmalıdır. 4-Yeni bir saadet dünyasının kurulması kaçınılmazdır. 5-Türkiye tarihteki şerefli yerini almak için mutlaka Milli Görüş’ü benimsemelidir. 6-İşbirlikçilik terk edilmelidir. 7-Güncel yanılgıya itibar edilmemelidir. Bunun için Saadet Partisi iktidarı zorunludur. Selam hidayete tabi olanlara…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)A. Yücel - "Ağır sanayi hamlemizden daha önemli olan, manevi eğitim reformunu yapmamızdır." Necmeddin Erbakan. Dini bütün yüksek ahlak sahibi bir nesil yetiştirmeliyiz. Sayın cumhurbaşkanımız " Dindar nesil yetiştireceğiz." demişlerdi. Sanıyorum bu konuda en büyük engel, tam üye olmak istediğimiz Avrupa Birliği'dir.
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.