Bir ülkenin ekonomik bakımdan güçlü olması hem insanının refah seviyesinin yükselmesi hem de dışa karşı güçlü ve bir takım baskılar karşısında direnme gücünün fazla olmasını sağlar. Özellikle dünya üzerinde belirleyici olmanın yolu ekonomik ve teknolojik bakımdan güçlü olmaktan geçiyor dersek bir gerçeği ifade etmiş oluruz. Bu bakımdan işçi, işveren sendikaları ile birlikte devlet tarafından belirlenen asgari ücret bir toplumun refah seviyesini gösteren en önemli göstergedir. Bunun yanında bir diğer önemli gösterge ise bir ülkedeki işsizlerin sayısıdır. İşsiz sayısının artması, ekonomide işlerin iyi gitmediğini gösterir. Bunun da ötesinde milyonlarca insan çalışmak istediği halde iş bulamıyorsa o ülkede bir takım rakamların belirlenmiş olması da fazla bir anlam ifade etmez.
Ülkemizde sendikalar başta olmak üzere bir takım kurumlar her ay ekonomi ile ilgili rakamlar açıklıyorlar. Bunun başında işsizlerin sayısı geliyor. Sürekli artan işsiz sayısı gecikilmeden ekonomiye neşter vurulmasının gerektiğini gösterir. Çünkü işsiz sayısının artması, kapanan iş yerlerini akla getirir. İş yerlerinin kapanması, üretimin gerilemesi, buna bağlı olarak dış ticaret açığını gündeme getirir. Meseleye işsizler, asgari ücret ve açlık sınırı gibi rakamlar açısından baktığımızda asgari ücretin açlık sınırının altında kalması bir yönüyle ciddi daralmayı gösterirken öbür yandan 4 milyonu aşmış işsizlerin bulunduğu bir ülkede asgari ücretle iş bulunabilmesine sevinmek gerekebilir. Hâlbuki işin doğrusu asgari ücretin açlık ve yoksulluk sınırı ile izah edilmesi değil, çalışan herkesin insanca yaşamasına yetecek bir gelire sahip olması gerekir.
Meseleye bu açıdan bakıldığında her ay açıklanan özellikle açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarının açıklanmasından çok açıklanmaması sanki daha iyi olacak. Çünkü eğer bir ülkede belirlenmiş olan asgari ücret açlık sınırının altında kalmış ise ortada acilen neşter vurulması gereken bir durum var demektir. Eğer neşter vurulamıyor, tüm vaatler ve çabalara rağmen iş bulabilmiş insanlar bile açlık sınırının altında bir gelire sahip olabiliyorlarsa, o ülkede tüm partilerin kafa kafaya vererek meseleye çözüm bulmak için uğraşmaları gerekir. Bu yapılmazda ülke sorunlarına çözüm bulmakla birinci dereceden sorumlu iktidar kendilerinden başka herkesi terörist gibi takdim ediyorsa, bunun tek bir anlamı olabilir o da, içinden çıkamadığı ve giderek büyüyen ekonomik sorunları toplumun gözünden gizlemektir.
Bu noktada Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) araştırmasından bazı rakamlar aktarmak istiyorum.
Araştırmaya göre geçen yıl Haziran ayında 1.714 lira düzeyinde olan açlık sınırı bu yıl Mayıs ayında 2 bin 123 liraya yükselmiş. Bu rakam Haziran’da 2.067 liraya gerilemiş. Yani, asgari ücret açlık sınırının altında kalıyor. Yine Türk-İş araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gereken aylık gıda harcaması 2 bin 67 lira. Evli olmayan bir çalışanın yaşam maliyeti ise aylık 2 bin 559 lira olarak hesaplanmış.
Açıklamada şu değerlendirmelere yer verildi: “Hesaplanan bu tutarlar ile bekâr bir işçi aylık net 2 bin 20 lira olarak belirlenmiş asgari ücret dikkate alındığında çalışanların içinde bulunduğu geçim şartlarının olumsuzluğu ortaya çıkmaktadır.”
İstanbul seçiminin ardından gelen zamlar da düşünüldüğünde şartlar önümüzdeki günlerde daha da ağırlaşacak demektir. Bu gerçek ışığında artık AK Parti’nin geleceği üzerine yapılan yorumlarla vakit geçirmekten çok, söz konusu ekonomik şartlara dikkat çekilmesi gerekiyor. Çünkü ülkenin çıkarları bir partinin geleceğinden çok daha önemlidir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.